Tarih: 16.03.2023 10:29
Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden vahşi katliamlara imza atan örgüt: PKK
Kuruluşundan bu yana çok sayıda katliama imza atan PKK, kimi zaman mazlum çocuk topluluğu, kadın ve yaşlı demeden köy meydanlarında topluca katletti; kimi zaman da camilerde katliam yapacak kadar ileri giderek ne denli vahşi bir örgüt olduğunu gösterdi.
PKK'nin, 1980'li yıllardan bu yana öldürme katliamları hafızalardan silinmedi. 1978'de kurulan PKK, Siirt'in Eruh ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçelerinde ilk saldırılarını 15 Ağustos 1984'te gerçekleştirdi. O saldırı, Türkiye'de bir dönem başlangıcı oldu.
PKK'nin halkaya yönelik yayılma saldırılarda hedef gözetmemesi, çocuk ve kadınları da bu saldırılarda katletmesi, binlerce aileye hafızalardan silinmeyen acılar yaşattı.
İşte PKK'nin o katliamlarından bazı örnekler:
Ortabağ katliamı
22 Ocak 1987'de Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortabağ köyünde, bir düğün evi PKK'nın çıkardığı bombalı saldırıda 2'si çocuk, 4'ü kadın 8 köylü katledildi.
Düğün evinin damına çıkan PKK üyeleri, düğündeki halka el bombalarıyla saldırmış, vahşi bir katliam gerçekleştirmişti.
8 kişi öldü katliamdan 15 kişi ise yaralandı olarak kurtuldu. PKK'nin yayın organı ölmüş çocuk ve kadınların korucuların aileleri olarak nitelendirdiği geçmiş meşruiyet elde etmek istedi.
Başyurt (Zaxuran) köyü Efeler (Gündikêporti) mezrası katliamı
23 Ocak 1987'de Mardin'in Midyat ilçesinde PKK, 10 sivili katletti.
Saldırıda 4 oyununu ve eşini kaybeden Emine Akçay, 'Eşim ve 4 çocuğumu gözümün önünde acımadan katlettiler. Olay anında ben evin dışında oldukları için kurtuldum. Önce el bombası attılar. Daha sonra evimi taradıklarını gördüm. Çocuklarımın en büyüğü 7 yaşındaydı. Kızlarım ise bir ayrılık, 3 ve 6 yaşındaydılar.Bana evlat acısı yaşattılar.Allah da onların canına kıysın.İnşallah onlar da ölüm acısını yaşarlar.' dedi.
Pınarcık köyü katliamı
20 Haziran 1987'de Mardin'in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık köyünü basan PKK, 16'sı çocuk, 6'sı kadın, 8'i erkek toplam 30 kişiyi öldürdü.
Saldırıda eşi, 5 çocuğu, 2 kardeşi ve yeğenlerini kaybeden Şeyhmus Yavuz, 20 Haziran 1987 akşamı PKK'lilerin 3 koldan köye saldırdığını söyledi. O anda kendi korucu olduğunu anlatan Yavuz, 'Mermimiz tükenince köyün içine girdiler. Eşim ile çocuklarının da arasında yer aldığı 30 kişi katlettiler.' dedi.
Yuvalı (Anıklı) köyü Haraberk mezrası katliamı
8 Temmuz 1987'de, Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Yuvalı (Anıklı) köyü Haraberk mezrasına saldıran PKK'liler aynı aileye mensupları 7'si çocuk 2'si kadın 9 kişi katletti.
Aynı çevredeki bir başka PKK'li grup, Yuvalı köyüne 20 dakika geçmiş Peçenek köyünü basarak, kadın çocuk ayırmadan 16 kişiyi kurşuna dizdi.
Yuvalı köyündeki katliamdan sonra, köye başsağlığı için giden civar köylülerin bulunduğu minibüs, PKK'liler tarafından Yuvalı-Midyat geçidi döşemenen birmayın sonucu havaya uçtu. 3 kişi öldü, 13 kişi yaralandı.
PKK, kendi yayın organı olan Serxwebun'un 1987 Temmuz katliamını üstlendi.
Çiftekavak mezrası katliamı
21 Eylül 1987'de, Şırnak'ın Güneyce köyü Çiftekavak mezrasını basan PKK'liler, 2'si hamile 5 kadın, 4'ü çocuk 11 kişi katletti, 2 kişi ağır yaraladı.
Akşam saat 21.00 sıralarında Şırnak'ın Güneyce köyüne 8 kilometre mesafedeki 3 haneli Çiftekavak mezrasına gelen ordusu 25 kişilik PKK'li grup, önce Rıfat Güngör'e ait üç eve birden el bombaları attı. Daha sonra evlere girerek içeridekilerin üzerine otomatik silahlarla kurşun yağdırdı.
Baskından yara vücudundan kurtulan Huri Güngör adlı kız çocuğu, 'Bir kez evimize birkaç adam girdi. Ellerinde silah vardı. Babama 'Oğlun Ahmet nerede, onu neden bize vermiyorsun?' diye sordular.Sonra bağırıp bize ateş verdiler.Anne,babam,amcam,dedem öldü.Sonra da gittiler.Sonra da asker geldi.' kullanım kullandı.
PKK kendi yayın organları olan Serxwebun'un Eylül 1987'de öldürülmesi bu katliamı da üstlendi.
Yağızoymak katliamı
28 Mart 1988'de ise PKK unsurları Şırnak'ın Yağızoymak köyüne saldırdı.
Bu kez hedeflerinde köyün çobanları vardı. PKK'liler 9 çobanı boğarak öldürdü.
Örgütten yapılanmayı koruma, çobanların köy korucusu olduğu için öldürüldüğü iddia edildi.
Behmenin mezrası katliamı
9 Mayıs 1988'de Nusaybin ilçesine bağlı Taş köyünün Behmenin mezrasına baskın yapan PKK'liler aynı aileden 8'i çocuk, 2'si kadın 11 kişiyi öldürdü.
Aynı aileden çok sayıda insanın katledildiği olayda hayatını kaybedenlerin isimleri şu şekildeydi: Ayşe Çelik (2 aylık), Fikriye Çelik (2), Narine Çelik (3), Fadime Çelik (5), Müslüme Çelik (7), Niyazi Çelik (9), Abdurrahim Çelik (12), Ziver Çelik (15), Hatice Çelik (35), Abdulkerim Çelik (47) ve Feride Bozkurt (40).
İkiyaka (Satê) köyü katliamı
PKK'nin, Doğu ve Güneydoğu'da Kürt halkına yönelik yaptığı sayısız katliamlarından biri de 24 Kasım 1989'da Hakkâri'nin Yüksekova İlçesi İkiyaka (Satê) köyünde yaşandı.
PKK'nın katliamda hayatını kaybeden Elif bebek, daha bir yaşını bile doldurmamıştı. Mustafa 2, Halime 4, Rıfat 3, Cebrail 5 yaşındaydı. Çocuk, yaşlı, bebek, kadın demeden 28 kişi hunharca katılmıştır.
Hava kararında köy yakınlarına sızan PKK'liler önce koyun otlatan Kemal Doğan, Mehmet Reşit Aykut, Abdurrahman Gezginci, Mehmet Kırbış ve Ekrem Boz isimli çobanları yakaladı. 24 Kasım akşamında PKK tarafından yapılan baskıda ilk olarak Aykut ailesinin evine roketatar ve el bombaları atıldı. Ev otomatik silahlarla tarandıktan sonra kadın ve çocuklar bir araya toplanıp üzerlerine ateş açılarak hunharca katlandı. İkiyaka katliamında hedef alınan Aykut ve Boz ailelerine ait 300 koyun da PKK'liler tarafından götürüldü.
Çevrimli katliamı
Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli köyüne, 10 Haziran'ı 11'ine bağlanan gece, saat 23.00 sıralarında, 50 kişi bulundukları bir grup PKK'li tarafından baskın düzenlendi.
Korucu başı olan ve yörede 'Bahattin Ağa' olarak sevenler Bahattin Aktuğ'un köyü Çevrimli'yi PKK'liler üç koldan sardı.
Köy korucuları ile PKK'lılar arasında yaklaşık iki saat süren çatışma çıktı. Bu arada bir grup PKK'li daha tanımlanmış korucu evlerine yangın bombaları ve roketatarlarla saldırdı.
Korucu evlerinde bulunan ve çoğu kadın ve çocuk olan 27 kişi yanarak öldü. Ölenlerin 4'ünün korucu olduğu öğrenildi. Baskında 6 köylü yaralanırken, 1 PKK'li de korucuların açtığı ateş sonucunda öldürüldü. Baskında yaralanan 5 yaşındaki Sait ile 3 yaşındaki Selahattin Kayra, Hatice Kayra, Halime Kayra, Hürmiye Kayra, Hacı Öner, Sait Öner Siirt Devlet Hastanesinde gözaltına alındı. Sait Kayra tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Pazarcık ve Çağlayancerit katliamları
14 Temmuz 1991'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerine bağlı köyleri basan PKK'liler 9 kişiye yakarak katletti.
Otomatik silahlar ve bombaların kullandığı katliamda ölümleri yok eden, aralarındaki kadın ve çocukları da bulunduğu 9 kişinin cenazesi daha sonra ateşe verildi.
PKK'nin merkezi yayın organı Serxwebûn'da cinayetlerde odak noktası olarak 'ajanlık ve muhbirlik' gösterildi. Sindirme ve baskı için öldürülen bu insanların listesi ise hiç çekinmeden söz konusu yayın organında yayımlandı.
Sütlü mezrası katliamı
11 Haziran 1992'de Bitlis'in Tatvan ilçesinde bir minibüsü durduran PKK, araçtan indirdiği 13 kişiyi kurşuna dizerek katletti.
Saldırıda ağabeyini kaybeden Kokarsu köyü sakinlerinden Zemirhan Işık, 1992 yılında Sütlü mezrasında akşam geç geldiği ağabeyinin de aralarında bulunduğu 13 kişinin katledildiğini anımsattı. Kendilerine haber verilmesi üzerine olay yerine gittiklerini, ağabeyi ile listedeki dizilen 13 kişinin katledildiğini gördüklerini anlatan Işık, '11 Haziran 1992'de ağabeyimin sahibi ait minibüsle Sütlü mezrasına yolcu. Ağabeyim ve yolcuları öldürdüler. Gece bunları taramışlar. Kurban Bayramı izninden dolayı köye gelen ağabeyim , bayram akşamı yolcularını mezraya taşınırken olay yaşandı. Ağabeyimi ve yolcuları minibüsten indirip yaklaşık bir kilometreye götürerek hepsini listedeki dizip katletmişlerdi. Hepsi o köyden değildi. Siirtli bir çoban, Güroymaklı bir imam, Hizan ve Mutkililer vardı. Hiçbirini bırakmadılar.' ifadesini kullandı.
Susa köyü katliamı
90'lı yıllarda ise PKK bölgesi, özelde İslami hassasiyet sahibi kimselere yönelik öldürme katliamların yayılmasını kaldıran, artık camilerde de katliam hayvanları geri durmadı. 'Susa Camii Katliamı' PKK'nin işlediği en vahşi katliamlardan biri olarak öne çıktı.
Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı olan Susa (Yolaç) köyünün mescidinde ibadet eden Müslümanlar, 26 Haziran 1992'de, yatsı namazından sonra köy camiinde PKK tarafından kurşuna dizildi.
Katliamda 10 Müslüman mazlumca şehid edilirken, 5 kişi de yaralandı. Asker elbiselerini giyerek köye baskın yapan PKK'li grup, köyün camisinde işletilen bu vahşi katliamın acısı, aradan geçen 31 yıl geçmesine rağmen unutulmadı.
Susa Katliamı, Kürdistan bölgeleri, İslam'a düşmanlığı, İslam'ın kutsiyetlerine tahammülsüzlük, İslam'ın şiarlarına karşı küstahlığın ve dinine bağlı Müslümanlara sahip olmayan kin ve adavetin mücessem hali olarak ortaya çıktı. Katliamda caminin avlusu kan gölüne dönmüş, insanlık bir kez daha büyük bir vahşete tanıklık etmişti.
Susa katliamında Hacı Ahmet ve oğlu Muhammed Emin Kantar, Zeki, Medeni, Said ve Meki Fidancı kardeşler, Muhammed Ali Uslu, cami imamı olan Abdulhalik Ugaş, Adnan Kantar ve Hüseyin Çetinkaya şehid gitmiş, 5 kişi ise yaralanmıştı.
Cevizdalı (Hewek) köyü katliamı
21 Ekim 1992'de Bitlis'e bağlı Cevizdalı köyünü gece vakti basan PKK, 8'i çocuk olmak üzere 30 kişi katletti, 20 kişiyi de yaraladı.
Kadın ve çocukları rehin alarak geçici köy korucularına silahlarını teslimrmak isteyen PKK'liler, bölgeye sevk edilen askerin gelişiyle köyü ateşe verdi ve 13 korucuyu yanlarına giderken yola çıkıyor.
Köylülerin ifadelerine göre; Hevektepe kökenli Cevizdalı'na gelen 100 kişilik PKK grubu, köy halkı meydanında toplanmış. PKK'liler, Hacı Sayit isimli bir yaşlıya konuşma yaptırarak, koruculardan silahlarını teslim etmelerini istedi. Buna itiraz eden 4 korucu orada öldürüldü. Bu sırada Ormanbağı Karakolu'ndan bölgeye sevk edilen birlikler, daha önce pusuda bulunan PKK'liler ile çatışmaya girdi. Silah seslerini duyan köyün içinde PKK'liler de paniğe kapılarak topladıkları köylüleri kurşuna dizdi.
Başbağlar katliamı
Takvim sayfaları 5 Temmuz 1993'ü gösterirken Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde PKK, bir kez daha necis kollarına müminlerin kanına bulaştırdı. Başbağlar Camisi'nde akşam namazı vaktinde başta cami İmam Hatibi Adil Hoca olmak üzere 28 Müslüman hunharca katleden PKK, daha sonra köyü ateşe verdi. 5 kişi ise ateşe verilen evlerde yakılarak katledildi. Kadınların ziynet eşyalarını da yağmalayan PKK, geride bıraktığı 70 yetim ve enkaza dönüşmüş bir köy bıraktı. Olaydan sonra bölgede yapılan incelemede, 584 boş kovan görülmesi yaşanan vahşeti izlemenin önüne serdi.
Çıkarken geri dönerken ki etkilerini gösterirler. Dışarı çıktıktan sonra evi ateşe verdi. Beni taşırken itip kaktılar. Hasta ve yaşlıları gördüklerise de beni sürükleyiciler. Kadınların üst yere götürüldüğü kişilerdir. Çevremize bomba koydular. Bir yandan da evleri ve arabaları yaktılar. 28 kişiyi gözlerinden kaçırmadan öldürdüler. Köyümüz sabaha kadar yandı. Telefon olmadığı için misafirhanede haber de veremedik.'
Derince köyü katliamı
Siirt'in Baykan ilçesine bağlı Derince köyünde 21 Ekim 1993'te PKK'liler okul çocukları 13'ü çocuk 22 kişiyi kurşuna dizdi.
Köyü basan PKK'li bir grup, Erdem ailesinden aralarında 3 aylık bir bebek ve hamile kadınlar da olduğu 22 kişi katletti. Katliamın tanıklarından Zaman Erdem, eşi, 3 çocuğu, annesi, ağabeyi ve yeğenlerinin katliamda hayatını kaybettiğini söyledi.
galaksinin dehşet vericiydi. Kadınlar ve yetişkinlerin cesetleri üst üste yığılmıştı. Okulun önü adeta mezbahaneye çevrildi. Annesinin kucağındaki 3 aylık bebeklere dahi kurşun sıkılmıştı. Yaralıların feryatları duyuluyordu. O manzara karşısında kendimden bayıldım. O katliamda İstanbul'dan buraya misafirliğe gelen amcamın kızı ve beraberindeki iki çocuğu da katledildi. O gün çatışma üç buçuk saat sürdü.'
Sadece köyün üst kısmındaki önlerine gelen birkaç evden topladıkları kadınları ve çocuk okullarını önüne getirip taramışlardı. Öldürülen çocuklardan biri, kendisine silah doğrultan PKK'liye 'Beni öldürme, benim anam yok, ben yetimim.' demiş ama onu da katlettiler.'
Yavi beldesi katliamı
25 Ekim 1993'te Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesine hakim olan PKK'liler, kahvehaneye topladıkları kişileri tarayarak, 35 kişiyi öldürdü, 50 kişiyi de yaraladı.
Saat 19.30 sıralarında gasp ettikleri kamyonetle Yavi'ye gelen PKK'liler, televizyonda haber izlemek için kahvehanede toplanan insanlara yaylım ateşi açtı. Saldırıda 35 kişi öldü, 50 kişi yaralandı.
PKK tarafından basılan Yavi beldesindeki katliamla ilgili ayrıntılar yıllar sonra ortaya çıktı. PKK'lilerin, Yavi'yi askerî kamuflaj giyerek bastığı ve haberleşmeyi izlemek için telefon hatlarını kestiği anlaşıldı.
MİT, 25 Ekim 1993 tarihindeki katliamla ilgili kayıtlarını, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'na gönderdi. 'Gizli' ibareli belgede, olayla ilgili dikkat çekici ayrıntılar yer alıyordu.
Buna göre beş kişilik PKK'li bir grup, saat 19.40 sularında Çat kitlesine kayıtlı Zeki Bingöl'e ait 25 DY 442 plakalı kamyoneti Yavi genişleme gasp ediyor ve beldeye giden telefon hatlarını kesiyor. Beldede mukim insanlar, misafir giymiş ve G-3 piyade götüren PKK'lileri asker sanarak şüphelenmediğinin anlatıldığı belgede, kadınlar kahvehaneye toplanarak 35 kişinin öldürüldüğü belirtiliyor.
5 Aralık 2006'da hapishaneden tahliye edilen PKK mensubu 'İsmail' kod adlı İsmail Tanelçi'nin, '1993 yılında Erzurum Çat ilçesi Yavi köyünde 35'in sonunda eylemin kararı eyaletten geldi. Bu eylemin toplulukları ve yönetimi, Cesur kodu tarafından yapıldı. Eylemci grup, köye giren 35 kişilik grup köy kahvesine topladı, toplulukları öldürdü. Eyleme ben katılmadım. Katılanları Cesur kodu, Emin kodu, Piroz kodu, Rojhat kodu, Dilbirin kodu olarak öğretti.' aktarıldı.
Maden ilçesinde yol kontrolü katliam
1 Ocak 1994'te PKK'liler, Elazığ'ın Maden ilçesinde iki yolcu otobüsü durdurup araçlardan indirdikleri 8 kişiyi kurşuna dizdi.
Katliamı kendi yayını Serxwebun'dan kabul edip üstlenen PKK'ye göre katledilenlerin öldürülme sebepleri DYP'li taşımalarıydı.
Kimlik denetimi kimin memuru olduğunu belirleyen ve devlet memuru oldukları için katlanmışlardı.
'Karacadağ mayın şehitleri'
Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Gogwêrin (Yıllarca) köyünde 10 Mart 1994 yılı Ramazan ayında Kadir Gecesi'nin sabahında Diyarbakır'a alışveriş bayramıne giden ve içinde kadın, çocuk yaşlıların ve bulunduğu 50 kişinin bulunduğu midibüs, PKK tarafından yola döşenen mayına bindirilir. 11 kişi şehit oldu, 40 kişi de yaralandı. Katledilenler arasında 11 yaşında 2 çocuk da vardı.
Şehidlerin tek suçlarının sadece Allah'a boyun eğmek ve İslam'ın emirlerini yerine getirmek olduğunu aktaran yakınları 'PKK, 1990'lı yıllarda boyun eğmeyenlere karşı yok etme politikası sürdürüyor. Karacadağ'ın Gogweri köyü içindekiler de PKK'ye boyun eğmedikleri için sürekli tehdit Yaşıyorlar ve nihayetinde de köy hayatlarını döşenen mayının patlaması sonucu hayatlarını kaybettiler.' komutları kullandılar.
'Karacadağ mayın şehidleri' diye anılan 11 kişi her yıl, yakınlarının ve yedilerinin yoğun katılımıyla kabirleri başında yâd ediliyor.
Gogwerî köyü yollarının döşenen mayının infilak etmesi sonucu; İbrahim Dağtekin, Mele Hıdır Akyol, Bedri Soysal, Muhammed Halil Gölçer, Muhammed Emin Gölçer, Tacettin Parlak, Halil Demir, Kutbettin Ayhan, Muhammed Ayhan, Hacı Ramazan Yeşil ve Ramazan Gölçe şehid olmuştur.
Ormancık ve Akyürek katliamları
21 Ocak 1994'te Mardin'in Savur ilçesine bağlı Ormancık ve Akyürek köylerine saldıran PKK, 11'i çocuk 21 kişiyi katletti.
Savur'a bağlı Ormancık ve Akyürek köylerine iki ayrı PKK grubu, 21 Ocak saat 20.00 sularında saldırdı. Köy korucularının karşılık vermesi üzerine çıkan çatışma sabahın erken saatlerine kadar sürdü. Koruculardan 4'ü hayatını kaybetti. Çatışmalardan korkan kadın ve çocuklar ise bir eve sığındı. PKK'liler kadın ve çocukların bulunduğu evi hedef alarak önce yaylım ateşi açtı, ardından içeriye el ve gaz bombaları attı. Üst üste meydana gelen patlamalar sırasında 15 kişi olay yerinde öldü. Gaz bombasından zehirlenen ağır yaralı 8 kişi ise Mardin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralılardan ikisi daha sonra hamile hayatını kaybetti. Geçici köycülerin da PKK'lilerden öldürdükleri bildirildi.
PKK, yayın organı Serxwebun bu katliamı üstlendi.
Seldiren maden işçileri katliamı
5 Eylül 1995'te Hatay'ın Samandağ ilçesi Seldiren köyü buralarda bir maden ocağını basan PKK'liler 9 madenciyi kurşuna dizdi. İşçilerden 8'i öldü, biri yaralı olarak kurtuldu.
Hatay Valiliğinin verdiği bilgiye göre, yaklaşık 15 kişilik PKK grubu, Seldiren köyü gezi dağ eteğindeki özel krom madende bulunan 11 işçiyi etkisiz duruma getirdi. PKK'liler, iki işçiye 2 bin 600 Alman Markı yaparak maden şirketi kamyonuyla Antakya'dan yiyecek getirmelerini istedi. İşçilere, 'Gecikirseniz rehin dış madencileri öldüreceğiz.' tehditlerinde bulundu.
Askere haber verilmesi üzerine, saat 17.00'den itibaren maden ocağı çevresi kuşatıldı. Akşam saatlerinde madene ulaşıldığında ise PKK'lilerin işçileri kurşuna dizerek kaçtığı görüldü.
Katliam PKK'nin kendi yayın organı Serxwebun'un 1995 tarihli Eylül ayında '12 asker, sivil ve faşist öldürüldü.' şeklinde duyurulmuştur.
Darıkent beldesi katliamı
11 Eylül 1994'te, ders yılı ilk günü Tunceli'nin Mazgirt ilçesi Darıkent beldesinde PKK'li bir grup 6 öğretmen lojmanlarından oluşan beldede önceki toplamış ardından kurşuna dizmişti.
6 öğretmenin öldürüldüğü katliam şu şekilde geliştirildi: Yaklaşık 40 kişilik bir grup önceki gece saat 22.30 sıralarında Tunceli'nin Mazgirt ilçesine bağlı Darıkent beldesini bastı. İlçenin elektrik ve telefon hatlarını kesen PKK'lilerin bir bölümü karakola saldırırken ikinci grubun bulunduğu lojmanlarına yöneldi. Öğretmenleri dışarı çıkıp PKK'liler beldedeki komşu da köy meydanında topladı. Bir süre propaganda yapan PKK'liler, daha sonra 6 öğretmen katletti.
PKK'liler, beldeden ayrılırken sağlık görevlileri Mustafa Demirtaş, Hüseyin Vural ve Kazım Kılınç'la üç kızı da kaçtı. Beldede başka bir evde kalan dokuz öğretmen ise katliamdan saklanarak kurtuldu.
13 Ağustos 1996'da 2'si kadın 9 PKK'li, Sivas-Kangal'daki Akçaşehir köyü Demiriz Tren İstasyonu'na baskın düzenledi. Saldırıda 6'sı TCDD çalışanı, 8 kişi öldürüldü.
8 Kasım 1996 tarihinde PKK'liler, Hakkâri'nin Çukurca ilçesine bağlı Köprülü köyünde bir minibüse roketli saldırı gerçekleştirdi. Olayda 12'si köy korucusu 17 kişi öldü, 8 kişi yaralandı.
15 Aralık 1997'de Mardin'in Dargeçit ilçesine bağlı Yoncalı Köyü'nden ilçeye giderken, Temelli köyü Konaklı mezrasında bir minibüs PKK tarafından yola döşenen mayına çarptı. Olayda 12 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.
Diyarbakır Koşuyolu Koşu Parkı katliamı
13 Eylül 2006'da Diyarbakır'da ailelerin konaklaması için gidilen Koşuyolu Parkı'nda bomba patladı. 17 kişinin yaralandığı saldırıda biri bebek olmak üzere 11 kişi öldü.
Patlamanın ardından kalkan Hikmet Topal, Burhan Güneş ve Murat Ekin 11'er kez ağırlaştırılmış müebbet ile 845'er yıl hapis cezası aldı. Duruşmaya müdahil olarak katılan yetiştirme, bombacıların kendi çocukları gibi parçalanmasını istedi.
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada savcı, Sanık Topal ile Güneş'in akrabalığını belirterek, Topal'ın ağabeyinin dağ kadrosundayken öldürüldüğünü, Güneş'in ise lise yıllarından beri örgüt operasyonlarında olduğunu söylemişti. Savcı, alınan mahkeme kararıyla sanıklar Burhan Güneş ve Murat Ekin'in evinde yapılan aramada bazı uzantıların ele geçirildiğini belirtmiş 'Burhan Güneş ve Murat Ekin daha önce PKK adına geldiklerinde görerek tutuklanarak bir süre ceza evinde kaldı. Topal ise küçük yaştan itibaren bayramlarda satılan patlamalara büyük ilgi duydu, olayda kullanılan patlayıcıyı hazırlama fikrinin ise patlayıcı kullanarak balık avlama yönteminden kaynaklandığı açık.' demişti.
Dershane saldırısı
Diyarbakır merkez Yenişehir İlçesi'nde 3 Ocak 2008 günü kent en kalabalık yerlerinden biri olan Selahattin Yazıcıoğlu Caddesi'nde bir dershanenin önüne park edilen bomba yüklü araç, askeri servis otobüsünün taşınması sırasında PKK'li Erdal Polat tarafından uzaktan kumandayla patlatıldı.
Patlamada dershane alanlarında Eren Şahin, Rıdvan Süer, Ferhat Mutlu, Engin Taşkın, Salih Ekinci, Melek İpek ve Diyarbakır adliyesinde çalışan Cengiz Kaya hayatını kaybetti, 30'u asker 68 kişi yaralandı.
Bombalı saldırının bir cezalandırma faili olan PKK'li Erdal Polat ile kendisine yardım ve yataklık eden 6 kişi, Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı. 6'sı öğrenci, 7 kişinin ölümü, 68 kişinin ölümüyle bombalı saldırıyı gerçekleştiren Erdal Polat, 9 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve toplam 75 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Diğer 5 sanık ise yardım ve yataklık sahibi olmak 6'şar yıl 3'er ay hapis cezasına mahkûm oldu.
Erdal Polat'ın 2002 yılında PKK'ye katılıp Irak'ın iç kesimindeki Hakurk, Hınere, Şehidan kampları ile Kandil Dağı'nda askeri ve siyasi eğitim birliklerini elinde bulundurduktan sonra Zap bölgesinden Türkiye'ye giriş, Diyarbakır'ın Lice ilçesi kırsalına geldiği ortaya çıktı.
Saldırıda ölenlerin ölmesi üzerine PKK, daha önce olay üstlenmemiş, ancak Polat yakalandıktan sonra üstlenmek zorunda.
Güngören saldırısı
Takvimler 27 Temmuz 2008'i gösterdiğinde İstanbul Güngören'de Güven Mahallesi Kanal Caddesi Menderes Çıkmazı'nda zamanın yoğun olduğu, trafiğe kapalı cadde üzerinde saat 21.55'te ankesörlü telefon kulübesinin ardından bir patlama meydana geldi. Doğalgaz borusunda meydana geldiği sanılan patlama sırasında çevrede bulunan biri kadın, bazı kişiler kanlar içinde kaldı. Yerde yatan yaralılara yardım etmek amacıyla çevredekiler patlamanın olduğu yerde toplanmaya başladı. Görgü tanıkları polis ve sağlık ekiplerine haber verdi.
Bu patlamadan yaklaşık 10 dakika sonra, olay yerine yaklaşık 50 metrede meydana gelen büyük bir patlama daha geldi. Tuzak olarak hazırlanan ikinci patlamada, ortalık savaş alanına döndü. Bedenlerinden kopmuş insan parçaları şov saçılırken, cadde kan gölüne döndü.
Bombalama olayını gerçekleşen ve şehirde 'İrfan' kırsalda ise 'Azad' kod adlarını kullanılan belirtilen PKK'li Mahmut Kıraç kırsala kaçtı. Teslim olan birçok PKK'lı, Güngören'deki eylemi gerçekleştiren kişinin Azad kod adlı PKK'lı olduğunu belirtiyor. En son teslim olan Baran kod adlı HK da ifadesinde saldırıyı Azad kod adlı Mahmut Kıraç'ın yaptığını söyledi. PKK'nin sabotajcısı olduğu ileri kaçış Kıraç, Şemdinli ve Çukurca mahalleleri düzenlenen operasyonlarda öldürüldü. Ailesi cenazesini teşhis etti.
Siirt 'te 4 genç kız katlandı
PKK'liler, 20 Eylül 2011'de 6. genç kızı hedef aldı. Zeynep Evin, arkadaşlarıyla otomobille gezerken PKK'liler araca ateş açtı. Otomobilde bulunan genç kızlardan 4'ü hayatını kaybetti, 1'i yaralandı.
Siirt'te 20 Eylül 2011 akşamı PKK'li bir grup sivil bir otomobile silahlarla saldırmış, Nergiz Evin (22), ablası Zeynep Evin (31), Nurcan Olgaç ve Kevser Çekin (20) öldürüldü, Nuran Evin (20) ise ağır yaralanmıştı.
Genç kızların katilinin olayından yaklaşık 1,5 ay sonra Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Payamlı köyünde 4 Kasım 2011'de çıkan çatışmada öldürülen PKK'lı Kemal Muhammedi olduğu ortaya çıktı.
