Bugün, 18 Aralık 2025 Perşembe
  • BIST 100

    14144,23%-0,40
  • DOLAR

    42,71% 0,06
  • EURO

    50,20% 0,03
  • GRAM ALTIN

    5953,35% 0,75
  • Ç. ALTIN

    9603,36% 0,88

İslami Cihad yetkilisi El Hindi: Bu kadar acı tecrübeye rağmen Arap rejimlerin Batı'ya teslimiyeti artık anlaşılır değil

İslami Cihad Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Muhammed El-Hindi, "Filistin’in özgürlüğünü ve ümmetimizin dirilişini isteyen herkesin, bugün bölgede ve dünyada yaşanan köklü değişimleri iyi kavraması gerekiyor. Bu kadar acı tecrübeden ve krizden sonra, Arap

DÜNYA 25.05.2025 16:05:37 0
İslami Cihad yetkilisi El Hindi: Bu kadar acı tecrübeye rağmen Arap rejimlerin Batı

İslami Cihad Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Muhammed El-Hindi, El Cezire.net'te "Gazze, Araplığın, İslam'ın ve insanlığın ölçüsüdür" başlıklı bir makale kaleme aldı.

Filistin üzerindeki çatışmaların; işgal altındaki bir halkın ulusal mücadelesinden değil, Batı ile olan medeniyet mücadelesinin en belirgin yönlerini yansıtan bir çatışma olduğunu söyleyen El Hindi, bu çatışmada "israilin", Batı'nın İslam coğrafyasına yönelik tahakkümünün ileri karakolu ve silahlı gücü konumundayken; Filistin'in, ümmeti inanç, medeniyet ve tarihi boyutlarıyla temsil ettiğini vurguladı.

Bu çatışmanın, sadece coğrafya, siyaset ve ekonomi düzeyinde değil; aynı zamanda inanç, kültür ve tarih düzeyinde medeniyetler arası bir çatışma olduğunu ifade eden El Hindi, bu durumun Arap ve İslam dünyasındaki halklar ve devletler üzerindeki etkisinin doğrudan olduğunu ve bölge dışına kadar uzandığını kaydetti.

"Filistin’deki çatışmanın sadece bir yerel mesele değil, tüm bölgeyi kapsayan bir mücadeledir"

İslami Cihad Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Muhammed El-Hindi, yazısının devamında şu değerlendirmelerde bulundu:

"israilin, bölgedeki diktatörlük rejimleri ve azınlıklarla kurduğu ilişkiler ile Batı'daki lobileri aracılığıyla Arap ve İslam dünyasındaki uyanış çabalarını bastırmak için yürüttüğü kışkırtma, baskı ve destek faaliyetlerine baktığımızda, Filistin’deki çatışmanın sadece bir yerel mesele değil, tüm bölgeyi kapsayan bir mücadele olduğunu anlıyoruz. Filistin halkı ön safta yer alırken, bazı durumlarda arka cephelerin etkisi çok daha büyük, yıkıcı ve kanlı olabiliyor.

Bu çatışma alanları arasında diyalektik bir ilişki vardır; Filistin halkının direnişi ve düşmana karşı kazandığı her zafer, bölgedeki halklara moral verip zaferin kaçınılmaz olduğuna dair umudu tazeler.

Aynı şekilde, herhangi bir Arap ya da İslam ülkesinin yaşayacağı gerçek bir bağımsızlık ve uyanış, 'israilin' halkımıza karşı yürüttüğü savaşı doğrudan etkiler. Çünkü 'israil', sadece düşmanla savaşan devletleri değil, onunla normalleşme anlaşmaları yapan ülkeleri dahi zayıf ve etkisiz bırakmak için çaba gösteriyor.

"Bu kadar acı tecrübeye rağmen, Arap rejimleri Batı ve ABD’ye teslim olması artık anlaşılır değil"

Filistin’in özgürlüğünü ve ümmetimizin dirilişini isteyen herkesin, bugün bölgede ve dünyada yaşanan köklü değişimleri iyi kavraması gerekiyor. Yeni durumlar ve uzayan çatışmalar hem devletlerden hem de halktan köklü bir hazırlık ve değişim talep ediyor. Bu kadar acı tecrübeden ve krizden sonra, Arap rejimlerinin hâlâ Batı'nın ve özellikle ABD’nin emirlerine tamamen teslim olması artık anlaşılır değil.

Geçmişte, 1970’lerde bile, 'oyunun yüzde 99’u Amerika’nın elinde' sözü kabul edilemezken, bugün -yarım asır sonra- Arap yönetimlerinin iradelerini tamamen ABD’ye teslim etmesi nasıl kabul edilebilir?

Filistin’in dini, tarihi ve coğrafi konumu, Arap ümmetinin kalbinde yer alması sebebiyle, Batı ile açık bir çatışma alanı hâline gelmiştir. Arap dünyası da İslam ümmetinin kalbidir.

Modern çağda bu çatışma, 'israil' devletinin kurulmasıyla somutlaştı; ki bu devlet, tam anlamıyla Batılı bir sömürgecilik projesidir. Filistin’in kaybedilmesi ve 1948’de siyonist bir devletin ilanı, Osmanlı hilafetinin yıkılması ve Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İslami siyasal sisteminin çöküşüyle doğrudan bağlantılı olan Batı-Doğu, yani sömürgeci Batı ile İslam doğusu arasındaki sürekli çatışmanın doğrudan bir sonucuydu.

Filistin üzerindeki bu çatışma; inançsal, kültürel ve tarihî boyutlarının yanı sıra siyasi, ekonomik ve askerî yönleriyle de İslam ümmeti ile Batı medeniyeti arasındaki büyük çatışmayı özetlemekte, küçük bir model olarak bu mücadelenin özünü yansıtmaktadır. Detaylar ve öncelikler farklı olsa da bu mücadele aynı zamanda tüm taraflar için bir sınav alanı olmuş, Filistin’i Arap ve İslami bağlamından koparma çabalarının ne kadar sahte ve temelsiz olduğunu ortaya koymuştur.

1948’de yaşadığımız 'Nekbe' (Büyük Felaket), Batı ile olan çatışmamızın tarihinde bir dönüm noktası oluşturdu. 'israil' devleti, Arap Filistin’in enkazı üzerinde kuruldu. Bu tarihten sonra yaşanan tüm gelişmeler—ister savaşlar ister müzakereler ister ateşkes anlaşmaları ya da barış anlaşmaları olsun—hepsi 1948 savaşının doğrudan sonuçlarıdır: Camp David’den Oslo’ya, Vadi Araba’dan İbrahim Anlaşmalarına kadar tüm süreçler buna dahildir.

"Sömürgeciler, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek tüm verdikleri sözleri de çiğnemişlerdir"

1948’de yaşananları ve bu büyük çöküşün nedenlerini anlamaya çalışmak, bugün Filistin’de ve bölgede karşı karşıya olduğumuz meydan okumaları doğru kavrayabilmek için kaçınılmaz bir giriş kapısıdır.

Arap dünyası açısından, İkinci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlık adı altında, sömürgecinin kendi çizdiği sınırlar içinde ve onun istediği yöntemlerle, birçok çelişki ve kasıtlı sınır sorunlarıyla biçimlenen devlet yapıları ortaya çıktı. Sömürgeciler, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek tüm verdikleri sözleri de çiğnemişlerdir.

Sözde bağımsızlıktan sonra şekillenen Arap siyasi elitlerinin artık savunduğu ülkesel çıkarları vardır. Araplık ise, sömürgecinin koşullarına meydan okuyan ciddi bir çağrı olmak yerine, sadece nutuklarda ve gösteriş kürsülerinde yankılanan sahte ve aldatıcı sloganlara dönüşmüştür. Arap siyasetçileri, kendi çıkarlarını ve ülkelerinin çıkarlarını her türlü ortak milli çıkarın önüne koymuşlardır.

Böylece, 1948 savaşına ordularını sokan Arap ülkelerinin her birinin farklı ve çelişkili ülkesel hesapları vardı. Bu ülkeler savaşa katılırken ya da savaş sonrası "İsrail" ile yapılan ateşkes görüşmelerine yalnızca ülkesel bir anlayışla yaklaştılar ne ortak bir Arap stratejisi ne de kapsamlı bir Arap koordinasyonu söz konusuydu.

Siyasi ve kültürel elitlerin çoğu, geçmişinden, kültüründen ve halkının inancından kopmuş, bunları inkâr eden, sömürgeci Batı’nın uygarlığı ve kültürü karşısında ruhen, zihnen ve ilmî olarak yenilmiş bir haldeydi.

Araplar, savaşa doğru bir vizyon, ortak bir hedef ve birleşik pratik bir plan olmaksızın, sembolik sayılarla girdiler. Arap orduları diye adlandırılan tüm birliklerin toplamı 15 binden azdı. Buna karşın, bir plana, hedefe, siyasi bir lidere, uluslararası ittifaklara ve en az 75 bin eğitimli askerden oluşan bir güce sahip siyonist çetelerle karşı karşıya geldiler.

Kısacası, doğrudan sömürgeciliğin sona ermesinden sonra kurulan devletler, onların siyasi liderleri ve entelektüelleri, Birinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan dönüşümün meydan okumaları karşısında başarısız oldular ve siyonist çetelerle ilk karşılaşmada çarpıcı bir şekilde çöktüler.

Filistin’deki ilk büyük felaketimizin (Nekbe) üzerinden 77 yıl geçtikten sonra, sözde Arap sistemi daha kötü bir durumda; "'israilin' gözler önünde Filistin halkına yeni bir Nekbe yaşattığı bu zamanda, bu sistem ne bir damla suyu ne de bir lokma ekmeği Filistin halkına göndermeye cesaret edebiliyor.

Arap zirvelerinin kararları ve çağrıları, 1948 Nekbe'si sonrasında bazı Arap liderlerin dillendirdiği 'ebedî tek millet' ve 'Filistin’i özgürleştirme' sloganlarından bile daha yetersizdir.

Amerikan diktesine tam teslimiyet, ümmetin kaynaklarının ona sunulması, 'israil' korkusu, bazı tarafların onunla normalleşmeye koşmaları ve düşmanın Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’te işlediği dehşet verici suçlara göz yummaları, uygulanan aç bırakma ve etnik temizlik politikaları, düşmanın suçlarına sessiz kalan, onlara onay veren ve gerekçe sunan herkesin—tıpkı 1948’deki ilk Nekbe'de olduğu gibi—çarpıcı bir şekilde düşeceğini müjdelemektedir.

Ve Allah, işinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmez…" (İLKHA)

Yorum Ekle

İletişim Başkanı Duran: Dezenformasyonla mücadelede yaklaşık 2 bin 500 içerik tespit edildi

Dondurucu soğukta su mesaisi

ASKİ kuraklıkla mücadeleye hız kesmeden devam ediyor

OGM’den kaçak kesimlere karşı 7/24 koruma

NASA, Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu’nun montajını tamamladı: Daha geniş alan gözetlenebilecek

Batman'da belediyelere yönelik hibe ve fon kaynakları için bilgilendirme toplantısı yapıldı

Batman'da kasım ayında 7 bin 631 kişiye evde bakım yardımı ödemeleri yapıldı

Besni’de AK Parti Gençlik Kolları’ndan birlik ve istişare toplantısı

İstanbul Maltepe'de 'yerli malı' kadın emeğiyle kutlandı

Gebzeli çocuklar radyo tiyatrosuyla tanıştı

Sakarya Büyükşehir’in metrobüs filosuna 5 araç daha dahil oldu

Küresel Kadın Zirvesi Başkanı Irene Natividad: Kadın şirket liderlerinin sayısı halen çok az

Mersin Spor Kulübü Avrupa’da Play-In avantajını kaptı

Cevdet Yılmaz: Türkiye süreçleri şekillendiren bir aktör konumunda

Sahte kimlikle dolandırıcılık iddiası: 24 şüpheli tutuklandı

Avrupa Birliği ile Türkiye'de sürdürebilirlik raporlama uzmanlığı

Alzheimer’da TPS tedavisi umut vadediyor

OGM’den kaçak kesimlere karşı 7/24 koruma

Bakan Ersoy: Konya’nın turizmde uzun vadeli yol haritasını bu master plan belirleyecek

Bitlis’te göçmen kaçakçısı bir organizatör tutuklandı         

Batman'da anaokulu velilerine mahremiyet bilinci eğitimi

Şanlıurfa’da hayvan çiftliğinde yangın

Adıyaman’da Avrupa Birliği destekli ücretsiz eğitim

DSİ 328 sözleşmeli personel alımı başladı

AK Parti Adıyaman İl Kadın Kolları'ndan ‘Güven Toplumunun İnşası Ve Çözüm Yolları’ eğitimi

Kocaeli'de Başkan Çiftçi basketbolsever miniklerle buluştu

Mudanya triatlon için 2026'nın anlaşmasını şimdiden yaptı

Son bir haftada 6 terörist teslim oldu... Hudutlarda 192 şahıs yakalandı!

Kocaeli'de dirençli şehirler için sivil toplum ayakta kalmalı

Asgari Ücrette İkinci Tur Başlıyor: Tespit Komisyonu Toplanıyor

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

Haydi gelin köyümüze geri dönelim…

Ahmet Dal’dan “Yeter artık!”

Anahtar Parti Oltu’da Saha Çalışmalarını Sürdürüyor

Vedat Kan’la 25. Gün’ de “Palandöken Belediyesi ” vardı…

Erzurum'da nitelikli üretim ve istihdamın artırılmasına teşvik amaçlı bir bakış…

PERDEDE OYUN KÖYDE ŞENLİK VAR…

ERZURUM İL TANITIM VE GELİŞTİRME KURULU KARARI…

Ruhları şad olsun…

Vali Çiftçi Bat Pazarındaydı…

Vali Çiftçi’den Türk Kızılay’ına ziyaret

Batman'da anaokulu velilerine mahremiyet bilinci eğitimi

KPSS-2025/2 tercih süreci başladı

Kayseri İtfaiyesi’nden Yoğun Akreditasyon Eğitimi

KPSS-2025/2 tercih süreci başladı

2024 KPSS’de branş bazında sıralamalar güncellendi

2024 KPSS’de branş sıralamaları güncellendi

Aydoğan: Oyun oynayan çocuk hayata hazırlanır

İzmir’in kütüphanelerini 'kitap kurtları' çok sevdi

Öğrencilerden yerli ve millî sanayiye teknik ziyaret

KUMLUCA’DA GÖNÜLLER HAFIZLAR İÇİN BİRLEŞİYOR… HAYIR KERMESİNE DAVETLİSİNİZ!

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 16 12 1 3 24 39
2.FENERBAHÇE A.Ş. 16 10 0 6 22 36
3.TRABZONSPOR A.Ş. 16 10 1 5 14 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 16 8 3 5 10 29
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 16 7 4 5 7 26
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 16 6 3 7 4 25
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 16 6 5 5 -2 23
8.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 16 5 6 5 5 20
9.KOCAELİSPOR 16 5 6 5 -3 20
10.CORENDON ALANYASPOR 16 3 4 9 -1 18
11.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 16 4 6 6 -3 18
12.TÜMOSAN KONYASPOR 16 4 8 4 -8 16
13.GENÇLERBİRLİĞİ 16 4 9 3 -4 15
14.KASIMPAŞA A.Ş. 16 3 7 6 -7 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 16 4 9 3 -14 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 16 2 6 8 -17 14
17.İKAS EYÜPSPOR 16 3 9 4 -11 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 16 2 11 3 -16 9

YAZARLAR