Sağlık Bakanlığı, TEB ve 54 eczacı odası el ele bölgenin ilaç sorununu çözdü. Bölgede gönüllü eczacıların  hizmet verdiği 24 sahra eczanesinde afetzedelere ilaç, mama, bebek ve hasta bezi ücretsiz dağıtılıyor. Konuştuğumuz yetkili, bu eczaneleri açmaya devam edeceklerini söyledi

MUSTAFA İLKER YÜCEL

Afet bölgesinin ilaç gereksinimi Sağlık Bakanlığı ve Türk Eczacılar Birliği (TEB) koordinasyonunda gideriliyor. 10 ilde TEB'in 24 sahra eczanesi depremzedelerin hizmetinde. TEB'in gönderdiği ilaçlar, merkezi sistem üzerinden ihtiyaca göre sevk ediliyor. Vatandaşların bağışladığı ilaçlar ise tasnif edilerek sahra eczanelerine dağıtılıyor. Bölgede ilaca erişim ile ilgili konuştuğumuz devlet yetkilisi, 'TEB ile bölge eczacı odalarımız çok önemli inisiyatif aldılar. İlk günden beri kamu ile irtibatlı bir şekilde halkımızın eczanesiz ve ilaçsız kalmamasıyla ilgili çok önemli bir vatandaşlık görevini yerine getiriyorlar. Biz de Sağlık Bakanlığı, AFAD, Kızılay'la koordinasyonlarını sağlıyoruz.' dedi.  

EKSİKLER BELİRLENİYOR

24 sahra eczanesinden biri de Kırıkhan'da devlet hastanesinin otoparkında oluşturulmuş. Çadır içindeki eczaneyi ziyaret ettiğimiz sırada Cumhurbaşkanı danışmanı Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi Ahmet Selim Köroğlu ve Cumhurbaşkanı danışmanı Ayhan Oğan'la karşılaştık. Devlet yetkilileri sahada.... İhtiyaçları belirliyorlar. Sağlık Bakanlığı, TEB ve eczacı odaları arasındaki koordinasyonu sağlıyorlar.

İhtiyacı olan afetzedelere, bu sahra eczanelerinden ilacın yanı sıra mama, bebek ve hasta bezi de ücretsiz veriliyor. Örneğin Kırıkhan'da günde 500 kadar vatandaş, sahra eczanesinden hizmet alıyor. Sahra eczanesinde konuştuğumuz bir yetkili buradaki çalışmayı anlattı: 'Koordinatör valilerin talebi doğrultusunda, sahra eczanelerinin sayısı da artacak. Bazı ilçelerde hiç eczane kalmamış. Kırıkhan da bunlardan biri... İslahiye, Nurdağı aynı şekilde. Hatay'da iki sahra eczanesi vardı, şu anda (önceki gün) beş taneye kadar çıktı. Adıyaman'da birdi, dörde çıktı. Koordinatör valilerin talebine göre... İslahiye'de bir tane var. Koordinatör valimiz, bir ya da iki tane daha açılmasını istedi. Sorunların ivedi bir şekilde çözülmesiyle ilgili gayret gösteriyoruz. Sahra eczanelerinde çalışacak insan gücü de 54 eczacı odasının koordinasyonu ile sağlanıyor. Bu eczacı odalarına bağlı çalışan eczacılarımız, üç günlük periyotlarla bölgeye gönderiliyor. Çalışma tamamen gönüllülük esaslı. Bu bir nevi, milletimiz için fedakarlık yapmaya yönelik bir iyilik hareketi... 1999'da Marmara'yı etkileyen depremde bunun tecrübesini yaşadık. Bu tip sahra çadırlarının 45 günden önce bölgeden ayrılması mümkün değil. Bu yüzden bütün eczacılarımızın bu gönüllülük esaslı çalışmaya destek vermesi çok önemli.'  

İKİNCİ GÜN HİZMETE BAŞLADI

Sahra eczaneleri, yerel eczanelerin bilgisayar, elektrik gibi alt yapısı sağlanana kadar bölgede hizmet verecek. Burada gönüllü hizmet veren Eczacı Ahmet Kaya ile de konuştuk. Sahra eczanesi, depremin ikinci gününde hizmete açılmış. Kaya anlattı: 'İkinci günü çadırımız geldi, kurduk, hizmete başladık. İlaçların dizilimini yaptık. Her yaş grubuna uygun ilaçlarımız, mamalarımız, bebek bezi, hasta bezi elimizde var. Bazı özel ilaçlar oluyor, şu an onlara yetişemiyoruz. Ama onları da kurduğumuz koordinasyon sistemiyle şehir dışından ayarlamaya çalışıyoruz. Eczanelerimizin hepsi kapalı. Çoğu yıkılmış durumda. Dört eczacımız vefat etti. Evinde maması olmayanlar insanlar, ilk gün kapalı olan eczanelerden almıştı ama şu an asker, polis geldi. Bunlar asayişi sağladılar. Eczacılarımız da fedakarlık etti. Kendi iş yerlerindeki ilaçlardan verdiler.' Depremin geniş bir alanda etkili olduğuna dikkat çeken Kaya, bir haftada yaşananları özetliyor: 'İlk gün herkes ne yazık ki kendi başınaydı. Elinde kazma kürekle binaları başında bekleyenler vardı. Yıkılmıştık. Allah kimseye yaşatmasın. Sonrasında ana arterlerdeki büyük binalara AFAD'tan, belediyeden, büyükşehirden ekipler gelmeye başladı. Ama tabi burada koordinasyonu oturtmak çok zor. Onları da anlıyorum. Ara sokaklara daha geç ulaşıldı. İlk iki gün mezarlık müdürü arkadaşımız 'kefenimiz yok, suyumuz yok.' demişti. Öyle bir sıkıntılı süreçten de geçtik.'