Otomobilde bulunan 13 kovanın Muhammedi'de ele geçirdiği silahtan çıktığı anlaşıldı. Aracın kapı kolunda ve kaportasında da Muhammedi'nin parmak izine rastlandı. Aynı silahın 6 Temmuz 2010'da Batman'ın Gercüş ilçesi Vergili Jandarma Karakolu'na düzenlediği saldırıda terhisine 3 ay kalan er Mustafa Tekgül'ün hayatını kaybettiği saldırıda da kullanıldığı belirtildi.
Merasim sokak taarruzu
17 Şubat 2016'da Ankara'nın Çankaya şehrinde meydana gelen patlamada aralarındaki sivillerin de bulunduğu 28 kişi olay günü, 1 kişi de hastanede tedavi görürken öldü, 61 kişi yaralandı.
Saldırının ardından yürütülen soruşturma kapsamında, aralarındaki PKK yöneticilerinden Zübeyir Aydar, Remzi Kartal, Salih Müslim, Cemil Bayık, Murat Karayılan ve Fehman Hüseyin'in de bulunduğu 48 kişi hakkında yakalama kararı çıkarma.
PKK'nın dağ kadrosu liderlerinden Sabri Ok, 'Zinar mücadelesinin eylemi askeri sonuçlarda büyük bir eylemdir. Bu eylem TAK ya da başka bir güç üstlenmiş olabilir. demişti.
Kızılay saldırısı
Takvimler 13 Mart 2016'yı gösterirken PKK'nin hedefi bir kez daha Ankara oldu. Kızılay Meydanı'ndaki Güvenpark otobüs duraklarına bomba yüklü araçla saldıran PKK'liler, 36 sivili katletti. 19'u ağır 349 kişi ise yaralandı.
Saldırının ardından yürütülen soruşturma kapsamında, şüphelilerden Salih Müslim, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Zübeyr Aydar, Nuriye Kesbir gibi PKK soruşturmasının de bulunduğu 43 şüpheli için, 'Devletin Birliğini ve Ülkeliği Bütün Bozmak', 'Nitelikli Olarak Kasten İnsan Öldürmek', 'Nitelikli Olarak Kasten İnsan Öldürmeye Teşebbüs Etmek' suçlarından 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7 bin 646 hapishaneye kadar hapis cezası istendi. 12 şüpheli için ise farklı suçlardan çeşitli hapishane cezaları talep edildi.
İddianamede, saldırı sonrası 36 kişinin hayatını kaybettiği, 349 kişinin yaralandığı ve 107 kişi veya kuruma ait iş yerinde tehlikenin meydana geleceği belirtildi. İddianamede, saldırıyı Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) üstlendiği savunmaları üstlendi, PKK'nin yurt içinde ve yurt dışında tepki ve kötü imajı engelleme amaçlı saldırıları TAK'a üstlendirdiği ifade edildi.
Saldırıya ilişkin davanın dikkateli kararında, 'özerk bölge' afişi, başarılı olamayan saldırganlarına füze yönlendirme talimatı verilmesinin ardından, saldırının da bu şekilde düzenlendiği belirtildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK/KCK'nin Güvenpark saldırısına ilişkin açılan ikinci davada sanıklardan biri 37 kez ağırlaştırılmış müebbet, ikisine de 15'er yıl hapis cezasını cezalandırma kararını açıklamasını tamamlayarak davanın mahkemesine tebliğ etti.
Saldırıya ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 55 sanıklı ilk davanın seyrine ise 19 Haziran 2017'de başlamış ve 21 Kasım 2018'de dosya kararına bağlanmıştı.
Sanıklardan biri 37 kez ağırlaştırılmış müebbet, çeşitli ayrıca suçlardan 10 bin 276 yıl hapse, 2 sanık da ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmişti.
Kararda diğer sanıklardan firari 36'sının saldırısına hükmedilmiş, 7 sanık beraat etmiş, ölen 3 sanık Doğum günü davası ise düşürülmüştü.
Diğer sanıklar da 3 ile 12 yıl arasında geçen sürelerde hapis cezası almıştı.
6-8 Ekim vahşeti
HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından çıkan 6-8 Ekim'de 53 kişi hayatını kaybetti, birdenbire kişi yaralandı. Hayatını kaybedenler arasında Kurban Bayramı'nın 4'üncü gününde ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken 3 arkadaşıyla birlikte şehid edilen 16 yaşındaki Yasin Börü de vardı.
Dönemin HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın oturumu üzerine 6-8 Ekim 2014'te Diyarbakır'da 12, bölgeden çıkan olaylarda ise 40 kişi hayatını kaybetti.
Olayların geldiği 6 Ekim 2014'te Diyarbakır Bağlar'da kurban eti dağıtan 16 yaşındaki Yasin Börü ve 3 arkadaşı sığındıkları bir evde vahşice katlandı. Olay günü Yasin Börü ve arkadaşının önünü kesen PKK ve HDP'lilerin olduğu grup 'Bunlar DEAŞ'lı öldürün bunları' diye bağırıyor. Yasin Börü ve arkadaşıyla kaçarak bir binaya sığındı. Binanın 2'nci katındaki kadın ev sahibi, onları dairelerinde saklamaya çalıştı. Ancak binanın üst katından perdenin bulunduğu alt daireye inen PKK'liler, Börü ve arkadaşı Riyat Güneş (28), Ahmet Dakak (19) ve Hasan Gökguz'a (25) ateş açtı, bıçakladı. Sonra onların balkonundan aşağı atıp yaktılar ve üstlerinden geçtiler.
