Federal bakanlıklar ve bölgesel otoriteler, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile onaylanan mevzuat belgesinden kaynaklanan görevleri yerine getirmektedir.

Bu, Rusya'da yaşayan milyonlarca göçmenin kaderini belirleyecek.

Göçmenlere yönelik Rusça dil testi sisteminin de Mart ayına kadar modernize edilmesi gerekiyor. Devlet kurumlarının Aralık 2024'e kadar her göçmen işçinin "dijital profilini" raporlaması gerekiyor.

Şu anda Rusya'da göçmenlere ilişkin çelişkili pozisyonlar var. Federasyonun güvenlik güçleri, göçmenleri ülkenin kriminalize edilmesine "katkıda bulunmakla" suçluyor ve bu tutumlarında ısrar ediyor. Gerekçelerine göre göçmenler kendileri çok sayıda suç işliyor ve yerel halkı kendilerine karşı suç işlemeye teşvik ediyor. Kolluk kuvvetlerinin bu görüşü hem "yurtseverler" topluluğu hem de Devlet Duması'ndaki muhalefet partileri tarafından coşkuyla karşılandı. Bu konuyu daha sonra detaylı olarak konuşacağız.

Ancak inşaattan sorumlu başbakan yardımcısı da dahil olmak üzere ekonomi uzmanları, işgücünün dışarıdan temin edilmesi gerektiğini belirtiyor. Onlara göre Rusya'da inşaat sektörünün yükü tam olarak işçi göçmenlerinin omuzlarında, onlar olmazsa bu sektör kısa sürede çöker. Aslında aynı fikirler catering ve gıda (özellikle taze meyve ve sebze) ticareti sektörüne de uygulanabilir.

Rus Ortodoks Kilisesi, misafir işçilere yönelik bir süre sessiz kaldıktan sonra, birçok "gelip gidişin" köklü Slavların manevi ve ahlaki değerleri açısından tehlikeli olduğu yaklaşımına katıldı. Rahipler göçmenler yüzünden "din ve inancın kaybolduğuna" inanıyor.

"Rusya'ya akın edenlerin" çoğunun işçi göçmeni değil, göçmen (bir kerelik göçmen) olduğu konusunda kamuoyunda geniş bir tartışma var. Ülkede, Rusya'nın ekonomisi ve demografik durumu ne kadar "göçmenlere" bağlı olursa olsun, bunların ülkede çoğalmasına, başka alanlarda ilerlemesine, kök salmasına izin verilemeyeceği bilinci, ülkede yavaş yavaş hakim oluyor. Yani Ruslar göçmenleri sadece şantiyelerde, pazarlarda, geniş cadde ve bahçelerde, kısacası vasıfsız işlerde görmek istiyor.

Geçtiğimiz günlerde Rusya parlamentosunda bu konuya değinildi, bazı milletvekilleri göç politikası kavramının işçi göçmenlerinin ülkeye gelişine yeşil ışık yakması gerektiğini ancak ailelerini getirmelerinin onlar için kolay olmaması gerektiğini söyledi. Bunu söyleyenler, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra işgücü sorunu yaşayan Almanya'nın uyguladığı politikayı örnek alıyor. O dönemde Almanya milyonlarca işçi göçmeni aldı, ancak bunların çoğu daha sonra Alman vatandaşı oldu. Şu anda Basra/Arap Körfezi ülkeleri kapılarını işçi göçmenlerine açıyor ancak onların ülkede yaşamalarına ve vatandaş olmalarına izin vermiyor. Hizmet etmeye gelenler köle olarak kalmalı; düşünce budur. Ruslar da aynı politikanın uygulanmasını istiyor.

Göçmenlerin Rusya'nın kriminojenik durumu üzerindeki olumsuz etkisine gelince, bu apaçık bir gerçektir. Nitekim Rusya'da hemen hemen her milletin kendi "ulusal mafyası", organize suç grupları vardır. Ancak bu tür suç unsurları toplam göçmen sayısının yüzde 1-2'sine tekabül etmiyor. Çoğu orta ve küçük işletmeleriyle uğraşıyor. Sadece başları belaya girdiğinde kendi yurttaşlarından oluşan "mafyaya" yöneliyorlar ve onlara haraç ödüyorlar. Rusya'nın herhangi bir şehrinde çok sayıda yurttaşımız var ve bunlardan bazıları "patronluk" işiyle uğraşıyor.

Geçtiğimiz yüzyılın 90'lı yıllarında Rusya'da yeni oluşan işadamları ile "milli mafya" arasında bir katliam yaşandı. Rusya'dan ülkeye en az 3 cenazenin gelmediği gün olmazdı. Eskiden ambulans olan ve daha sonra özelleştirilen RAF ve UAZ arabaları bile, Rusya'dan gelen uçaklarla cenazelerin geleceğini ve onları kiralayıp götüreceklerini bilerek, aynalarında siyah bantlarla havalimanında müşteri bekliyordu. bölgelere gönderiyorlar. Gelen cesetlerin yüzde 95'i suç yerleşimlerinde öldürülenlerden oluşuyordu ve bunların çoğunun kendi vatandaşları tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı.

Şimdi Rus devleti bu "sektörün" kontrolünü ele geçirmek ve düzen yaratmak istiyor. Ancak 10 suçlu yüzünden 90 işçi göçmeninin hayatı fena halde değişebilir ve bunun sonucunda ülkemizde yaşayan yüzbinlerce yurttaşımız maddi sıkıntı yaşayabilir.

Araz Altaylı