Bir mehir, bir yolculuk: Motorla umreye giden çiftin hikâyesi

Fatih ve Hilal Çam çifti, mehir olarak verilen umre sözünü yerine getirmek için İstanbul’dan yola çıktı. Motosikletle İran, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ı aşarak Beytullah’a ulaşan çift, sekiz gün süren zorlu yolculukları boyunca hem fiziksel hem de manevi dönüşüm yaşadı.

2020 yılında verdikleri umre sözü, sabır ve azimle örülmüş anlamlı bir yolculuğa dönüştü. Bu kutsal ziyareti sıradan bir şekilde gerçekleştirmek istemeyen çift, motosikletle yola çıkarak ibadetlerini daha derin bir anlamla taçlandırdı. Yolculukları boyunca birçok zorlukla karşılaşsalar da kararlılıkla ilerlediler.

"Seni sırtımda umreye götürüyorum"

Fatih Çam, eşiyle birlikte çıktıkları bu yolculuğu şu sözlerle anlattı:

"Eşime 2020’de mehir olarak umre sözü verdim. 2025’te bu sözü yerine getirmek nasip oldu. Konfor içinde gitmek yerine insanlara dokunmak, motosiklet aşkını ve ibadeti birleştirmek istedik. Eşime dedim ki: 'Seni sırtımda umreye götürüyorum.' Eğer aşk nedir diye sorsalar, cevabım bu olur."

"Ortak dilimiz Allah oldu"

Üç ülkeyi aşarak yaptıkları yolculuk boyunca birçok insana ulaştıklarını belirten çift, ortak dillerinin Allah olduğunu vurguladı. Fatih Çam, "Dil bilmesek de Allah yolundayız. Her adımımızda sadakayı da unutmadan ilerledik. Bazen bir tebessümle, bazen bir hediye ile gönüllere dokunduk." dedi.

"Kendimizi bulduğumuz bir yol"

Yolda karşılaştıkları çocuklara şeker ve balon hediye ettiklerini anlatan Fatih Çam, "Zor bir yolculuktu ama bu yolda kendimizi bulduk. Rabbim isteyen herkese nasip etsin." ifadelerini kullandı.

Sınır kapılarında prosedür kaynaklı birçok sorun yaşadıklarını söyleyen Çam, "İnsanlarla değil, kurallarla ilgili sorunlar oldu. Dil bilmememize rağmen ortak dilimiz Allah’tı. O yüzden hep yol bulduk." dedi.

"Bu yol kolay bir yol değil ama niyetle yola çıktık"

Hilal Çam da duygularını şu sözlerle ifade etti:

"Bu yol kolay bir yol değildi. Ama niyetle yola çıktık. Uçakla gitmek çok daha kolaydı. Biz zorlukları göze alarak sekiz günlük bir yolculuğa çıktık. Birbirimizi 'Hacı sabır' diyerek motive ettik. Gerçekten de sabırla, birlikte üstesinden geldik."

"Telbiye 8 gün sürdü"

Hilal Çam, telbiyenin manevi yükünü şu sözlerle anlattı: "Uçakla giden biri birkaç saatte telbiye getirir, bizse sekiz gün boyunca telbiyeye devam ettik. O manevi kıpırtıyı sekiz gün boyunca yüreğimizde hissettik."

"Motorla zorlukları geçerek Beytullah’a vardık"

Fatih Çam ise yolculuğun detaylarını şöyle aktardı:

"Motorumuzu önce havalimanına gönderdik, ardından biz yola çıktık. Van’da karlı dağlardan geçtik, yağmurda ıslandık. Suudi Arabistan’da kum fırtınalarına yakalandık. Havanın sıcaklığı bizi zorladı ama sonunda Beytullah’a ulaştık. Beytullah’a vardığımızda şöyle dua ettik: 'Ya Rabbim, denizler geçtik, fırtınalar geçtik, ama sana geldik. Dualarımızı geri çevirme.' Elhamdülillah, o duaya nail olduk."

Yolda yardımsever insanlarla karşılaştıklarını anlatan Fatih Çam, "Bir abi benzinimizi doldurdu, hiçbir şey ödetmedi. Ortak dil olan Allah sayesinde anlaştık." dedi.

"Zahmet olmadan rahmet olmuyor"

Yola çıkmak isteyenlere de tavsiyelerde bulunan Çam, "Yol düz değil, çukurlar, kasisler, virajlar olacak. Ama bu sizi yıldırmasın. Motor biz oluyoruz. Virajı düzgün alın, yola devam edin. Zahmet olmadan rahmet olmuyor. Bu yolculuk bizi dönüştürdü." sözleriyle deneyimlerini paylaştı.

"Orada herkes eşit, ortak dil Allah"

Fatih Çam, Allah kelamının bütün kapıları açtığını görmenin bu yolculuğun en büyük kazancı olduğunu söylerken, "Mekke ve Medine’de herkes eşitti. Herkes ihramla mahşeri yaşıyordu. Hiç kimse kimseyi kırmıyor, Allah’a yöneliyordu. Ortak dil Allah’tı." dedi.

"Bineğimiz Hacı Tulpar’ın tekerine taş değmesin"

Son olarak eşine de teşekkür eden Fatih Çam, "Bizim bineğimiz Hacı Tulpar’ın tekerine taş değmesin. Eşim bana bu yolu açtı, birlikte yola çıktık. Bütün zorlukları beraber aştık. Elhamdülillah, Rabbim isteyen herkese nasip etsin." diye konuştu. (İLKHA)