Lütfen kendimizi kandırmayalım…(3)

Her ile ve neredeyse her ilçeye bir hava alanı yapılacağına, mevcutta bulunan (merkez) illerin alanlarına ciddi yatırımlar yapılarak, vatandaşa daha kaliteli ve daha hesaplı hizmet verilmesi nasıl düşünülemez merak etmemek elde değil! Bu durumun sadece hava alanlarıyla alakalı olmadığını, başta üniversitelerimiz olmak üzere birçok dalda olduğunu da ne yazıktır ki yaşayarak görmekteyiz.

Yapılan bu hizmet dağınıklığının kalite ve kontrolü ciddi oranda düşürdüğünü ve amacının dışına saptığını görmemek mümkün değil.

Erzurum Hava alanına bir günde iniş yapan 8 veya 10 uçağın yolcularının yarısı çevre illere ve ilçelere dağılırken, kalanlar içerisindeki yolcuların bir kısmının da; Palandöken’e tatil için gelen misafirler olduğu ve hemen apar/topar otel servisleri tarafından alandan uzaklaştırıldığı, anında otellerine ulaştırıldığı bilinen bir gerçektir. Tatil süreleri boyunca otelde ve Palandöken Dağında kalan bu misafirlerimizin büyük bir çoğunluğunun şehrimizle uzaktan yakından bir ilişiği olmadığı gibi genellikle de şehir merkezini görmeden, şehrimizden yine geldikleri gibi otel servisleri vasıtasıyla, alana-uçaklarına intikalleri sağlanmaktadır. 

O zaman sormak gerekmez mi?

Hani bu şehrin esnafının korunması, hani bu şehrin ekonomisinin GSMH nın ve dolayısıyla milli gelir payının artırılma çalışması, hani bu şehrin kalkınması ve en önemlisi de tanıtılması?

Ve nerede bu şehrin turizminden, kültüründen sorumlu olan birimler?

Palandöken’de hizmet veren işletmelerin içerinde sadece Erzurum Büyükşehir Belediyesine ait olanlar Erzurum Vergi Dairelerine kazanç vergilerini öderken, pastanın büyük dilimlerini paylaşanların bu kazançlarının vergisini il dışına götürmelerinin; ne Palandöken’e, ne Erzurum’a ne de bu kadim şehrin gariban insanına uzaktan yakından bir faydası olmamaktadır.

Ki, 

Var olan uçak seferlerimiz komşularımızın yoğunluğunda kullanıldığından, ayrıca şehrimize birkaç günlük dahi olsa, tatil için gelen misafirlerimiz; her türlü maddi bağlantıları şehrimizin dışında olan dağdaki otellerimize geldiğinden, adımızın kullanıldığı her alanda, tıpkı halk tabirimizle “adı bizim olmasına rağmen, tadı başkalarına” kalmıştır. 

İşte bu yüzdendir ki, samimiyet noktasında amacın üzüm yemek olduğunu ispat etmek isteyenler lütfen bize vergi dairelerinin levhasını gösterebilirler.

Aslında suç onların değil… 

Onlara bu tahsis işlemlerini yapan zihniyetin aklına dahi gelmeyen, bu ve benzeri şartlar; şehrin yarınlarından nelerin feda edildiğinin, nelerin hesaba katılmadığını, neleri kaybettiğimizin en basit ispatıdır.

Geldiğimiz noktada idrak ettiğimiz tek şeyin Palandöken’in; şehirden uzak, şehrin faydalanamadığı ve şehrin Palandöken'de ki var olan imkânlara yabancı kaldığı bir yer olarak, görünürde heybetli bir dağ olduğudur.

Evet, doğru şehrimin işsizlik oranının bir puan dahi aşağıya çekilmesi noktasında elbette katkıları vardır. Bunu inkâr edemeyiz, ancak bu işletmelerde çalışmakta olan en küçüğünden-en büyüğüne kadar olan tüm personellerin, emir komuta zinciri aşamasında bildiğimiz bütün kıdemlilerinin yine şehir dışından geldiği ve bu ilde sadece ameliye pazarından amele alınır gibi vasıfsız eleman ve belli sayılarda konunun eğitimini almış gençlerimize iş imkânı sağladıklarıdır. 

Maalesef bu rakamların ne kadarının yine devlet teşviki kapsamında oldukları da bizlere daima meçhul olarak kalmıştır.

İsterdik ki; Palandöken, Mehmet Sekmen’in el atması sayesinde kazandığı bu popülerliğini, yine popülist bir yönetim anlayışıyla devam ettirsin. 

Palandöken; birkaç işletmenin, sığ ve dar bir alanda sadece belli başlı bir organizasyonlar zinciri eşliğinde ve belli başlı bir harekât alanı içerisinde, yine sayılı ve belli başlı özel ve tüzel kişilerce paylaşım durumuna düşürülmüştür.