Cumhuriyet, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman mücadele arkadaşları tarafından tarihimizin sayfalarına altın harflerle yazılan, ulusumuzun kaderinin değiştiği, ülkemizin küllerinden doğduğu bağımsızlık ve kahramanlık destanımızın tacıdır.  

Ulusal Kurtuluş Savaşımız Milletimizin var olma savaşı, Cumhuriyetimiz ise yeniden dirilişin simgesidir. 100 yıl önce şanlı bayrağımızın göklerde özgürce dalgalanmaya başlamasıyla, milletimiz hangi şart altında olursa olsun bağımsızlığından asla ödün vermeyeceğini tüm dünyaya belgelemiştir. 

Ülkemizin kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, mazlum milletlere meşale olan Kurtuluş Savaşımızın ardından “Türk Milletinin karakter ve adetlerine en uygun idare biçimi Cumhuriyet idaresidir” diyerek; siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanda yenilenme, modernleşme, kalkınma ve aydınlanma hamleleri başlatmıştır. 

Böylece Cumhuriyetimiz aklın ve bilimin üstünlüğünü benimseyen, özgürce düşünebilen, kararlarını bağımsız ve sorumluluk bilinci içinde verebilen yetkin ve kararlı bireyler yetiştirmiştir. 

Atatürk’ün açtığı bağımsızlık yolundan, Cumhuriyet meşalesinin aydınlığından hiç ayrılmadan azim ve kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. 

Cumhuriyet sadece bir yönetim biçimi değil, kader birliği yapmış, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı hedefleyen ulusumuza eşit vatandaşlık hakkı kazandıran, hukuk temeline dayalı bir değerler bütününden oluşan bir tercihtir.

Cumhuriyet; eşitliktir, barıştır ve özgürlüktür.

Cumhuriyet; erdemdir. 

Cumhuriyet; cehalete, yoksulluğa, çaresizliğe karşı verilen mücadelenin adıdır.

“Cumhuriyet imkân demektir. Cumhuriyet, kendisine bağlı olanları en ileri zirvelere götüren imkânları verir. Bağımsızlık ve hürriyetine sahip olan milletler, ilerleme yolunda imkânlara sahip demektirler. O halde Cumhuriyet, her alanda ilerlemenin en açık teminatı, güvencesidir”

Cumhuriyet, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Türkiye Cumhuriyeti her mânâsı ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek, ebediyen yaşayacaktır” sözleriyle bize emanet ettiği en önemli mirasıdır.

Bu miras hepimize çok önemli ve onurlu bir sorumluluğu yüklemektedir. Atatürk’ün emaneti olan laik, demokratik Cumhuriyetimizi ve hukuk devletimizi yıpratmaya, onun kazanımlarını yok etmeye yönelik her türlü girişimin karşısında olmak hepimizin görevidir.

Hiç şüphesiz Cumhuriyet, tam demokrasi ve hukuk devletiyle taçlandırıldığında anlam kazanacaktır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ülkemiz, içeride toplumsal barış ve huzurun önündeki tüm engelleri kaldırmış, temel hak ve özgürlüklere saygılı, demokrasisi tüm kurum ve kuralları ile işleyen, ekonomik açıdan gelişmiş, hakça üretip paylaşan, çevresinde ve ötesinde barış ve refaha etkin katkılar sağlayan bir devlet olmalıdır. Tüm çabamız bu yöndedir.

Cumhuriyetimiz, tüm vatandaşlarımızın omuzlarında yükselmeye; bizi bugünlere getiren Cumhuriyet coşkusu ve Cumhuriyet idealleri bundan sonra da ülkemizi daha ileriye, daha güzele ve iyiye doğru taşımaya devam edecektir.

Bu bilinçle, Atatürk’ün ilke ve inkılaplarından hiç olsun ayrılmadan, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine çıkması ve daha çok gelişmesi, kalkınması için çalışmalarımıza devam edecek, Cumhuriyetimizin değer ve kazanımlarına sahip çıkmayı sürdüreceğiz. 

Cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalacağına olan sonsuz inancımla; ülkemizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm İstiklal Savaşı kahramanlarımızı, tüm aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum. 

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı ve Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

Ulaş KARASU

CHP Sivas Milletvekili

Parti Meclisi Üyesi