Türk Dünyasında bazı sorunlarını zaman ne kadar değişirse değişsin yaşanmaya devam ediyor
Geçmişte ve günümüzde Turan coğrafyasınında, Turan toplumlarında, Türk ana kütleyi boyunduruğu altında tutan bir skolastik-kaotik zihniyet dünyasının varlığı sözkonusudur.
Malum skolastik- kaotik zihniyet dünyasının varlığını tesbit edebilmek için dayanacağımız sosyo-ekonomik Türk felsefesi üzerine bir literatür henüz oluşmamıştır.
Aslında Türk Milliyetçilerinin zihinsel dünyasında, Türk töresinin biçimlendirdiği norm ile reel dünya arasında bir çatışma halindedir.
Türk Dünyasının süper bir güç haline gelememesi, her cihetten geri kalmışlığının sebepleri nelerdir?
Eş'ari Arap geleneği sosuna batırılmış tembelliği, siyasal rejimler tarafından dışlanması, maddeye dokunmaktan uzak duruşu, hülasa, formülleştirmese bile, rasyonel bir eşya fikriyatı,
Descartesci akılcı zihniyetin dışlanması durumlarına hemen hemen her Allah’ın günü tanık oluyoruz.
Toplumun her kesimini etki alanına almış tembellik ve meskenetin müsebbibinin ilacı nedir?
Akılcı bir felsefe, ideal hukuk ve ideal Turan dünyasına kavrayışına yönelmek bir çözüm modelimidir?
Teşhis bu ise.
Demek oluyor ki, ideal Türk toplum yapısı ile reel deki Türk toplumu arasında ciddi bir temassızlık hüküm sürmektedir.
Türk- İslam tarihi boyunca asırlarının bir kuşaktan ötekine miras bıraktığı bu kaotik zihniyet dünyasının ortaya koyduğu tablo gerçekten de ürkütücüdür. Bu gidişle toplumsal bir ilerleme, Turan Birliği sağlanması da söz konusu olamazdı. Geriye Türk Milliyetçileri için teşhisten tedaviye geçebilmek, bunun için de Türk toplum mühendisliğine soyunmak kalıyor. Bunu kim yapacak?
Kuran'da Alİmran suresinde 'veşavir'hum fi'lamr' denmişti.
Yani, 'hüküm oluştururken ve bir şey yaparken onlara danışınız!' Evet, 'onlara' danışılacaktı ama Türk dünyasına sızan kaotik ve skolastik virüsü bertaraf edecek 'onlar' (hum) kimdi? İşte bu ancak Turan Devletleri Meclisinde bu 'hum' ve 'meşveret' kavramıyla biçimlenecektir. Onlar, yani Türk Milliyetçileri alaylı ve mektepliler, aydınlar, ziyalılarımız, Turan meclisinde bu soruna yönelik bir literatür ihdas etmeleri zaruridir.
Türk Dünyasının gelecekti yönetimine işte onlara 'danışacak' yani meşveret idari birimi kurumlaştırılmalıdır.
İdeal düzlemdeki Turan mefküresinin, reeldeki Türk zihniyet dünyası ile nasıl uyumlaştıracağımızın yol haritasını çizersek, Turan uzak ve hayalci bir hedef değil somut ve ulaşılabilir bir hedef haline gelecektir.
Düşünen, sorgulayan ve analiz eden bir Türk toplumu yapısı ile devletin bekasından yana bir yapının rasyonel esaslara yeniden yapılandırılması olmazsa olmaz öneme haizdir. Aksi takdirde sadece devlet ve siyaset hayatında değil toplumsal yapımızdaki atalet de devam edecektir.
Türk Dünyasını teslim almış tembellik ve meskenetin müsebbibi nedir, yani içimizdeki düşman kimdir?
Türk'ün 'mankunkurtlaşmaya neden olan olgun şırayı' içirenler kimlerdir? sahte şeyhler? bâtıni tasavvufu? eş'ari islam doktrini, halk tabanına oturan çeşitli tarikattan tekke mensupları?........vbg fitne erbabları
Türk Dünyasına musallat olan bu sorunun tedavisi için sağlıklı bir Türk töresine dayanan bir 'norm'un inşaasına ihtiyaç vardır.
I. Dünya Harbi esnasında, Araplar'ın İngilizler'in ayak oyunlarıyla OsmanlI'dan ayrılmaları ile başlayan ihanet süreci 'İttihad-ı İslâm' ideolojisinin olmayacağının açık ve net delilidir. Öyleyse Turan ideolojisi tek çıkış yolumuzdur.
Selamlar ve saygılarımla,
Prof. Dr. Hakan ALTINTAŞ
Akdeniz Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi