Bugün, 19 Aralık 2025 Cuma
  • BIST 100

    14182,78%0,27
  • DOLAR

    42,72% 0,02
  • EURO

    50,18% 0,01
  • GRAM ALTIN

    5950,58% -0,20
  • Ç. ALTIN

    9607,06% 0,04

AB’nin göçmen kurnazlığı.. 3 ülkede toplamak istiyor

AB’nin göçmen kurnazlığı.. 3 ülkede toplamak istiyor

4.06.2023 20:48:38 0
AB’nin göçmen kurnazlığı.. 3 ülkede toplamak istiyor
Önümüzdeki 50 yılın en önemli stratejik sorunu ne ABD-Çin rekabeti, ne NATO-Rusya gerginliği, ne de kimilerinin sandığı gibi demokrasiler ile otoriter rejimler arasındaki çekişme olacak. Kapitalizmin kendi iç çelişkilerinden daha önemli bir konu iklim değişikliği. Bunun sonucu olan kuraklık ve onun hızlandıracağı göç dalgasının dünyadaki tüm dengeleri değiştireceği, bazı ülkelerin batacağı ya da parçalanacağı,  kimi yerel kültür ve geleneklerin ise yok olacağı sanılıyor. DÜNYA NE DİYOR New York’taki Stony Brook Üniversitesi tarafından yapılan ve geçen yıl yayınlanan bir araştırmaya göre dünyadaki göç olgusu herhangi yeni bir savaş ya da uzlaşmazlık çıkmasa bile sırf kuraklık nedeniyle yüzde 200 ila yüzde 500 arasında artacak. Profesör Oleg Smirnov Başkanlığında bir ekibin iklimbilim ve toplumbilim dallarını birleştirerek yaptıkları bu geniş çaplı araştırmaya göre göçün hedef ülkeleri arasında birinci sırayı Türkiye alıyor. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 2030 yılına kadar dünyada 700 milyon insan ülke içinde ya da dışında yer değiştirecek. Her dört çocuktan biri 2040 yılına kadar kuraklık alanlarında yaşıyor olacak. 2050 yılına kadar en az 216 milyon kişi sadece kuraklık nedeniyle başka ülkelere göç edecek. Kuşkusuz kuraklık denilince aynı zamanda su sorunu, tarımda verimsizlik ve gıda güvenliği konuları da anlaşılmalı. ABD üniversitesinde yapılan araştırmada kuraklık nedeniyle göç alacak ülkeler arasında birinci sırayı alan Türkiye aynı zamanda kuraklığa doğrudan maruz kalacak toplumlar arasında da ilk sırada. Yani durumun tek sözcükle felaket olduğunu söyleyebiliriz. Halkı uyaranların ırkçılıkla damgalandığı, İslam karşıtlığıyla, aşırı milliyetçilikle suçlandığı bir felaket… TÜRKİYE NE YAPIYOR Uzmanların söz ettikleri göç çoktan başlamış ama büyük dalgası henüz oluşmamış. Peki, Türk devleti buna karşı nasıl bir önlem alıyor sorusunun cevabı belli. Yetkililer daha sonra ülkemize gelecek on milyonların yabancılık çekmemeleri için çalışıyorlar sadece. Bu nedenle de ülkeye şimdiden milyonlarca Arap, Pakistanlı ve Afgan dolduruyorlar. Başka bir deyişle ülkemizin nüfus yapısını tamamen değiştirecek istilanın öncü gücü Anadolu ve Trakya’ya çoktan yerleşmiş durumda. O kadar ki bir kısmı seçim sonuçlarını da etkileyecek ölçüde “bizim ülkemizin” vatandaşlığını elde etmişler. Siyasilerin ve asker-sivil yetkililerin büyük bir gayretle oluşturdukları bugünkü açık pazar coğrafyası Batılıların kendilerini göçten koruyacak tampon devlet politikalarına tamamen uygun. Onun için Batılı mahfillerde büyük övgü topluyor. Aynı zamanda da Türkiye Cumhuriyeti’ne olan etnik kinini defalarca tekrarlamış olan Kadir Mısıroğlu’nun kehaneti de böylece yerine getiriliyor. Ancak sonuçta ortaya başka bir ülke ve bambaşka bir halk ortaya çıkacak. Bu da bir yana, bizim milyonlarca insanımız hiçbir ülkenin vize vermediği bir tampon coğrafyasında açlık ve sefaletle başbaşa kalacaklar. Avrupa Birliği’nin göçmenlik politikalarına bir göz atarsanız göçmen akımına sahne olan Akdeniz’in Doğu, Orta ve Batı Akdeniz olarak 3 bölgede ele alındığını görürsünüz. Burada da 3 kilit ülke var. Biri Türkiye, diğeri Libya’nın Trablus bölgesi, sonuncusu da AKP iktidarının yakın dostu Fas Krallığıdır. Bu konuların Mavi Vatan projesi ile ne ilgisi vardır bilinmez ama Avrupa Birliği sitesinde göçmen akımını engellemek için bu 3 ülkeye finansman desteği verildiği açıklıkla