Tarih: 11.04.2024 08:06

Bayram Muhabbetleri 2

Facebook Twitter Linked-in

Bayram Muhabbetleri 2 / Vedat Kan

Çocuklarımız rahatsız olmasın diye öyle akla hayale gelmez işlere giriştik ki, akıllara zarar. 

Ve çocuklarımız rahatsız olmasın diye bütün isteklerine boyun eğdik. 

Her istenileni onlara sunmaya çalıştık, maalesef yapabildiklerimiz de abartarak. Hemen her türlü teknolojiye sahip olarak yaşamaları bunun en bariz örneğidir. 

Ancak çocuklarımızın sanal bir âlemde yaşadıklarının farkına hiç birimiz varamadık. 

Duygusuz ve bir o kadar da acıma hissi olmadan. 

O yüzdendir ki; toplu taşıma araçlarında yaşlı ve ayakta durmayacak kadar hasta olan birisinin yüzüne boş boş bakarak yolculuklarına devam eden bu çocuklar, bizim kendi çocuklarımız ve onların bu halinin tek sorumlusu var o da biziz…

Kanun maddelerinin arasına sıkışarak “adam sende, ben dersimi anlatır çıkarım” diye geçiştiren öğretmenlerimiz, “bana değmeyen yılan bin yaşasın” düşüncesiyle vaazımı verir, namazı kıldırır çıkarım diyen imamlarımız, “aman bir an önce sussun da şu diziyi rahat izleyeyim” diyen annelerimiz ve “başımdan gitsin de nereye gider ise gitsin, işim gücüm var benim ” düşüncesinde olan babalarımızdır…

Başıboş olarak; kendi iç dünyasında, tarih ve maneviyat eğitimi olmadan sanal bir âlemde büyüyen çocuklarımızın hayatları da tıpkı hayalleri gibi anlık ve sanal olarak devam etmektedir. Telefonları olmadan tuvalete dahi gidemeyen bu nesil her hangi bir konunun tartışılması esnasında, kendisine ait bir fikri olmayan tek nesildir…

Sigara, alkol ve maalesef uyuşturucuyla tanışma ve hatta kullanma yaşları her geçen gün düşen gençliğimizin ahlaki değerleri de bilinçli olarak yozlaştırılıp, bu sayede toplumumuzu asırlardır ayakta tutan manevi değerlerimizin yavaş yavaş yok olmasına sebebiyet verilmektedir.

Yanıldığımı düşünenleriniz çıkacaktır, çok uzağa gitmenize gerek yok. 

Çok basit bir örnek verelim o zaman  

İki üniversitesi olan ilimizin; belirli saatlerde kampüslerini dolaşın, bilhassa akşam saatlerinde büyük olanın kortlar bölgesine gidin bakın, ne demek istediğimi zaten anlayacaksınız. Bu kadim şehrimizin ana cadde konumunda olan yerlerinde biraz turlayın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sabah ve akşam okul saatlerinde toplu taşıma araçlarını kullanın, ne demek istediğimi anlayacaksınız. İlimizin eğlence merkezlerine adım atın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Daha fazla saymanın anlamı da manası da yok… 

Ebeveyn olarak bizlerin, eğitimcilerimizin ve büyük bir çoğunluğunun Müslüman olduğunu zannettiğimiz ülkemizdeki din eğitimcilerimizin, sözde günün şartlarına göre güncellenmiş kanunlarımız korkusundan “etliye-sütlüye” karışmamalarının sonucunda ortaya çıkan ne yazıktır ki bu… 

Şımarık, bencil, egoist, narsist ve bilinçsizce yetişen bir nesil çıktı. Tarihinden bihaber yaşayan, kültür kavramı olmayan, dini sadece dilde zannedip,  o şekilde yaşayan ve gruplaşma yapıldığı takdirde hangi gruba dahil olacağı dahi meçhul olan bir nesil…

En azından bana denk gelenler böyle olduğu için öyle düşünüyorum.

Saygısız ve her şeyden haberi olduğunu zanneden veya her şeyi bilirim havasında olan ama her hangi bir şey hakkında da bilgisi olmayan bir nesil. Bunların en tehlikelileri de ideoloji tuzağına düşürülmüş olanlar ki Allah muhafaza…

Elbette ki içlerinde istisnalar yok değil. Sözümüz elbette ki onlara değil ama bu çocukların hepsi bizim. Var olanlara sahip çıkıp, diğerlerini boşlamak onların daha kötü bir şekilde kayıp olması demektir ki bir toplumu yıkacak olan en büyük özellikte bu olsa gerektir. Zaten şer güçlerin asırlardır amaçlayıp yapamadıklarını, bu şekilde yapmaya çalışmalarını görmezden gelmemiz demek, ülkemizin birkaç yıl sonra parçalanması demektir ki; bunu anlayamayacak olan nesil ile o nesli yetiştiren bizler, halen daha uyumaktayız…

Uyu Ali uyu…

Hep böyle eğitildik ya!

Allah rahatlık versin, iyi uykular demek; bir ülkenin toptan katli için yeterli bir temennidir.

Ahh… Nerede o eski bayramlar!  Derken, kendi ellerimizle açtığımız bu modern olma kuyusunun içerisine nasıl düştüğümüzün farkına varamayışımız bu işte… 

Ne demişti üstad Arif Nihat Asya;

Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu

Ne olduysa hep bize azar, azar oldu

Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız

Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız

Avrupa’ya bir değil iki pencere açtık

Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız

Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz.

Maalesef son darbe için hazırlanan bu nesil eliyle olacaktır yok oluşumuz. Ekranları kapanmadan, şarjları bitmeden ve dahi bu çocuklarımız elden gitmeden tez varalım ruhlarının yanına… 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —