PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK/ Hakan KIRBAŞ Uzman Psikolojik Danışman
“Şu an bulunduğunuz ortamı bir düşünün lütfen? O odada sizi rahatsız eden, bunaltan, canınızı sıkan bir koku veya sıcaklık olduğunu varsayalım. Bu olumsuz durumdan nasıl kurtuluruz? O ortamdan uzaklaşarak veya pencereleri açarak kokudan/sıcaklıktan kurtulabiliriz değil mi? Evet doğru. Lütfen bakın kaç tane açılır penceresi var odanızın? 2 mi, 3 mü yoksa 4 mü? Pencere sayısı ne kadar fazla ise o kadar çabuk kurtuluruz o kötü kokudan ya da bizi bunaltan o sıcaktan değil mi? 2 ise 20 dakikada, 3 ise ortalama 15 dakikada, 4 ise 10 dakikada. Sizin karşılaştığınız zorlu yaşam olaylarına, sizi üzen yaşadıklarınıza karşı, maddi/manevi sorunlarınıza karşın (eeee dünya burası) onlardan kurtulmak için dışarıya açılabilir kaç pencereniz var? Hiç düşündünüz mü? ‘’
Sevgili Okurlar
Bu haftaki yazımda bizler için önemli olan ve hayatımızın her aşamasında koruyucu anlamda karşımıza çıkan Psikolojik Sağlamlık (Dayanıklılık) konusu ile sizlere misafir olacağım.
Hayat bir serüvendir, bu serüvende Yaratanın bizlere verdiği yaşam diliminde farklı yaşlarda farklı farklı gelişim dönemlerinden geçiyoruz. Çocukluk, Ergenlik, Gençlik, Yetişkinlik, Yaşlılık vb gibi 8 ayrı gelişim dönemlerinden geçiyoruz. Her bir dönemde farklı kazanımlar, farklı yaşantılar farklı deneyimlerle karşılaşıyoruz. Pek tabi ki her dönemin ayrı krizleri ve ayrı kazanımları olmaktadır. Kimilerimiz aynı sorunu rahatlıkla çözüp, günlük yaşam becerilerini aksatmadan devam ederken kimilerimiz işin içinden çıkamayacak duruma gelip kendi hayatımızı kendimize zindan edebilmekteyiz. Hayat bu dedik ya, her birimiz farklı zaman dilimlerinde farklı şekillerde ruh sağlığını, psikolojisini olumsuz şekilde etkileyecek olan olaylarla karşılaşıyoruz işte bu dünyanın bin bir hali dediğimiz şey, kısaca her insanın bir derdi var durur içinde, herkesin sınavı, sorunları başka başka.
Hal böyle iken yaşanılan olaylar hangi gelişim dönemimde isek yansıması farklı şekillerde ortaya çıkabiliyor, hayat bu derken işte karşılaştığımız bu olumsuz durumlarda ki psiko-soyal travmalar ( deprem, ölüm, yangın, trafik kazası, salgın, göç vb) karşısında daha güçlü bir şekilde durup olayları krize dönüştürmeden olabildiğince az hasarla kapatarak ruh sapalığımızı korumamız gerekmektedir. Ki ruh sağlığı korumak çok ama çok önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan tanıma göre ruh sağlığı; kişinin becerilerinin farkında olduğu, yaşamındaki normal stres faktörlerini yönetebildiği, üretken olduğu ve verimlilik içerisinde yaşamını sürdürerek topluma katkı sağlayabildiği bir iyi olma halidir. Bizler iyi olma halimizi koruyabiliyor muyuz?
Kıymetli Okurlar,
Salgın hastalıklar veya normal hastalık süreçlerinde hekimlerimiz biyolojik bağışıklıktan bahseder. Ki Bağışıklık sistemi veya immün sistem, bir canlıdaki hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden, vücudu yabancı ve zararlı maddelerden koruyan karmaşık bir sistemdir. Kısacası vücudu hastalıklara karşı koruyan bir savunma kalkanıdır. Peki Psikolojik yönden bağışıklık sistemimiz nasıl? Bunu hiç düşündünüz mü? İşte biz buna kısaca Psikolojik Sağlamlık – Psikolojik Dayanıklılık diyoruz.
