Bölücülük yapmıyorum TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) rakamları bunlar.
Hani Pinokyo TÜİK diye makara yaptığımız TÜİK! “Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Kasım 2022” raporunu açıkladı dün Pinokyocular; Kasım 2021’den Kasım 2022’ye yüzde 169.45 artmış.
Türkçesi çiftçi bir kilo buğdayı geçen kışa göre yüzde 169.45 daha pahalıya üretecek. Bu oran da katlanarak tezgahlara, hain marketlerin raflarına yansıyacak.
Pinokyo TÜİK’in piyasadaki pahalılığı yarı yarıya hatta bazı ürünlerde üçte bir oranında saklama yüzsüzlüğünü de göz önüne alırsak “Domates 50 gayme” iyimser bir tahmin bile olabilir.
Koca ülkede her şeye bir kişi karar verirse hiçbir iş yolunda gitmez. Her şey, geçen yıl “Ben ekonomistim”in faiz ve enflasyon üzerine atasözü yazma sevdasıyla alev aldı, tüm dünya ekonomistlerinin aksine yerli ve milli ekonomistimiz faizi düşürerek enflasyon canavarını kurbağaya çevireceğini rüyasında görmesiyle de başladı.
Sonuç; 50 liralık peynir 150 lira oldu. Bir önceki yaz 3 liraya aldığımız domatesi geçtiğimiz yaz 15 lirada yakalayıp dolaba yığınak yaptık diye seviniyoruz!
Uzatmayalım ufak bir giyinme paravanının arkasına Ağrı Dağı’nı saklamaya çalışan Pinokyo TÜİK’e göre bile bu kış pazara çıkmak için gözümüzü sonuna kadar sıkmamız gerekecek!
HER YERDE KAR VAR!
Hadi cebimiz delindi de geri kalan yerlerimiz ellenmedi mi! Ne gezer... Fas, Dünya Kupası’nda maç kazanıyor, AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanlığı da yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın yakalasa miting yapacağı bir kalabalık Esenler’de sokakları dolduruyor! Hepsi Faslı, hepsinin elinde Fas bayrakları var. Hani bize Suriyeliler, Afganlar falan geliyordu! “Nereden çıktı lan bu Faslılar” diye araştırırken; Libya, Tunus ve Cezayir’den de hatırı sayılır miktarda mültecimiz olduğunu öğrendik.
Orduyla takkeli, cüppeli ve sakallı insanlar dolaşıyor sokaklarda. Neredeyse hergün tek tip çarşaf giymiş 6-7 yaşlarında kızları Karacaahmet Mezarlığı’na getirip ünlü Türk büyüklerinin kabirleri başında dua ettiriyorlar.
Beterin de beteri var; 6 yaşında kızı 30 yaşındaki herifle evlendiriyorlar. Kaçırma, rehin alma, tehdit, şantajla falan değil, kızın babası veriyor güle oynaya elin ruh hastası sapığına sabiyi. Baba bir de tarikat lideriymiş, damat olacak sapık da tarikatın ileri geleni, gelecek vaadedeniymiş! “Hay sizin gelmişinize geçmişinize...” diyesi geliyor insanın.
Bu konularda da AKP’nin ileri gelenlerinin lafları akıllara düşmüyor mu, çıldırıyor normal beyin! Çocuklara karşı yapılan cinsel istismarlara birinin, “Bir kereden bir şey olmaz”, diğerinin “Ama küçüğün rızası var” dedikleri aklıma gelince şalter kapanıyor bende.
Uzatmaya gerek yok, hâl ve gidişat sıfır, notlu dersler desen çift sıfır. Edilen hakareti hakaret edene iade edene üç yıla yakın hapis cezası veren hakim var memlekette. Bir önceki hakim, “Ben buna istediğiniz cezayı veremem” deyince soluğu Samsun’da almış. Mış da mış, nereyi tutsan dökülüyor. Hâlâ “Son bir kez daha bu kardeşinize şans verin” diyen var üçüncü kez! Bir şeyin üç defa son kezi olur mu?
Kahrolan zihnimizi biraz bulandırmak, olanları unutmak için rahmetli Tanju Okan taktiği uygulamaktan başka çaremiz kalmıyor tabii ki. Annem de, “Çok içiyorsun evladım, yazık değil mi!” deyince bunları topluca anlatıyorum, “Bana da koy iki parmak” diyor.
SERDAR DİNÇBAYLI