14229,41%0,33
42,80% 0,17
50,14% -0,07
5972,47% 0,30
9632,85% 0,24
İşgal rejiminin Filistin’e yönelik saldırıları 12'nci güne ulaşırken dün akşam saatlerinde hastaneye yaptığı bombardıman sonrası meydanlara akın eden Ankaralılar, bugün de şehid olanlar için gıyabi cenaze namazı kılıp yürüyüş gerçekleştirdi.
Çocukların emniyet altında olmadığı bir dünyada yaşadıklarını altını çizen Yalçın, 'Onları öldürmeyi haysiyet sayan, onları öldürmeyi mücadele sayan ve savaş hukukunu, insanlık hukukunu yok sayan bir katil sürüsü ile dünya karşı karşıya. ABD'den İngiltere'ye Batılı ülkelerden kim destek veriyorsa haysiyetsizlik ve şerefsizlik yapıyor. Bu anlamda yapılması gereken, yapılması gereken Birleşmiş Milletler uluslararası kuruluşların bir an önce kurulma gerekçeleri insanlık hukukunu korumak ise toplanmaktır, gereğini yapmaktır. Türkiye'deki duyarlı insanlara çağrımız şudur. Mücadelemiz sürecek. Oradaki süreçte ne kadar sürer bilmem ama nöbetimiz sürecek. Hiç kimse yılgınlık göstermemeli, hiç kimse bıkkınlık göstermemeli. Eğer biz meydanlara çıkmazsak, eğer insanlık onurunu ayaklar altına alan bu haysiyetsiz çeteye karşı, bu işgal sürüsüne karşı, eğer direniş göstermezsek, insanların gündeminden çıktığı gibi ülkelerin, kuruluşların liderlerinin gündemden bu konu çıkar. Oradaki insanlar katliamla karşı karşıya kalır. Onun için sizden istirhamım bu yürüyüş sürmeli, nöbet devam etmeli.' şeklinde konuştu.
Yalçın'ın konuşmasından ardından HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Kayabaşı, İHH Ankara Şube Başkanı Hacı Bayram Şahin ve AGD Ankara Şubesi Başkanı Mustafa Koyuncu birer konuşma gerçekleştirdi.
STK'lar adına basın metnini İnsan ve Medeniyet Hareketi Başkanı Harun Özçelik okudu.
Sözün bittiği, vicdanın, insanlığın öldüğü, öldürüldüğü günleri yaşadıklarını belirten Özçelik, 'Dünya, tarihin en kara günlerini yaşıyor. İnsanlığın bugüne kadar biriktirdiği tüm değerler gözlerimizin önünde ölüyor, öldürülüyor. Yıllardır işlenen cinayetleri, öldürülen çocuk, kadın, yaşlı masum insanların sayılarını sıralamaktan yorulduk arık. Ama katiller hak ettikleri muameleyi görmedikleri için öldürmekten yorulmadılar. Her geçen gün yeni vahşetler ekleyerek devam ediyorlar. Katliamlar artık soykırıma dönüşmüş durumda. Vahşet, katliam, yalan, hile hiç olmadığı kadar itibar görüyor. ABD'nin başını çektiği batılı ülkeler dünyanın gözüne baka baka soykırıma, katliamlara mutlak desteklerini ilan ediyorlar. Uçak gemilerini gönderiyor, israile soykırımda kullansın diye silahları veriyorlar. Halklarını temsil edemeyen yönetimler ağız birliği etmiş, bizlerden katliamlara göz yummamızı, yalanlara inanmamızı istiyor. Zalime hesap sormak, işgalciyi durdurmak yerine güya reel politik söylemlerle itidal çağrılarında bulunuyor. Buradan ilan ediyoruz ki artık bizim bu zırvalara karnımız tok. Ya bunca zulmün sorumlusu israil terör örgütüne haddini bildirin, ya da Müslümanları oyalamaktan vazgeçin.' dedi.
'Siyonizmin hiçbir insani değeri yoktur'
Siyonist işgalin bir sınırının olmadığını hiç bir zaman unutmamak gerektiğinin altını çizen Özçelik, 'Yaşadıklarımız bunun açık delilidir. Bugün Filistinli kardeşlerimizi yok etmek isteyen bu zihniyetin yarınki hedefi tüm Müslümanlardır. 75 yıl öce göğsümüze saplanan bu paslı hançer çıkarılıp atılmadıkça, hak ettiği muameleyi görmedikçe zulmünü sürdürecek, yeryüzünü bir ateş çukuruna çevirinceye kadar durmayacaktır. Siyonizmin hiçbir insani değeri yoktur. Bundan sonra da olmayacaktır. Bir virüs gibi insanlığı öldürmeye devam edecektir. Siyonizmin tek anladığı şey güçtür. Bugün Müslüman ülkeler bu batıl zihniyete zaten gecikmiş olan müdahaleyi yapmaz ise yarın iş işten çoktan geçmiş olacaktır. Karşımızda korkak bir millet var. Korkusunun hıncını çocuklarımızdan, kadınlarımızdan, yaşlılarımızdan, hasta ve yaralılarımızdan çıkarmaktadır. Kurulduğu günden bu yana sürekli öldüren, yok eden, gasp eden, işgal eden israil terör örgütü bugüne kadar on binlerce çocuğu, on binlerce kadını, on binlerce yaşlıyı öldürmüştür. En sonunda dün tüm dünyanın gözü önünde bir hastaneyi bombalayarak bine yakın masum insanı katletmiştir. Bu vahşet basit kınamalarla geçiştirilecek, itidal çağrılarıyla soğutulacak, yalanlar ile üstü örtülecek bir cürüm değildir.' ifadelerini kullandı.
'Zulüm bitene dek, zalim hak ettiği cezayı çekene dek mücadelemizi sürdüreceğiz'
Devamında Özçelik, şu şekilde devam etti:
'İnsanlık haysiyeti, bu vahşetin mutlaka hesabının sorulmasını gerektirmektedir. İşte burada bulunan bizler ve bütün insanlık; iki haftadır yaşanan vahşetin tek sorumlusu olan siyonistlerin fiili olarak cezalandırılmasını, soykırımın durdurulmasını, Filistin'e sözle değil askeri ve insani desteğin verilmesini istiyoruz. israil ile bütün diplomatik ilişkiler kesilmeli, siyonist büyükelçilik kovulmalıdır. israil her yönden yalnızlaştırılmalı, yaptıklarının hesabının sorulacağı gösterilmelidir. Bizler ahdettik bu zulüm bitene kadar, zalim hak ettiği cezayı alana kadar durmayacak, Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu maddi manevi tüm imkânlarımızı seferber ederek göstereceğiz. Filistinli kardeşlerimiz ve Filistin direnişi bizim direnç kaynağımız. Kudüs bizim birliğimiz, dirliğimiz. Buradan yemin olsun! Tüm imkânlarımızı, elimizin erdiğini, dilimizin döndüğünü, gücümüzün yettiğini seferber edeceğiz. Olmayanları olduracağız. Zulüm bitene dek, zalim hak ettiği cezayı çekene dek mücadelemizi sürdüreceğiz.'
'İman ediyoruz ki zafer inananların olacaktır'
Son olarak Özçelik, 'Şunu da belirtmeliyim ki, gururluyuz, onurluyuz ve ümitliyiz. Çünkü kardeşlerimizin en zor şartlar altında bile bir çıkış yapabileceğini, zafere bir kapı açabildiğini, Aksa Tufanı ile nasıl tüm düzenleri bozabildiğini görmüş olmanın sevincini yaşıyoruz. 'İman varsa imkân vardır' sözünün gerçekliğini bir kez daha yaşıyoruz. İnancımız odur ki; bugün olmazsa yarın, biz olmazsak çocuklarımız Ömer'in adaletini, Nureddin Zengi'nin ferasetini, Selahaddin'in cesaretini kuşanmış olarak Kudüs'ü, Mescid-i Aksa'yı siyonist katillerden temizleyecek, özgürleştirecekler. Üzgün olduğumuz kadar öfkeliyiz! Gözümüzün önünde cereyan eden vahşete fiili olarak müdahale edememenin, orada kardeşlerimizin yanında olamamanın öfkesi ve hüznü içerisindeyiz. Küffarın tek millet olduğunu tüm unsurlarıyla bir kez daha görmenin öfkesi içerisindeyiz. İçinde yaşadığımız bu toplumda pervasızca zulmün yanında olduğunu beyan etmekten çekinmeyen kişilerin varlığını görmenin öfkesi içerisindeyiz. Ancak, ümitliyiz, çünkü kâfirler güruhu dışında hiç kimse Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez. Bugün tepkimizi göstermek, duruşumuzu ortaya koymak, mazlumun yanında, zalime karşı olduğumuzun beyanı için bir araya geldik. Bu birliğimizin, kararlılığımızın ve mücadelemizin, bizlere yeni imkânlar oluşturabileceği umudu içerisindeyiz. İman ediyoruz ki zafer inananların olacaktır.' şeklinde konuştu.
Kudüs Şurası Genel Sekreteri Mehmet Fatih Serenli Hoca'nın yaptığı dua ile program son buldu.