Bu şehir tarihinde hiç bu kadar güçlü olmamıştı
Bürokrat sayısı açısından zirve yapmışken, iş insanı sayısından zirve yapmışken, şehre gelen hizmetler açısından olumlu adımlar atılmaya başlanmışken, hangi siyasetçiye gitsen- hangi bürokrata gitsen, işte şimdi tam zamanıdır diye umut aşılarken, bu şehrin adını hemen her ortamda, her camiada başarılı olarak görmeye başlamışken gerçekten de “şimdi tam zamanıdır” neden diyemiyoruz ki?
Gerçekten ama bu şehir bugün ki gibi hiç güçlü olmamıştı ki…
Sanki ortada bir sıkıntı var gibi.
Sanal bir âlemde, sanal bir imparatorluk kuruyor gibiyiz. Gün içerisinde ekran başında her şeye sahip bir hükümdar iken, akşama ekrana kapattığımızda buz gibi yatağa karnı aç olarak girip hayal kurarak uyumaya çalışıyoruz.
Mesela çok güçlüyüz ve ülke iktidarında hemen her köşe başında, bizim ilden birileri koltuk sahibi ve biz halen daha
6. Teşvik Bölgesi kapsamında kalıcı olmanın hayalini kurmakla meşgulüz. İş insanımız sayamayacağımız kadar çok haksız rekabet maddeleriyle uğraşarak var olma mücadelesini sürdürüyorken.
Ama umudumuz var.
Bir gün mutlaka…
Mesela çok güçlüyüz ve ülkenin sayılı şehirlerinin arasında ismimiz geçmesine rağmen, hatta ve hatta bizlerden birilerinin dahi yönetimlerinde olduğunu bildiğimiz bir kurumdan, ilave bir kaç uçak seferi dahi yaptıramıyoruz.
Ama umudumuz var.
Bir gün mutlaka…
Mesela çok güçlüyüz ve ülkemizin en nadide geçmişi ve taraftarı olan bir futbol takımlarından birisine sahipken, çocuklarımızın gözümüzün önünde ve hatta yanı başımızda çalınan, gasp edilen haklarına, umutlarının yok edilişine yorum dahi yapamıyoruz.
Ama umudumuz var.
Bir gün mutlaka…
Mesela çok güçlüyüz ve
Türkiye’mizin imar sorunu çözülmüş tek şehriyiz. En azından öyle söylediler ve yazdılar. Şehrimizin
“yüzyıllık imar sorunlarını” bir resmi gazetede sözüm ona çözenlerin verdiği ve ilimiz basının da manşetten girdiği bu müjdeden sonra, dikey mimarinin yasaklandığı ve yatay mimarinin yaygınlaştırılmasının mecburi olduğu şehrimizde başta kentsel dönüşüm olmak üzere, deprem ve etkilerinin en iyi bertaraf olduğu bir konumdayız! Asrın felaketini yaşadığımız dönemde fay hattı yanında olan ve depremi en iyi hisseden ilçelerimizde, köylerimizde bir taş dahi düşmemişken tadilatı daha bir kaç yıl evvel bitmiş şehir stadımızda yapılan detaylı incelemeler ve çalışmalar doğrultusunda “karşılaşma yapılamaz” raporu verilerek bir şehrin aklıyla alay edip, el değmeden bir sezon sonrasında birkaç galon boya ile
FIFA Standartlarında bir stadımız oldu diye açıklama yapılmasının izahına dahi giremiyoruz.
Ama umudumuz var.
Bir gün mutlaka…
Mesela çok güçlüyüz ve bir zamanlar
Türkiye’mizin ender sağlık merkezlerinden birisi olmamıza rağmen, çok kısa bir zaman sonra
Erzurum’dan komşu illerimize; hasta sevki başlamasının an meselesi olduğunu ve bu durumun müsebbiplerinin halen daha gözümüzün içerisine bakarak bunu bir başarı gibi göstermelerinin ve halen daha ikinci bir özel hastanenin neden açılamadığının ciddi olarak resmi açıklamasının yapılamamasının, halk arasında bilgi kirliliğine neden olan sağlık durumunun çözüme kavuşturulmamasının ve bilhassa branşlarında uzman olan hekimlerimizin şehri terk etmelerinin, başta sağlık konusunda olmak üzere her geçen gün bir önceki günümüzü arar vaziyete gelişimizin şaşkınlığını dahi dile getiremez olduk.
Ama umudumuz var.
Bir gün mutlaka…
Mesela çok güçlüyüz, öyle ki; Tarım ve Hayvancılık başta olmak üzere eğitim, sanayi, ticaret, kış turizmi, kanayan yaramız göç ve buna benzer yüzlerce madde içersinde şehrimizin sıkıntıları dururken, bu gücümüzün sembolü olanların halen daha bir birlerine hayırlı olsun ziyaretlerinde bulunarak çay/kahve sohbetlerine devam etmeleri, problemlerin çözüm noktasında kendilerine vazife çıkaran şehir dışındaki Erzurum Derneklerinin ele alması ve sözde
“Erzurum Tanıtım Günleri” adı altında, kimin kimi ve ne için tanıttığını dahi anlayamadığımız organizasyonlarda; Erzurum Kongresinden yola çıkarak, kadayıf dolması ve cağ kebabından oluşan aynı konular üzerinden bakış açısı oluşturmalarından medet umar olduğumuz gerçeğini saklayamaz olduk.
Ama umudumuz var.
Bir gün mutlaka…
Mesela çok güçlüyüz ya; bir lobimiz olmayabilir ama bizim kahramanlarımız var. Tek başına alır dosyasını, gider bu ülkenin ilgili makamlarına ve hatta Cumhurbaşkanına verir dosyayı ve gelir anlatır
“bu iş tamam” diye. Ve
Ankara’da öyle itibarımız vardır ki bizden kim gitse
“alın içeri hemen yollayalım gitsin, kalabalık yapmasınlar” zihniyetinin değişmediğinin örneklerin halen daha yaşamaktayız. Birilerinin işleri hallolurken, birileri parsel parsel bu şehri ele geçirirken, biz halen daha hayal kurup, kalkınma sıralamalarında ve hatta ülkemizin ekonomi kalkınmasında payımıza düşen hakkımızı ne zaman alacağımızın hesabını yaparız. Hem de vergisini bu şehrin dışında yatırıp, her türlü ihtiyacını şehir dışından sağlayan kurumlardan alış-veriş yapmanın manasını dahi bilmeden. Bire mal olan bir malzemeyi gözümüzün önünde yirmi beşe çıkarıp ve gözümüzün içine baka baka yirmiye indirdiğinde bize bir şey lütfetmiş gibi ahkâm kesip,
“indirim yaptık” diyenlere minnet duyarak…
Olsun varsın.
Umudumuz var ama.
Bir gün mutlaka…
Bizler sadece
Erzurum tanıtım günlerinde bir araya gelip resim vermeyi sevdiğimiz için, futbol takımımız sadece şampiyon olduğunda bir araya kadrajda kendimizi göstermeyi sevdiğimiz için, bilmem ne derneğin veya kurumun organizasyonunda ön sıralardan protokol yerinde oturmak için can attığımız için ve hatta yer bulamadığımız zaman küsüp gittiğimiz, surat asıp, içten içe kin tutup yeri geldiğinde
“ben yandım sen de yan” mantığıyla adım attığımız için umutluyuz.
Bir gün mutlaka.
Şimdi gerçekten çok güçlüyüz ve artık bizi yanıltın ne olur.
Kırmayın şu umutlarımızı…