İran'ın İsrail'in uzun süredir şişirilmiş savunma sistemine nispeten az sayıda eski teknoloji füzesiyle girmesiyle birlikte, İbrahim Anlaşması ve Arap-İsrail ilişkilerinin geleceği bir kez daha mercek altına alındı.

İsrail, ateşlenen mermilerin yalnızca yüzde 1'inin hedefleri vurmayı başardığını iddia ederek İran'ın saldırısını küçümsedi. Bunu kanıtlamak için, İran'ın saldırısı sırasında veya sonrasında çekilen diğer görüntülerin dağıtımını yasaklarken, etkilenen bölgelerin yalnızca belirli kısımlarını filme alıyor. 

İsrail rejimi tarafından yayınlanan bir videoda, İsrail ordusunun Farsça konuşan bir üyesinin, füze iticisinin yanında durup bunun "hedefi kaçıran bir İran füzesi" olduğunu iddia ettiği görülebiliyor. "Bu, İslam Cumhuriyeti'nin iddialarına rağmen İsrail üslerinin herhangi bir zarar görmediğini gösteriyor" dedi, görünüşe göre güçlendiricilerin savaş başlığı hedefine ulaşmadan önce füzeden ayrılmak üzere tasarlandığından habersizdi.

İsrail'in askeri tesislerine verdiği "küçük hasarı" göstermek için yayınladığı diğer videolar da şüpheleri artırdı. Kliplerden birinde toprakta oldukça küçük bir delik görülüyor ve yanındaki bir noktada toprak ve kir mükemmel bir şekilde birikmiş. Bir diğeri, küçük boru hatlarının dikkat çekici derecede tamamen bozulmadan bırakıldığı bir bölgedeki 1 tonluk savaş başlıklarının ardından yaşananları sergiliyor. Yetkililerin sunduğu görüntülerde herhangi bir patlama veya yangın belirtisinin bulunmadığı dikkat çekiyor. Ayrıca izleyiciler, hedeflenen üsleri gösteren geniş açılı çekimlerden bariz bir şekilde mahrum bırakılıyor. 

Askeri analistler ayrıca İsrail'in İran füzelerini ve insansız hava araçlarını düşürmede yüzde 99'luk bir başarı oranı iddialarına da karşı çıktı. İran'ın hedef aldığı yüksek düzeyde korunan üç askeri bölgenin ya tahrip edildiği ya da ağır hasar gördüğü sanılıyor.  

İran'ın Gerçek Vaat olarak adlandırılan operasyonunun yadsınamaz başarısı, İsrail ve müttefiklerinin 12 günden fazla bir süredir soğukluğa hazırlandığı sırada geldi. İddiaya göre Tahran, bölge ülkelerini saldırının gerçekleşmesinden 72 saat önce yaklaşan saldırı konusunda bilgilendirdi. İsrail, dünyanın her yerindeki onca zamana ve ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün'ün yardımıyla, İran'ın, rejimin 1 Nisan'da Şam'daki İran büyükelçiliğine düzenlediği saldırıda yer alan üsleri tam olarak vurmasını engellemeyi başaramadı. 

İran'ın işgal altındaki bölgelere saldırısı, İsrail'in Gazze'de altı ay süren bir savaş boyunca Hamas'ı “ortadan kaldırmayı” başaramamasının ardından İsrail'in yenilmezliği konusundaki yalanlarını bir kez daha çürütmüş görünüyor. 

Arap ülkeleri de İran'ın mesajının alıcısı

True Promise Operasyonu Arap ülkelerindeki insanlar tarafından büyük beğeniyle karşılandı. Hatta bazı Arap vatandaşlar, son 6 ay içinde ilk kez Gazze'deki Filistinlilerin, gökyüzünü aydınlatan mermilerin kendilerine yönelik olmadığını bilerek rahat bir nefes alabilmelerini kutlamak için sokaklara döküldü.

Arap dünyasındaki güçlü İsrail karşıtı kamuoyu ve İran'ın yeni keşfedilen popülaritesi, Arap devletlerinin 2020'de İbrahim Anlaşmaları'nın yürürlüğe girmesiyle başlayan İsrail ile yakınlaşma fikrini yeniden düşünmeleri gerektiği anlamına gelebilir. 

“ABD, bölge ülkelerini İsrail'le yapılacak bir anlaşmanın kendileri için güvenlik sağlayacağı konusunda ikna etmeye çalışıyor. İsrail'in gerçek yetenekleri ortaya çıktığına göre bu ısrarcılık artık sona erecek. Batı Asya konusunda kıdemli uzman Saedollah Zareie, "Arap yöneticiler artık kendilerini korumak için İsrail'le bağ kurmak zorunda hissetmeyecekler" dedi. 

Zareie, İran'ın iyi komşuluk politikasıyla Tahran'la daha güçlü ilişkiler kurmanın, İsrail rejiminin bitmek bilmeyen acılarına bulaşmak yerine Araplar için çok daha faydalı olabileceğini ekledi. “Gelecekte bölge ülkelerinin İran'a daha fazla yöneleceğini düşünüyorum. Bölgedeki farklı devletler, dış güçlere güvenmeden barışı ve güvenliği sağlamaya çalışmalıdır. Bu hepimiz için en iyisi olur."