Başta İsveç ve Danimarka olmak üzere Batılı ülkelerde İslami değerlere yönelik alçak saldırıların devam ettiğini belirten HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, gerçekleştirilen saldırılar, Batı'da İslam düşmanlığının bir politika haline geldiğini ortaya koyduğunu söyledi.
HÜDA PAR Genel Merkezinde basınla bir araya gelen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yunus Emiroğlu, partisinin iç ve dış gündeme ilişkin değerlendirmesini paylaştı.
Emiroğlu; mülakat sisteminin kaldırılması, boşanma davalarında arabuluculuk ve ilaç temininde yaşanan sorunlar gibi iç gündemle ilgili, siyonist işgal rejiminin Filistin'de yaptığı katliamlar ve Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar gibi dış gündemle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
'Mülakat sistemi kaldırılmalıdır'
Emiroğlu, 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim döneminde yaptığı açıklamada mağduriyetlere yol açan mülakat sisteminin kaldırılacağı vaadinde bulunmuştu ancak seçimlerin üzerinden 3 ay geçmesine rağmen mülakat sistemiyle ilgili bir düzenleme gündeme gelmemiştir. Mağduriyetlere yol açan, liyakati zedeleyen mülakat sistemi daha fazla geciktirilmeden bir an önce kaldırılmalıdır. Kamuya personel alımlarında hakkaniyet ve liyakat esas alınarak olası mağduriyetlerin önüne geçecek, insan haklarını önceleyen bir düzenleme yapılmalıdır.' dedi.
'Boşanma davalarında da arabuluculuk olmalıdır'
Açıklamasının devamında Emiroğlu, şunları aktardı:
'Kira, kat mülkiyeti, komşu hakkı ve ortaklığın giderilmesinden kaynaklı uyuşmazlıklarda başlayan zorunlu arabuluculuk uygulaması son derece önemlidir. Ancak söz konusu uygulamanın gittikçe artış gösteren boşanma davalarında da uygulanması gerekmektedir. Eşler arasındaki problemlerin boşanma davası açılmadan önce arabuluculuk aşamasında çözülmesi, bazı evliliklerin kurtarılabilmesi mümkündür. Bu nedenle boşanma davalarını hızlandırmak yerine aile kurumunun birliğinin korunması için boşanma davası öncesi zorunlu arabuluculuk uygulaması başlatılmalı, sadece hukuki değil psikolojik destek de sağlanarak evlilik birliğinin korunması hedeflenmelidir.'
İlaç temini sorunu
İlaç teminindeki sıkıntıların ivedilikle giderilmesi gerektiğini söyleyen Emiroğlu, 'Eczanelerde ilaç ihtiyaçlarını karşılamak isteyen vatandaşlarımız çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Son dönemde artan ilaç fiyat farkları, Kamu Kurum İskontosu (KKİ) uygulanmayan ilaçların sayısındaki artış, emekliler başta olmak üzere milyonlarca vatandaşımızı mağdur etmektedir. Euro kurunun 29 TL bandında olduğu bir dönemde ilaçların fiyatlandırılmasında esas alınan Euro kuru 14,03 TL'dir. 24 Temmuz tarihinde Euro kurunda yapılan güncelleme ile beraber ilaçların fiyatında artış oluşmasına rağmen, eczanelerde ilaç bulunamaması ilaçlara zam yapılmasının tek başına çözüm olmadığını göstermektedir. İlaçların ham maddelerinin yurt dışından temin edilmesi, ilaçların tedarikinde asıl sorunu oluşturmaktadır. Yerli ilaç üretiminde ciddi adımlar atılmalı, ilaç fiyat farklarının sıfırlanması yönünde adımlar atılarak özellikle emekli vatandaşlarımızın bir nebze de olsa rahatlaması sağlanmalıdır.' şeklinde belirtti.
Siyonist işgal rejiminin Filistin'deki katliamları
'Siyonist işgal rejiminin, Filistin'deki katliam ve cinayetleri artarak devam etmektedir.' diyen Emiroğlu, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), siyonist rejimin yılbaşından bu yana 172 Filistinliyi katlettiğini ve bu rakamın 2022 yılında katledilen toplam 155 Filistinliyi aştığını açıkladı. Raporda ayrıca siyonistlerin yılbaşından bu yana, 1995’de 'İkinci Oslo Antlaşması' ile güya Filistin yönetimine bırakılan Batı Şeria'da 7 bin 372 Filistinliyi yaraladığı, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da 780 evi yıktığı kaydedildi. Birleşmiş Milletler'in görevi katliama seyirci kalmak ve katledilenlerin sayısını not etmek değildir. BM, uluslararası kurum ve kuruluşlar, hasseten Türkiye ve diğer İslam ülkeleri, bu işgal ve katliamları durduracak somut adımlar atmalı ve bu vahşeti durdurmalıdır.' ifadelerine yer verdi.
Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar
Son olarak Kur'an-ı Kerim'e karşı yapılan alçak saldırılara da değinen Emiroğlu, 'Başta İsveç ve Danimarka olmak üzere Batılı ülkelerde İslami değerlere yönelik alçak saldırılar devam ediyor. Yetkililerce izin verilen ve polis korumasında gerçekleştirilen saldırılar, Batı'da İslam düşmanlığının bir politika haline geldiğini ortaya koymaktadır. Mukaddesatımıza yönelik bu provokatif saldırılara karşı İslam dünyası yeterli tepkiyi ne yazık ki verememiştir. İslam İşbirliği Teşkilatı derhal kuruluş misyonuna uygun olarak bu alçak saldırılara karşı harekete geçmelidir. Dini değerlerimize yönelik saldırılar, kuru kınama açıklamalarıyla geçiştirilmemeli, bu alçak eylemlere karşı yasal önlem alınıncaya kadar diplomatik ambargo uygulanmalıdır. Barış ve huzura karşı bir suikast niteliğinde olan bu saldırılara verilecek tepki çok önemlidir. İslam düşmanları bu alçak saldırılara bir daha cesaret edememeli, İslam dünyasının tepkisini toplayacak her girişimden mutlaka uzak durmalıdır. Türkiye'nin tavrı da caydırıcılık açısından son derece önemlidir. İslam'a ve değerlerine yönelik saldırılara göz yuman, hatta destek veren İsveç'in NATO üyeliği TBMM'de yapılacak oylamayla reddedilmelidir. İslami değerleri açıkça hedef alan yönetimlere verilecek her taviz, saldırıların daha da artmasına yol açacaktır.' uyarısında bulundu.