Kolay değil hemen her yere kavuşmaya çalışmak. Atacağın adımların hesabını yapmadan, yapamadan ve hatta hesaba bile katmadan yol yürümek… Kolay değil; böylesine bir mozaiğe sahip memlekette hemen her seviyeye ulaşabilmek. Gerçi, Siyaset dediğin sevda ile yapılmaz ise amacına da ulaşmıyor. Sadece yorulmuş oluyorsun o kadar. Erzurum; Siyaset açısından en yoğun ve en karmaşık illerimizden birisidir, diye başladı sözlerine Melih Kırkpınar. Gözlerinde parlayan ışık yıllardır süregelen bu sevdanın en büyük delili olarak bizlere yansıyordu zaten. Kimi zaman geceler boyu, kimi zaman kara kış zemheri şartlarında ve kimi zamanda henüz yaşamış olduğumuz deprem felaketinin enkazı başında. Yorgun ama yılgın olmayan. Mahzun ama küskün olmayan. Bir depremzede kardeşimizin tabağına bıraktığı sıcacık çorba kepçesinin huzurunda unutmuştu tüm hayatını Kırkpınar. Yorgunluğunu ve bilhassa hayata olan mahzunluğunu. Melih Kırkpınar öyle kolaylıkla hüzünlenen birisi değildir aslında, diye söylendi yine gülümseyerek. Adaletsizliğe ve yalana karşı özel bir allerjim var, onları gördüğüm zaman kızıyorum her şeye ama bu özellikler bazı insanlarımızın sığınağı olmuş, yapabileceğimiz bir şey yok dedi Kırkpınar. Erzurum’u çok sevdiğini söylerken bile gözleri uzaklarda ufuk çizgisinin her hangi bir noktasında bir yerlere asılıp kalmıştı. Nedir? Diye soracak olduk aldığımız cevap başımızı yere eğmemize neden oldu. Niye olmasın ki; insanlarımızın samimiyetsizliklerinden kaynaklanan o kadar çok şey anlattı ki, yazarken kolumuz ve hatta kalemimiz yoruldu da Melih Kırkpınar yorulmadı. Çok şey yaşamış, çok şey görmüştü; “işte bu yüzden siyaseti çok seviyorum dedi, çünkü siyaset rahatlıkla konuşabildiğin ve bir şeylerin değiştirilmesine imkân sağlayabilecek bir sahadır. Siyaset hakkıyla yapıldığı takdirde insanın huzura götüren ender yollardan sadece birisidir. Ben öyle görüyorum. İnsanların sıkıntılarını görmek, bilincine varmak ve o sıkıntıların çözümü noktasında elini taşın altına koymanın verdiği huzuru hiçbir meşgalede bulamazsınız” dedi Kırkpınar. O yüzden dağ taş dolaşmış durmuş, bu şehrin ilçelerinin köylerinin yollarında. Yetmemiş başka illerin, başka köylerin yollarını arşınlamış. Sıkıntısını giderdiği birisinin gözlerinde gördüğü umudu kendi yüreğine atmış ve huzur bulmuş, iş insanı, baba, arkadaş, dost, kardeş, iyi bir vatandaş, hoş sohbet ve en önemlisi kaybetmeye yüz tuttuğumuz ve çok zor rastladığımız bir yapı var Kırkpınar’da, o da her geçen saniye bile değişimine ayak uyduramadığımız acımasız dünyamızda “insan kalabilmiş”. Tokalaşırken bile bırakmak istemiyor insanın elini ve hemen ardından dile getiriyor “samimiyet iyi şeydir ama dürüst olunur ise bu yüzden kimsenin elini bırakmak istemiyoruz ki samimi olalım, dürüst olalım ve sıkıntılarımızı el birliği içerisinde çözüme kavuşturalım. Bu işin en doğru ve en güzel yolu da siyasettir” diyerek birkaç projesinden bahsetti bize. Elbette hepsini birden yazmayacağız ama bilinmesi gereken bir şey var ki siyaseti görmek isteyen, gerçek siyaseti yaşamak isteyen Melih Başkanın gözlerine bakması gerekmektedir. Orada dağ taş dolaştığı insanların siluetleri var, orada acı çeken ve yardım isteyen kendi insanımızın feryatları var, orada ezilmiş ve hor görülmüş ve sömürülmüş insanlarımızın çaresiz boyun büküşleri var. O yüzden “siyasete” yolum, diyorum dedi Kırkpınar. O yüzden siyaset tek çaredir, dedi Kırkpınar. İYİ Partinin Siyaset adımlarını samimi gördüğümden dolayı, kendimi halkıma rahat ifade edebildiğimden dolayı ve en önemli de Sayın Genel Başkanım Meral Akşener Hanımefendilerin ortaya koymuş olduğu azimden yola çıktığımızda, kendi yaptıklarımızın az olduğunu ve daha çok çalışmamız gerektiği kanaatine varıyorum. Rabbim biz halkımıza hizmet etme yolunda, halkımızın duasıyla birleştirsin, İnşallah. Melih Kırkpınar’ın “Halkıma adadığım yol” diye tabir ettiği projelerini yazacağımız diğer bölümde buluşmak dileğiyle…