ifade ediliyor. Gerçi AB’nin Türkiye’ye verdiği söylenen toplam 6 milyarlık euro onun için devede kulak sayılır. Çünkü bildirildiğine göre AB sadece Türkiye ile olan sınırlarını korumak için geliştirdiği yüksek teknoloji için 3 milyar euro harcamış. Bu sistemde uzaydan gözlemden en gelişmiş kameralara, yüz tanıma teknolojilerinden yapay zekâya kadar her yöntem var. Kuşkulu hareketler sınırın çok ötesinden saptanıp alarm verilebiliyor. Kuşkusuz göç sadece Avrupa’nın bir sorunu değil. ABD de Güney’den gelen Latin Amerikalı göçünün baskısı altında. Washington, başta Meksika olmak üzere birçok Orta Amerika ülkesiyle göçü önleme anlaşmaları imzaladı. Ancak bununla da yetinmeyip sınıra dev bir duvar inşa etti. Kovid önlemleri sona erip kontrollü girişler başlayınca ABD ordusu sınır muhafızlarına destek olarak bölgeye binlerce asker yolladı. Yine de bölgede bazı sızmalar oluyor ve sınır kasabalarının Belediye Başkanları buldukları göçmenleri otobüslere doldurup başkentte politikacıların evlerinin önüne bıraktırıyorlar. Bu başkanların kimileri de iktidar partisinden. ABD’de politikacı başkanına tapınmıyor önce kendi yöresini, kendi seçmenini düşünüyor. ROMA’NIN ÇÖKÜŞÜ MÜ ABD ve Avrupa’nın çağımızın sorunu göçmen istilasına karşı aldığı önlemler Roma’nın çöküşünü akla getiriyor. Bilindiği gibi barbar saldırıları Roma’nın çöküş nedenlerinden biriydi. Bugün yapılanlar da imparatorluğun o yüzyıllarda uyguladığı taktiklere benziyor. Tarihsel koşullar elbette çok farklı ancak kimi Roma yöntemlerinin bugünkü Batı’ya ilham verdiği açık. Tüm 5’inci yüzyıl boyunca Roma politikası değişik barbar kabileleri birbirine karşı kullanmaya dayanıyordu. İspanya’da Vizigotları Vandallara, İtalya’da Ostrogotları Attila’nın ortağı Germen asıllı Odoacer’e karşı kullanmışlardı. Roma, Tuna boylarında Germen kökenli tampon devletlere destek veriyor, böylece barbar akımlarına set çekiyor, karşılığında o devletlerin yöneticilerine para veriyordu. Kukla devletlerin yöneticilerini iktidarda tutuyor, bazı avantajlar sağlıyor ve elemanlarını Roma ordusunda asker olarak kullanıyordu. Ama bu Roma politikaları uzun vadede başarısız oldu. Roma’nın “lime” dediği sınır bölgelerindeki devletçiklere yerleştirilen göçmenlerin oraya silahlı olarak geldikleri gerçeği ihmal edilmişti. Lucipinus gibi yöneticilerin ev yapmak ve karınlarını doyurmak için gerekli maddeleri göçmenlere çok yüksek fiyatla satmaları o bölgelerde genel bir açlığa neden oldu. Bu durumda ilk ayaklananlar da o topraklara yeni gelmiş ve oralara yerleştirilmiş olan barbarlardı. Barbar istilasının yarattığı yıkımı, ölümleri, felaketleri bir yana bırakıp olaya çok uzun vadeli bakarsak eninde sonunda barbarların da Roma’ya uyum sağladıklarını görürüz. Ama bunun için gerçekten çok uzun bir vade gerekti. Roma’nın eski Roma uygarlığına ulaşması ve karanlık çağın sona ermesi için Rönesans beklendi. Bu da 1000 yıllık bir süreydi. İKLİM,  İNSANLIK VE POLİTİKA İklim, insanlık tarihini her zaman etkilemiştir. Ama en azından modern çağlardan sonra bu ilişki karşılıklı olmuştur. Küresel ısınma ve onun sonucu olan kuraklık ve göçün nasıl bir seyir takip edeceği hükümetlerin karbon salınımına karşı alacağı önlemlere bağlıdır. Ancak Türkiye’nin talihsizliği bu konuda mevcut her iki senaryonun da ülkemizin aleyhine olmasıdır. ABD’de Cumhuriyetçiler yeniden iktidara gelir, iyice güçlenir, küresel ısınmaya karşı önlem alınmaz ve yeşil ekonomi projesi rafa kalkarsa kuraklık daha da artar. Bu durumda Arap-İslam dünyasından on milyonlar Anadolu yaylasına doluşur. Eğer ABD’de Demokratlar ve yeşil ekonomi yanlıları güçlenirse ve küresel ısınmayı engelleyecek tarzda sert önlemler çerçevesinde karbon salınımına son verilirse bu kez dünya ekonomisinde petrolün rolü azalır. Petrol fiyatı düşerse