ADALETİN 'A'sı, gücü elinde bulunduranlar tarafından yok edince geriye bir 'DAL' ile 'ET' kalmış. 'ET'i' hemen oracıkta bekleyen çakalar, kendi aralarında paylaşmışlar. Sonuçta adaletten geriye kala kala bir 'DAL' kalmış.
Sonra...
Sonra adaletin 'A'sını yok edenler, 'ne yapacağız bu 'DAL', diye kara kara düşünmeye başlamışlar. 'En doğrusu adaletten geriye kalan bu dalı kimsenin göremeyeceği bir yere saklayalım, gün olur belki bize lazım olur', demişler ve başlamışlar 'DAL'a uygun bir yer aramaya...
Peki, bulmuşlar mı?
Bulmuşlar, bulmuşlar da... Nasıl anlatsam bilmem ki 'Dal' çok uzun ve kalın olduğu için bulduklan ve kendilerince uygun gördükleri yere sığmamış. Dalı ille de bu yere sığdırmalıyız, denince dal, dile gelmiş.
Eeeee!
Ne esi kardeşim; dal, 'benim kabuğum çok kalın, kabuğumu soyun, azıcık da ucundan kesin belki o zaman uygun gördüğünüz yere sigarım', demiş.