Türkiye Cumhuriyeti çözülüp yıkılan bir imparatorluğun yıkıntılarından nice özveriler ve acılar pahasına yaratılabilmiş çağdaş bir devletin adıdır.
Daha doğrusu, adıydı.
Bundan en ufak bir kuşkumuz yoktu.
Bugün geldiğimiz noktada, sayıları gittikçe çoğalan çevrelerde, milletin dili, tarihi, her şeyi tartışmanın ötesinde, yadsınmakta, yanlış bilgilerle saptırılmakta, kirletilmekte, küçümsenmektedir.
Ümmetçilik, şoven sapmalar, ülkeyi şirket; milleti müşteri olarak görmek anlayışı, bunların yanı sıra da giderek yaygınlaşan bilinçsizlik, aldırışsızlık, ümitsizlik, millet olma gerçeğini alttan alta kemirmekte, çürütmekte. Türkiye’nin temelleri sallanmaktadır.
Yalan, ikiyüzlülük, her türlü kötülük, yukarıdan aşağıya ülkeyi sarıp kuşatıyor.
Sanki tam da imparatorluğun yıkılıp ülkenin işgal edilmekte olduğu süreçlerin tıpkısını yaşamaktayız. Sanki savaş ve işgal yıllarının anlatıldığı yapıtları, “Yaban”ı, “Hüküm Gecesi”ni, “Sodom ve Gomore”yi, “Türkün Ateşle İmtihanı”nı okumakta gibiyiz...
*
Para birimi, parası, bir ülkenin kimliği, namusu, vicdanı demektir.
Paramız yerlerde sürünüyor.
Başka ülke yurttaşları Türkiye’ye sömürgeye gelir gibi gelirken bu ülkenin ortalama gelir sahibi yurttaşları yurtdışına adım bile atamazlar.
Ekonomiyi de bir yana bırakıyorum.
Yerlerde sürünen paranın bir ülkenin onurunu nasıl paçavraya çevirdiğinin bu insanlar farkında değil mi?
Değillerse eğer onlara nasıl millet diyeceğiz
Yurdumuzun, coğrafyamızın en değerli yerlerinin başka milletlerce yağmalanması milyonların demek ki umurunda değil.
Nüfus bütünlüğümüzün, bir ülkeyi o ülke yapan kimyanın bozulması, giderek de “tasada ve sevinçte birlik” denen şeyin anlamsızlaşması bu milyonlar için belli ki önem taşımıyor.
*
Sevgili okurlarım, bunları büyük bir acıyla, kederle yazıyorum.
Halka kızılmaz. Ama halk ne yapıyorsa doğrudur da denemez.
Millet olma gerçeğimizin temelleri, üstelik milletimizin küçümsenemeyecek sayıda bir bölümünün eliyle oyulmakta.
Bildiğimiz, tanıdığımız, sevdiğimiz, bütün sorunlarına rağmen başımızın üzerinde taşıdığımız Türkiye Cumhuriyeti çözülüp dağılmanın, yıkılmanın eşiğindedir.
Bugün yaşanmakta olan şey siyasal bir yönetim değişikliği değil bütün ağırlığı ve acıtıcılığı ile karşımızda durmakta olan var olmak; yok olmak sorunudur.
ATAOL BEHRAMOĞLU