Psikolojik Sağlamlılığı, zor deneyimlerden ve öngörülemez zorlayıcı olaylarla baş edebilme, uyum sağlayabilme, esneklik kullanabilme ve ilerleyebilme, zorlayıcı bir stres faktörü karşısında, olumsuz duygusal tecrübelere karşı kendini toparlayabilme ve iyileştirme gücü şeklinde tanımlayabiliriz. Bireyin Psikolojik Sağlamlık düzey o kadar çok önemli ve kıymetli ki, Milli Eğitim Bakanlığı her tür ve kademedeki tüm okul türleri ve sınıf düzeylerinde Genel Hedefi Psikolojik Sağlamlık olarak belirlemiştir. Bu kavram birey yaşamında çok önemlidir çünkü her bireyin zorlayıcı olaylarla, strese, değişime verdiği zihinsel, davranışsal tepkileri geliştirme olasılıkları farklı farklıdır. Toparlanabilme becerisine sahip kişiler stres altında bile fizyolojik, psikolojik ve sosyal olarak daha hızlı şekilde eski dengelerine rahatlıkla kavuşurlar. Bireylerin ruhsal alt yapıları sağlam olmadan, zorlukları atlatabilme gücünden bahsedilemez. Psikolojik olarak sağlam kişilerin, kendilik yapıları sağlamdır; diğer insanlarla sağlam ilişkiler kurabilirler. Kolay uyum sağlarlar, yani esnektirler. Lisansüstü (master) çalışmalarımda özellikle bu konuyu seçtim ve yaptığım nicel araştırmalarda ortaya çıkan sonuç beni aslında şaşırtmadı, psikolojik yönden sağlam olan bireyler, gerçekten hayatı olabildiğince yaşayan, karşılaştıkları sorunlara güzel bakıp vardır bir hayır diyerek bakıp en kısa sürede toparlayan kendine ve etrafına yardım eden insanlar olarak karşımıza çıkıyorlar. Hani deriz ya 3 günlük dünya için değer mi? Güzey yaşayıp, güzel ölmek vesselam.
Psikolojik sağlamlık düzeyinde anlamsal ve içeriksel yapısını oluşturan önemli boyutlar arasında yer alan risk faktörleri bireylerin gelişim ve uyumlarını tehdit eden örseleyici yaşam olayları, deneyimler, durumlar ya da faktörler olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda psikolojik sağlamlık düzeyimize etki eden başlıca risk faktörleri de bulunmaktadır. Raik faktörlerin yanı sıra psikolojik sağlamlık düzeyimizi artıran, bizi kuvvetlendiren koruyucu faktörlerimizde bulunmaktadır.
Özetle sevgili okurum, kimin ne sıkıntısı vardır bilinmez, hangi stres faktörleri ile yaşıyor bilinmez ama biz her olaya Bakara Suresi, 216.ayette geçen ‘. . . Olur ki, bir şey hoşunuza gitmezken, sizin için o hayırlı olur ve bir şeyi de sevdiğiniz halde o, hakkınızda şer olur. Allah bilir, siz bilemezsiniz. . . ’’ ayeti ile bakmak inancımızın da emridir. Bu zorlu yaşam olaylarında peki nasıl güçlü ve sağlam kalabiliriz, pencere sayımızı nasıl artırabiliriz derseniz bana, naçizane şunları söyleyebilirim,
- Duygularınızdan kaçmayın, onu kabul edin ve onlarla yüzleşin, korkmayın.
- Yaşadığınız sizi üzen yaralayan olayları açıklarken, kontrol edemediğiniz noktalara değil de, sizin kontrol edebileceğiniz noktalara odaklanın.
- Sosyal ilişkiler içinde var olun. Şemalarımızı genişletin, yaşam renklerinizi çoğaltın. tıpkı bir ressam gibi paletinizde bulunan renklerinizi çoğaltın.
- Umutlu olun, yeni dostluklar edinin, özgeci bir tutum benimseyip başkalarının yararına, gönüllü şeyler yapın.
- Beynin nöroplastisite özelliğinin farkında olup zihnin olumsuza takılma alışkanlığını bozup, olumluya yönelik yeni nöral, snaptik ağlar, yeni ana yollar oluşturun.
- Sosyal/Psikolojik destek alın, yürüyüş yapın (yürümenin depresyona iyi geldiği bilimsel verilerle kanıtlanmıştır), beslenme ve sağlığınıza dikkat edin. Ve bir Anne duası ile sizlerden müsaade istiyorum.
Allah yüreği güzel iyi insanlarla karşılatırsın efendim.
Esen Kalın.