Hatırlarsanız, Sayın Muharrem İnce de 24 HAZİRAN 2018 tarihinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan karşısında aldığı yüzde 30,8 oyun kendi oyu, Seçmenin de kendi kitlesi olduğunu iddia ediyordu! Ne tekim, öyle olmadığını kendisi de anladı. *** Siyasetçiler maalesef bazen seçmenin başka bir aday karşısında sergilediği refleksin yalnızca kendi başarısından ibaret olduğunu düşünür. Ancak durum çoğu zaman öyle değildir. Bu durumu, yani seçmenin mesajını doğru anlayabilenler siyasi hayatına herhangi bir aksaklık olmadan devam eder. Mesajı yanlış okuyanlar da istemeyerek te olsa erken emekliliğin tadını çıkartır. *** Benim bakış açıma göre Seçmenin mesajını yanlış algılayan ve belki de birkaç hafta gibi kısa bir sürede siyasi geleceğini riske atan “belki de bitiren” değerli siyasetçilerimizden biri de Sayın Mansur Yavaş oldu. Bence yazık oldu. Seçmen kendisini Melih Gökçek ile kıyasladığı için ve de hak ettiği için teveccüh etmiş, Ankara da değişim istemişti. Ankara’da Ak partili olmayan bir adayın kazanma ihtimali zor olmasına hele hele sol bir partiden hiç olmamasına, geçmişte Murat Karayalçın gibi pek çok önemli ismin denemiş ve kazanamamış olmasına rağmen, Seçmenler birleşerek Mansur Yavaş’ı tercih etmişti. Kazandıktan sonra da siyasi polemiklerden uzak durarak sadece görevine yani “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına” odaklandığı için de popülaritesi gün geçtikçe yükselmiş Cumhurbaşkanlığı adaylığının en favori ve en güvenilir isimlerden biri haline gelmişti! İçeriden ve ya dışarıdan müdahale edenler “belki de” Ülkücü görüşlere sahip olduğu Türk Milliyetçisi olduğu, kazanması halinde eğip bükme ihtimali olmayacağı için adaylığına sıcak bakılmamış olabilir! Aday belirleme de son söz kimlerindi kriterler neydi bilemem ama, *** Bildiğim tek şey Sayın Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini kabul ederek seçim sürecine dahil olması ve seçim gecesi yardımcı basın sözcülüğü yapması belki de ömrü boyunca yaptığı en büyük yanlış oldu! Bu açıdan bakınca da bir sonra ki yerel seçimlerde yeniden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olması pek mümkün gözükmüyor ya neyse! Artık bu konuda Sayın Meral Akşener’e mi yoksa Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na mı sitem etmeli yoksa kendim ettim kendim buldum mu demeli! Bilemem. Bildiğim bir şey de Sinan Oğan’ın şu an aynı kritik dönemde olduğudur. Kendisine o kadar saygım var ki! Onun hassasiyetlerini bildiğim için adının başına “sayın” ifadesini bilerek koymadım. Eminim bu yazıyı okusa o da memnun olacaktır. *** Kendisini geçmişte konferans davetlerimize icabet ettirme imkanı bulamadığımız için gücenmiş ve bazı yazılarımda da eleştirmiş olabilirim “nihayetinde gönül umduğu yerden küser” bunlar ülküdaşlar arasında olabilir, Allah başka dert vermesin. Ama bu tür duygusal serzenişler Sinan Oğan’ın bu ülkeye lazım olduğunu yanlış adımlar atmaz ise yakın gelecekte Türk Siyasi hayatında güçlü bir isim olacağı gerçeğini değiştirmez. En az 6 genel başkanın 28 MAYIS’ dan sonra emekliye ayrılma ihtimali gerçekleşmek üzereyken! *** Demem o ki Sinan Oğan, Oğuzhan Uğur’un sunduğu BABALA TV ye katılmadan önce “bizler hariç” özellikle 25 yaş altı gençler kendisini pek fazla tanımıyordu. Kısa zamanda tanındı ve doğal olarak da sevildi. Temiz bir isme, temiz bir geçmişe ve temiz bir fikre sahipti. Seçmen de kendisini ödüllendirerek en fazla 1 aylık bir seçim çalışması imkanı ile %6 ya yakın bir oy aldı. Bence de yakışır. Ve böylece altılı masada ki başkanların hepsinden “bireysel anlamda” daha fazla teveccüh gördüğünü ispatladı. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi oldu ama önemli olan asıl bundan sonra Sinan Oğan’ın nerede ve nasıl duracağı. Sinan Oğan’ı önemseyen bir ülküdaşı ve hemşerisi olarak tavsiyem ve beklentim. Aldığı oyun tamamının kendi tercihi ile hareket edecek bir oy olmadığını kendisine oy verenlerin bireysel karar alan Türk Milliyetçisi seçmen kitlesi olduğunu bilmesi ve yarın kendisini bağlayacak bir yanlış tercihin içerisine girmemesi! Vereceği kararı elbette kendisi ve seçim kampanyasını birlikte yürüttüğü Ümit Özdağ ile birlikte alacak bizler ancak temennide bulunabiliriz, O halde temennimin de Ermenistan’ı, Kandili ve Amerika’yı mutlu edecek bir karar almaması yönünde olduğunu bilmesini arzu ederim. Eminim kendisi HDP’ li vekillerin seçim sonrası talep, beklenti ve hedeflerini içeren beyanatlarını benden daha iyi biliyordur! Ez cümle Domuz bağını domuzlar düşünsün! Biz Kurt Kapanına düşmemeye gayret edelim. Kızılelma’ya, Turan’a, Kaan’a kavuşmuşken ve daha iyiye gidiyorken halkların kardeşliğine “Anadoluculuğa” geri dönmeyelim. *** Ve, Allah nasip ederse de 2. turda da öyle 51 ile 52 ile de değil Sağcısı ile solcusu Türkçüsü ile bir olup Yüze %60 – 40 ile TÜM DÜNYAYA gereken mesajı verelim. Bir gün elbette Erdoğan da değişecek ama onlar istediğinde onların istedikleri ile değil! 28 Mayısta hiç değil! Yücel Alpay Demir.