Herkesin ağzında bir eşitlik, kardeşlik, barış ve hoşgörü türküsü ya da bu kavramların manevi sürümleri. Demokrasi en büyük kırmızıçizgimiz olmazsa olmazımız ya da dinde zorlama yoktur.   Hatta evimizde bile demokrasi var, her görüşe, herkesin kararına saygı duyarız yalanları, Sorsan herkes dört dörtlük Müslüman, demokratik, dürüst yaşamımız on numara beş yıldız düşküne, mağdura, ezilene acırız, vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı, iyiliği, iyilik etmeyi çok severiz…   Bize gelen paranın kaynağını sormayız haram mı helal mi araştırmayız. Dinimizde zekât farz ama kimseyle de bölüşmeyiz, olsun, yine de liyakatliyiz, dürüstüz, eşitlikçiyiz, adiliz vs.si: Düşünce özgürlüğünden asla ve asla taviz vermeyiz.   Hele düşüncelerimiz ifade etme konusunda zerre kadar taviz yok. Zaten yaşadığımız zaman zarfında kendi nefsimiz egomuz için değil başkalarının özgürlüğü için çalışırız. İlim, Bilim, Film denilince akan sular durur. Yeter ki benim inandığım gibi inan. Zaten bilim, filim de bizi destekliyor, Desteklemiyorsa o bilimde, filmde yanlıştır. Akıl konusuna gelince çok şükür, aklımız herkesin aklından üstün, her ne kadar her gün düşüncelerimiz değişiyorsa da sen yine de bizim aklımıza güven. Eleştirmek, sorgulamak en doğal haktır, Ancak sonuçta bizim düşüncemize getirmiyorsa, bizim parti, mezhep, din, adam kazanmıyorsa üstüne üstlük bize ters bir düşünceye sizi götürüyorsa hatalısınız, şartlanmışsınız, beyniniz kiralanmış. Her türlü hakaret ve şiddet sana müstahaktır, Çünkü başka türlü düzelme, kendine gelme imkânın yok. Bizlerin amacı sizleri bu küfrün, sapkınlığın, dinsizliğin, densizliğin hatta şartlanmışlığın, hurafenin pençesinden kurtarmak ve akıl, din, bilim, filim dairesine sokmak…   En doğal hakkın tabii ki istediğin partiye oy verebilirsin ama benden uzak dur. Çünkü sen faşistsin, komünistsin, gericisin veya en azından benden yada bizden değilsin. Benden yada bizden değilsen fizana kadar yolun var. Zaten senin baban da sevilmezdi adam değildi… Musallada iyi biliriz dediysek de lafın gelişi adet yerini bulsun diye… Yoksa Allah biliyor ne olduğunuzu. Normal bir insan ölümleri bu bizden, şu sizden diye ayırmaz. Ölen, dilekte bulunan dindarsa nurlar içinde, değilse ışıklar içinde uyusun ayrımı yapar sadece. Hele aynı düşünce imanda değilse sosyal medya sayfamı terk et ya da benim gönderime yorum yazma tripleri. Bu kadarcık da olsun değil mi… Yoksa bu dengesizlere, dinsizlere de haddini bildirmeyelim mi… Bunu da mı hoş görelim. Herkesin bir sınırı var değil mi… sana göre, bana göre sınır koyma havaları ama dünyadaki sınırları kaldırma girişimleri… İşte halimiz, gerçeğimiz, yaşantımız… Yüzlerce yıldır değişmeyen karakterimiz… Dinlerin düzeltmeye çalıştığı yönümüz… İdeolojilerin yadsıdığı özelliğimiz… En az ikiyüzlüyüz… Hatta çokyüzlüyüz, yandaş, dindaş, yoldaş, gardaş yanında, karşısında farklı, şeytanlarla baş başa kalınca farklı… Münafıklık diye bir terim vardı sanırım… Bir yerden hatırlayacağım da nedense hatırlayamıyorum… İşime mi gelmiyor yoksa… Velhasıl… Bu kadar güzel söyleme sahip olup berbat yaşamın sahiplerine ‘yalan dolu yaşantınızı diyeceğim de sonraki kelime işi bozacak… Bence o kelimeyi söylemenin mahzuru yok da anal haklılık için malzeme vermek istemiyorum… Ama yine de yalanınızı… Hatta üstüne ikiyüzlülüğünüzü… Yetmez ama elimden, dilimden ancak bu kadarı geliyor, fazlası da beni de sizi de yorar…   Hakan Dikmen