Böyle mi “Geliyor, Gelecek Olan”? Farklı bir seçim olacağı, farklı duygu ve düşünceleri, hatta ve hatta ideolojileri dahi sözde bir araya toparlayacağı söylenilen sıkıntılı bir dönemece girdik. Girdik girmesine de; tıpkı şu günlerde iklimsel olarak, tüm yurtta ve bilhassa Erzurum’da göz gözü göremediğimiz ve bazen saatte bilmem kaç kilometreyi bulan fırtına gibi oldu “siyaset” hayatımız. Malum; hazırlık, aday belirleme gibi her seçimin en heyecanlı ve hareketli günleri de Ramazan ayına denk geldi. Ramazan ayında niyetli olsun veya olmasın, inancı olsun olmasın; hemen herkes, kesin oruçtur. Tabiri caiz ise herkesin başında takkesi, elinde ise tespihi vardır. Ama kimse zannetmesin, biz öyle her gördüğümüz sakallıya “hacı”, her gördüğümüz örtülüye de “bacı” demiyoruz. Ama şurası da çok iyi bilinmelidir ki dönülmez ve hatta çıkılmaz bir sokağa girdiğimizin de görünmesi gerekmektedir. İddia ediyorum; “Ramazan maneviyatı” tüm hatlarıyla Erzurum’da yaşanır. Her ne kadar içimizde Ramazan adabı ve ruhaniyetiyle alakadar olmayan ve bu işi sırf mahalle korkusu yüzünden mecburen yapanlarımız olsa da, yine de en yoğun maneviyatın hâkim olduğu il olarak ben Erzurum’u görürüm, Erzurum’u bilirim. Eee… Seçim ve Ramazan takvimleri de çatışınca, ortaya gerçekten farklı ve renkli görüntülerin çıkmaması mümkün değildir. Ve CHP vekil aday adaylarından Serhat Can Eş, samimi olarak davet nezaketinde bulundukları için biz de davete icabet etmek “sünnettir” düsturuyla; Kalktık gittik mekâna. Görünürde her şey gayet normal, her şey gayet yerinde ve davet sahibinin sıcak karşılaması sonucunda yerimize oturuyoruz. İftara az biraz zaman var ve mekân tıklım tıklım. Yer küçük, davetli sayısı her geçen dakika almış başını gidiyor. Ellerini yıkamaya çıkanın yerine hemen bir başkasının atlayıp, sandalyeyi kapma hevesinde olması bir yana “dolu” kelimesine de kulak asan yok. Evet, görünen oydu ki geliyordu gelmekte olan… İl Başkanı Suat Dülger Beyin bir lider havasıyla mekâna gelip, misafirlere güler yüzle hoş geldiniz demesi, elbette ki olması gereken bir davranıştı ama hemen kendilerine ve yönetimlerine ayrılan başköşeye yerine geçip, sandalyemi kaparlar havasında olması hiç hoşumuza gitmedi desek yalan olmaz. Ama dedik ya Ramazan ruhaniyeti bizi bu bulutlu havadan hemen çekip aldı, saate odaklandık. Yanı başımızda muhteşem bir camii olmasına rağmen, mekânda da ezan okuyacak birisi de olmayınca ve hatta mekânda müzik yayını için kullanılan sistemde dahi ezan dinletmek kimsenin aklına gelmeyince, ezansız açtık orucumuzu. Karışık bir kalabalık ve İl Başkanı Dülger’in keyfi yerinde. Kadın Kolları Başkanımız şimdilik ortalarda yok ve aday adayımız elinden geldiğince ev sahipliği yaparak misafirleriyle ilgilenmeye çalışıyor. Mekân personelleri haddinden fazla kalabalık olan bu ortamda hizmete koşuşturuyor, açlığımızın giderilmesi için büyük bir gayret göstererek aksama olmaması için çaba gösteriyorlardı. Ama mekân davet edilen kişi sayısına göre gerçekten yetersizdi ve davetliler tabiri caiz ise bir yerlere tıkıştırılıyor ve hatta ellerinde tabaklar ayakta yemek yiyorlardı. İl Başkanı Dülger ve yönetimi rahat, bir o kadar mutlu. Kadın Kolları Başkanımız teşrif etmiş olacaklar ki, kontrol memuru havasıyla masaların arasında geziniyor. Başkan Dülger bu ortamı değerlendirmek için konuşmaya hevesleniyor kimseler kulak asmıyor, kimseler duymuyor ki; mekân çok kalabalık, kim nerede belli değil. Başkan Dülger birkaç nefes temizleme çalışmasının ardından ve ses tonundaki yükselişle birlikte başladı konuşmaya. Kısa sayılabilecek birkaç cümle ve takdim edilen asıl davet sahibi Serhat Can Eş; biraz mahzun, biraz mahcup ve biraz da mutlu görünerek ağzını açmıştı ki işte o esnada “gelmişti gelmekte olan”. Ortalık bir anda karıştı ve Ramazanın maneviyatına yakışmayacak küfürler, yumruklaşmalar ve kargaşa. Mekân karma karışık, mekânda kim nerede belli değil. İyi niyetle çıkılan bir amaç, organizasyon eksikliği yüzünden berbat olmuştu. CHP; bu şehirde yine bildiğimiz gibiydi. Değişen bir şeyin olmadığını ve hatta olmayacağını ve hatta olamayacağını; dün iyi niyet iftarında gördük. Bu işin aday adaylarıyla falan bir alakasının olmadığını, bu işin yönetim zaafiyetiyle alakalı olduğunu bir kez daha gördük. Bu iş caddede yalın ayak gezinerek şov yapmaya benzemez, bu iş bardakla aşure dağıtmaya benzemez demek geldi içimizden ama Serhat Can Eş vekil adayımıza üzüldüğümüz için diyemeden çıkıp geldik. Gerçekten çok üzülmüştük, bu amacın böylesine heba olması, acaba kimin işine gelirdi diye de düşünmeden edemedik tabii ki! Aslında kim ne amaçla, ne diye o ortamı bu hale getirmiş bilmiyoruz ve bilmek te istemiyoruz ama birilerinin “geliyor gelmekte olan” diye slogan atmasından, olası bir iktidarları sonrasında başımıza nelerin geleceğinin kısa ve öz bir örneğini de görmüş olduk. Evet, tıpkı birilerinin dedikleri gibiydi dün ve “gelmişti gelecek olan” Olası bir iktidar başlangıcında yaşanacakların provası misali…