KÖYLÜLER KÜL SOLUYOR KÖYLERE KÜL YAĞIYOR

Yapı kullanma izni olmayan ancak ruhsat verilmiş olan santrale, ÇED raporuna göre 2018 yılına kadar 2 adet filtre takılması gerekirken halen takılmadığı belirtilirken, küllerin neden olduğu olumsuz koşullar nedeniyle köylerde tarım ve hayvancılık gerilerken, hastalıklar arttı. Birçok köy sakini köyü terk etmek zorunda kaldı.

Mağara Köyü’nü ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, “Bunun adı vahşi madenciliğin adıdır. Bu kül dağları ile madencilik faaliyeti yürütülemez” dedi ve yetkilileri bir an önce önlem almaya davet etti.

ANKARA/

Sivas’ın Gürün ilçesinde yaklaşık 35 yıldır faaliyet gösteren, termik santralin elektrik üretimi için yakılan kömürlerin küllerinden oluşan kül dağları, yarattığı olumsuzluklarla yörede yaşayan vatandaşların sağlığını, tarımı ve doğayı tehdit ediyor. Vatandaşların haklı mücadelesinin yanında olduklarını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, “Bunun adı vahşi madenciliğin adıdır. Bu kül dağları ile madencilik faaliyeti yürütülemez” dedi ve yetkilileri bir an önce önlem almaya davet etti.

Gürün ilçesindeki Kangal Termik Santralinden çıkan küller, bulunduğu alandaki yaklaşık 20 köyü yaşanılmaz hale getirdi. Santralinin külü köyün üzerine yağarken, yöre halkının sağlığında bozulmalar yaşanıyor, tarım alanlarındaki verimi düşüyor. Santral, özellikle rüzgarın çevreye yaydığı küllerle vatandaşı canından bezdiriyor ve santrale yaklaşık 200 metre mesafede bulunan Mağara köyü, tüm bu olumsuzluklardan etkilenen köylerin başında geliyor. 

BUNUN ADI VAHŞİ MADENCİLİK

Mağara köyünü ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Karasu, vatandaşlarla görüştü. Köy ile santralin arasının yaklaşık 200 metre olduğunu belirten Karasu, köy halkının ciddi sorunlar yaşadığını vurguladı. Yörede yaşayan vatandaşlarımızda önemli sağlık sorunları oluştuğunu belirten Karasu, “Köylerde, tarımda ve hayvancılıkta büyük verim kayıpları oluşuyor. Vatandaşlar ağaçlarından meyve yerine kül topluyorlar” diyen Karasu, şöyle devam etti:

“Bunun adı vahşi madenciliğin adıdır. Bu kül dağları ile madencilik faaliyeti yürütülemez. Yapılması gereken, yetkililerin bu kül dağlarını yok etmeleridir. Ancak, Kangal Termik Santrali sorumluluklarını yıllardır sorumluluklarını bir türlü yerine getirmiyor. Bunları toprak ile kapatıp sulamaları ve yeşillendirmeleri gerekirken, yıllardır sulama tesisini bile kurmayan bir tesis ile karşı karşıyayız. Yetkililere bir kez daha sesleniyorum, buradaki vatandaşlarımızın mahkemeye başvuru hakları var ve bu yol açık. Zaten hukuk önünde haklarını da arayacaklar. Bizler de burada yaşayan vatandaşlarımızın sağlığını tehdit eden bu kül dağlarına ve termik santralin yöneticilerinin sorumsuzluğuna karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Oluşan kanserojen tehlikesi nedeniyle, tek bir vatandaşımızın dahi hayatını kaybetmesine asla izin vermemeliyiz” 

Köyde yaşayan vatandaşların maskeyle sokağa çıkmak zorunda kaldıklarını, evlerinde balkonlarına dahi çıkamadıklarını hatırlatan Karasu, “Yetkililerin bu konuya duyarlı olmasını bu tesisle ilgili gerekli işlemleri yapmasını ve bu kül dağlarının bir an önce rehabilite edilmesini talep ediyoruz” dedi.

BİR AN ÖNCE ÇÖZÜM BULUNSUN

Yapı kullanma izni olmayan, ancak ruhsat verilmiş olan santrale ÇED raporuna göre 2018 yılına kadar 2 adet filtre takılması gerekirken halen takılmadığı belirtilirken, küllerin neden olduğu olumsuzlukları dile getiren Mağara Köyü Yardımlaşma Derneği Başkanı Mahmut Atmaca da köy halkının yaşadıkları sorunları anlatmak üzere santral yetkilileri ile görüştüklerini, ancak sağlıklı bir cevap alamadıklarını söyledi. Atmaca, “Biz bu külün bir katliam olduğunu, doğamıza, insanlarımıza, hayvanlarımıza zarar verdiğini, katlettiğini ağaçlarımızı yok ettiğini görüyoruz, yaşıyoruz. Köydeki vatandaşlarımız sokağa çıkamıyorlar. Yaşlılarımız köylerine gelip dinlenemiyor, torunlarını getirip burada sevemiyorlar. Başka yerlere gitmek zorunda kalıyoruz. Bir an önce çözüm bulunmasını istiyoruz. Biz bunun mücadelesini vereceğiz” diye konuştu.