6 Şubat'ta Kahramanmaraş Pazarcık'ta yaşanan ve 9 saat sonra ise Elbistan'da meydana gelen 7.6'lık 2 büyük deprem 10 ilde ciddi yıkıma neden harcanmasına kadar 35 binden fazla insanı vefat etmesi, 100 binden fazla insanın yaralanmasına sebep oldu. Direkt olarak 13 milyon 500 bin kişiyi gözlemleyen afeti, yaşanan depremin kuvveti ve ardından gerçekleşen yıkımlarla yaşanan can kayıpları, ülke olarak tüm şampiyonların derinden üzdü. Bir yandan depremin yaraları sarmaya çalışılırken bir yandan da aradan geçen 10 güne rağmen arama kurtarma çalışmaları aralıksız devam ediyor. Yüzyılın afeti sonrasında farklı illerde yaşayan ve özellikle İstanbul'da ikamet eden kalabalık insanların oturdukları mülkler güvenli olup olmadığını, daha güvenli bir şekilde inşa edilebileceğini, mevcut bölgeyi nasıl güçlendirilerek depreme dayanıklı hale getirilebileceğini merak etmeye başladı. Prof. Dr. Vail Karakale Yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi, yeni deprem yönetmeliğine uygun inşaatın yapılmadığına ilişkin merak edilenleri İLKHA muhabirine anlatan Medeniyet Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Almayı testlerin sonuçlarına göre gerekli yükleri veya yerinde hareket ettirilmesi gerektiğini vurguladı. Kahramanmaraş depremi birinci derece depremlerden 1.5 kat daha şiddetli oldu Yönetmeliğe göre birinci derece depremlerin 0.4g olduğunu ancak Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremin 0.6g olarak korunmasıni koruyan Karakale, 'Binalarımız 1.5 kat bir ivmeye maruz kaldı. ilişkisidir.3-5 kat aralığındaki binalar daha çok yapılar.15-20 katlı binalar daha fazla ivme kazandıkları için az yangınlar.Ancak bu resimler da büyük bir deplase ve şok olur.onun için daha esnek olmaları gerekir.' dedi. 'Şehir hastanelerinde kullanılan sismik kapatmayı azaltıyor' 2006 yılında inşa edilen Erzurum Devlet Hastanesi'ni Boğaziçi Üniversitesi'nden bir ekiple birlikte sismik izolasyon kullanarak, tüm şehir hastanelerinin bu sistemle yükümleri, bunun ötesine geçenları kapsayanı yaşayan Karakale, böylece üst katların hiç hasar görmeden depremi atlatabildiğini, bu sistemin kullanılmaması halinde depolama organları olmayan yıkılma, hasar görme ihtimalinin daha yüksek olabileceğini kaydetti. Her müteahhidin sismik izolasyonun yapılmadığını vurgulayan Karakale, kaliteli işletme, müteahhitlerin bu sistemini ortadan kaldırma, Türkiye'de bu sistemin artık üretilmeyen etkilerini, yeni sürümleri bu sistemle uygulamanın daha uygun olacağını ifade etti. 'Vatandaşlar acilen ya yapılarını daraltlı veya hava tahliyesi kapsamında yeniden yapılmalıdır' Bu da beton kalitesine ve diğer malzeme kalitesine bağlıdır. Zaten böyle da oluyorlar. Onun için havalandırmak için havalandırma ya yapılarını hortumlu veya havalandırma kapsamında yeniden yapılmalıdır.” diye konuştu. Binaların depreme dayanıklı olup olmadığı nasıl öğrenilir? Bu uzun binaya ilişkin bilgiler elde edilir ve binanın depreme dayanıklı olup öğrenilmemesi zorunlu olarak yapılır. Güçlendirmede perde beton ilave edilir, yeni temel yapılır. Eski temel ile yeni temelin bağlantısı bir şekilde yapılır. Veya yıkıp yeniden farklı bir proje ile yapılır.' şeklinde konuştu. 'Yeni binanın deprem yönetmeliğine göre doğru tasarlanırsa sıkıntı yaşanmaz' İstanbul'da olası bir deprem riskinin her zaman olduğu ancak deprem riskinin sadece İstanbul için değil Adana, İzmir ve diğer birçok ilde, fay hattının geçtiği yerlerde risk kaydı olan Karakale, son olarak şu ifadeleri kullanılmış: Hasar gören yeni binalar da teknik hata veya kablolardaki eksiklikler yıkıldı. Yeni binaya güvenmeliyiz. İsim yapmış iyi firmalar veya TOKİ gibi firmalar var. TOKİ'ye güveniyorum. Çünkü iyi bir ekip var, mükemmel bir beton kalitesi var ve devlet tarafından denetleniyor. Devletin yaptığı konutlarda bir sıkıntı olmadı. İsim vermek doğru olmaz ama doğal olarak iyi firmalar da var. Yeni binalarla ilişkisi iyi bir müteahhit, iyi bir firma bulmalıyız.