Ortadoğu ve Araplar yine bunalıma girer ve istikamet yine Türkiye olur. Batı’nın tampon devletler politikası Roma’dan esinlenmiş. Ortadoğu küresel ısınmanın her hâlükârda vuracağı yerdir. ABD ve Avrupa bunu bildiği için uzun vadeli önlemlerini almıştır. Küresel ısınma Sibirya’yı ve Arktik sahayı üretime açacağı için Rusya her durumda kazançlıdır. Çin, ciddi ve disiplinli bir devlet olarak güçlüklere direnebilir, ama Ortadoğu insanlığın yumuşak karnıdır. Ayrıca iklim değişikliğini sadece kuraklık, susuzluk ve tarımda verimliliğin düşmesinden ibaret sanmamak gerekir. Dengenin bozulması bazı bölgelerde sel baskınlarına, fırtınalara, orman yangınlarına yol açıyor. Kutuplara yakın bölgelerde buzulların erimesi sonucu denizlerin yükselmesi bazı bölgeleri ve önemli kentleri sular altında bırakacaktır. ÇIKIŞ NEREDE Bu tür risklerin fazla olduğu coğrafyalar iç çatışmalara, bölgesel uzlaşmazlıklara sahne olacaktır. Hem zayıf, hem bölünmüş, hem da “bırakınız yapsınlar” tarzı ekonomilere sahip olan devletler 21’inci yüzyılın kaybedenleridir. Bu durumda Türkiye’nin Cumhuriyet değerlerini bir yana bırakıp ümmetin peşine takılması, Araplardan, Afganlardan ve Pakistan’dan bir şey umması ümmetle birlikte intihar etmektir. “Türkiye Yüzyılı” söylemi nesnel olarak incelendiğinde dünya gerçeklerinden çok uzak olduğu görülüyor. Paris Sözleşmesini ancak diplomatik nedenlerle ve en son ülke olarak yarım yamalak kabul eden devlet aklının iklim değişikliği ve olası sonuçları hakkında hiçbir görüşü, planı ve bakışı olmadığı ortadadır. Bugün yapılan yanlışlıklar sadece büyük göçmen akımının öncüsü olacak kitleyi yerleştirmekten ibaret de değildir. Asıl önemli olan o göçmenlere parayla vatandaşlık ve ikamet satmak, Türkiye’yi  ve hazinesini sonuna kadar Körfez’e açmak ve her çeşit Arap şirketine kolaylık sağlamak, ev, arsa, bina, tesis, arazi gibi her türlü gayrimenkulü göçmenlerin geldikleri ülkelere pazarlamak gibi uygulamalardır. Kızıl Elma söylemleri yapılıyor ama bir ulus kimliği olarak Türkiye eriyor, yok oluyor ve bambaşka bir ülke haline geliyor. Elbette iklim değişikliği tüm insanlığın sorunu olduğuna göre bunun ortaya çıkaracağı sonuçlara da hep birlikte önlem almak gerekir. Göçmenliğin yükünü paylaşmak, dayanışmaya önem vermek gerekir. Ama bu dilekler günümüzde sadece bir hayal olarak kalıyor. Maalesef bölgemizdeki devletlerin çoğu gerçekten halklarını temsil eden ciddi devletler değil, bazı çıkar gruplarının elinde birer araç durumundalar. Güçlü ve ciddi devletler de sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar ve karşı karşıya olduğumuz bu devlet yapılanmaları kuşkusuz birer hayır kurumu değiller. Devletlerin doğal tavrı kendilerini ve halklarını mümkün olduğu kadar tehlikelerden korumak ve yükü tampon devlet olarak gördükleri ülkelere yüklemektir. Bazı coğrafyalarda Batı sınırlarını korumayı ve Batı lehine bir göçmen deposu haline gelmeyi gönüllü olarak kabul etmiş olanlar varsa Batı’dan başka türlü davranmasını beklemek de anlamsız olmaz mı? Böyle birileri çıkınca onların açık, açık sonuna kadar arkasında olurlar ve desteklerini bugün olduğu gibi göstermekten de çekinmezler. Elbette Batılılar kendi çıkarlarını savunmakta haklı oldukları düşüncesindeler. Kuşkusuz kendilerini yok etmek isteyen İslamcı göçüne kapılarını kapayacaklar ve Taliban’dan farkları olmayanlara karşı da Polyannacılık yapmayacaklardır. İslamcılık öyle büyük bir şanssızlığımız ki ülkemizi tampon devlet olarak kullanmak niyetinde olanlar bununla vicdanlarını da rahatlatıyorlar. Biz ise vesayeti reddetme bahanesiyle yol gösterici aklı bir yana bıraktık ve bu nedenle bir girdaba sürükleniyoruz. Ülkemizin en önemli ihtiyacı olan ciddi, saygın, popülizmden uzak bir devlet anlayışına en kısa zamanda dönmeliyiz. Kayahan Uygur

Haber Editörü

Hakan Dikmen 1

hakandikmen30@gmail.com
Yorum Ekle

Türk Futbolunda Bir İlk: Hakem Halil Umut Meler Maç Sonu Konuştu

32 ilde DEAŞ operasyonu: 170 şüpheli yakalandı

ABD’de Green Card programı süresiz olarak askıya alındı

Kayseri Büyükşehir'den Erciyes'e ulaşım kolaylığı

Adıyaman'da JASAT operasyonu... Kasten öldürmeden aranan şahıs yakalandı

Kocaeli’nin yerel lezzetleri tanıtıldı

CHP’li Yontar: Bireysel emeklilikte sistem değil, sistem­sizlik var!

Mali Sistemi Sarsan Operasyon: 26 Şirket ve Mali Müşavirler Hedefte

5 ilde mali müşavirlere yönelik sahte fatura operasyonu: 43 gözaltı

Altın fiyatları hafif satıcılı seyirde

Kayseri Talas 2026'da rengarenk olacak

32 ilde DEAŞ'a 170 gözaltı!

Kocaeli Büyükşehir'den Başiskele’ye yeni imar yolu

Edirne Keşan'da İnönü İlkokulu'na Milli Eğitim'den inceleme

Trabzon'da İletişim'den dezenformasyon ve dijital dolandırıcılıkla mücadele eğitimi

32 ilde DAİŞ operasyonu: 170 gözaltı

Serbest piyasada döviz kurları ne kadar?

Kayseri zabıtası denetimlerini sıklaştırdı

Keşan zehir soluyor! Yetkililer sessiz

Bursa Gürsu'da 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' ışığında fidanlar toprakla buluştu

Canlı Yayında Şantaj İddiası: “Aynalı Oda” Dosyaya Girdi

Akıl Sandıkta, Vicdan Nöbette Uyuyor

Ünlülere Uyuşturucu Operasyonunda Dikkat Çeken İddia: Gözaltındaki İsim Eski Kamu Çalışanı mı?

Ülke genelinde yağış beklenmiyor

Cumhurbaşkanlığı büyük ödülleri sahiplerini buldu... Erdoğan'dan kültür ve sanat vurgusu

Gazze'de patlamamış mühimmat can almaya devam ediyor

Yurt genelinde bugün de yağış yok! Buzlanma ve don olaylarına dikkat!

İzmir'de Turgay Baransel kuyumculara yeniden talip

ZAFER PARTİSİ GENEL BAŞKANI ÖZDAĞ’DAN MANAVGAT BELEDİYESİNE ZİYARET

ESRA EROL İHMAL EDİLEN ÇOCUKLARIN HAYATINI KURTARDI!

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

Avrupa'nın en gözde kış turizmi destinasyonu olan Palandöken Kayak Merkezinin 2025-2026 kış sezonu açıldı…

Bölge ve İl Müdürleri Toplantısı Gerçekleştirildi

Vali Çiftçi’den kalplere sıcak bir dokunuş

Anadolu’ya 1900 metre yükseklikten bakan şehir

Haydi gelin köyümüze geri dönelim…

Ahmet Dal’dan “Yeter artık!”

Anahtar Parti Oltu’da Saha Çalışmalarını Sürdürüyor

Vedat Kan’la 25. Gün’ de “Palandöken Belediyesi ” vardı…

Erzurum'da nitelikli üretim ve istihdamın artırılmasına teşvik amaçlı bir bakış…

PERDEDE OYUN KÖYDE ŞENLİK VAR…

Kocaeli’nin yerel lezzetleri tanıtıldı

Edirne Keşan'da İnönü İlkokulu'na Milli Eğitim'den inceleme

Trabzon'da İletişim'den dezenformasyon ve dijital dolandırıcılıkla mücadele eğitimi

MEB’den 811 öğrenciye 45 ülkede burs sağlanacak

MEB’in dijital servisleri ÖBS ve OVA’dan 600 bini aşkın kişi yararlandı

Geleceğin bilim insanları Beylikdüzü'nde yetişiyor

ÖSYM Uzman Yardımcılığı Giriş Sınavı giriş belgeleri yayımlandı

MEB, 'Türkçe ve Dil Eğitiminde İyi Uygulamalar'a hazırlanıyor

Bursa İnegöl’de geleceğin mobilya üreticilerine sürdürülebilir çevre eğitimi

Gaziantep'te öğretmenlere akıl ve zeka oyunları eğitimi

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 16 12 1 3 24 39
2.FENERBAHÇE A.Ş. 16 10 0 6 22 36
3.TRABZONSPOR A.Ş. 16 10 1 5 14 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 16 8 3 5 10 29
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 16 7 4 5 7 26
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 16 6 3 7 4 25
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 16 6 5 5 -2 23
8.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 16 5 6 5 5 20
9.KOCAELİSPOR 16 5 6 5 -3 20
10.CORENDON ALANYASPOR 16 3 4 9 -1 18
11.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 16 4 6 6 -3 18
12.TÜMOSAN KONYASPOR 16 4 8 4 -8 16
13.GENÇLERBİRLİĞİ 16 4 9 3 -4 15
14.KASIMPAŞA A.Ş. 16 3 7 6 -7 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 16 4 9 3 -14 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 16 2 6 8 -17 14
17.İKAS EYÜPSPOR 16 3 9 4 -11 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 16 2 11 3 -16 9

YAZARLAR