O gece ölümden kıl payı kurtulan Yasin Börü'nün arkadaşı Yusuf Er olay gecesini anlatırken, 'Binanın önünde büyük bir kalabalık vardı. Orası bizim yetkili bulunduğumuz bölge değil.' diye cevap vermiş.' demişti.
Diyarbakır'da ve bölgede yaşanan katliamların ardında, FETÖ'nün de parmağının olduğu ortaya çıktı. Bölgeyi yangın yerine çeviren PKK yandaşlarına müdahale etmeyen polis ve müdürler, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ soruşturması kapsamında ya tutuk ya da ihraç edildi.
Diyarbakır'da 12 kişinin hayatını kaybettiği olaylar sırasında, 155'ten sorumlu 3'üncü sınıf Emniyet Müdürü Nihat Ugancı ile yardımcısı 3'üncü sınıf Emniyet Müdürü İ.Ç. görev alma. FETÖ'den tutuklu Emniyet Müdürü Recep Güven döneminde ve onun ekibinde yer alan Urgancı, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yakalama kararı çıkardı. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında gözaltı kararı verilen Urgancı, polislerin kovalamacası sonucu Konya'da yakalandı. Urgancı'nın daha önce Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığı'nda bilişim ve yazılım programı uzmanı olarak görev yaptığı, daha sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi'nde görev aldığı öğrenildi. O dönem Diyarbakır'da görevli Emniyet Müdürü İ.Ç. de darbe girişiminin ardından kısıtlamalar kapsamında emniyetten ihraç edildi. 6-8 Ekim gösterileri sırasında Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Muhabere Şube Müdürlüğü'nde görevlilerin görev süresi 15 Temmuz'dan sonra ihraç edildiği, diğer yarısı ise açığa alındığı ifade edildi.
Dürümlü katliamı
12 Mayıs günü Diyarbakır'ın Sur ilçesine bağlı Dürümlü mezrası hedef oldu. PKK'liler yaklaşık 15 ton patlayıcı yüklü kamyonu infilak ettirdi. Saldırıda 16 kişi hayatını kaybetti, 23 köylü ise yaralandı.
Bu saldırı PKK'nın sivillere yönelik öldürme diğer katliamlar gibi hafızalara kazındı. Patlamanın kentin birçok ilçesinde tısladı. Olay yerinde 20 metre sonunda ve 4 metre derinliğinde çukur oluştu. Saldırı 36 çocuğu yetim, 8 kadının da dul konuşması neden oldu.
Yaklaşık 15 ton patlayıcının bulunduğu kamyonun, Bingöl'ün Genç ilçesi Döşekkaya köyünde yol çalışması yapan bir firmaya ait olduğu ve PKK'lilerce 9 Mayıs'ta gasp edildiği belirlendi.
Saldırının ardından yürütme soruşturması kapsamında, yürütmenin sürdürülmesi nedeniyle tutuklanan sanık Burhan Taş hakkında 17 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle açılan dava açıldı.
İddianamede, Taş'ın PKK'nin örgüt yapısı içindeki ideolojisi ve amacın hareket edeceği vurgulandı. İddianamede şu ifadeler yer aldı:
'PKK terör örgütü tarafından kamu binalarının ya da görevlilerinin bulunduğu yerde bombalı araç hareket saldırıları işletme amacı örgüt üyelerinin sevk ve idaresindeki araçla saldırı çıkışı seyir halinde olan patlayıcı madde yüklü araca, olası kontrol noktalarına yakalanmaması ve gidilecek güzergâhlarda sağlanması için yola çıktı. Köyü sakinlerinin araçtan şüphelenerek aracı durdurmaları üzerine, örgüt üyelerinin köy sakinleriyle aralarında yaşanan tartışmaların ardından bomba yüklü araç patlatılarak 16 kişinin ölümüne sebep olunmuştur.
Burhan Taş, Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 17 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 11 yıl 8 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Gözlü Köprü katliamı üzerine
Diyarbakır'da Mardin yolu olarak bilinen karayolunun, mesire alanı olduğu için çok sayıda kişinin bulunduğu On Gözlü Köprü'sünü hedef alan PKK'liler, yol kenarına park ettikleri eski bomba yüklü aracı, polisleri taşıyan taşıt taşımacılığı sırasında uzaktan ile kumanda infilak ettirdi.
Patlama sırasında olay yerinden geçen araçta bulunan anne, 2 kızı ve 2 torunu hayatını kaybetti. Ceset parçaları 1 kilometrelik alana dağıldı.
Diyarbakır'da kent merkezinde bombalı saldırı
Diyarbakır'da 4 Kasım 2016'da PKK tarafından düzenlenen bombalı araç saldırısında 2'si polis 12 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 350 kişi de yaralandı.
Saldırının ardından, PKK'lı Emrah Dayan tarafından bombalı araçla düzenlenen saldırı ile ilgili yapılan soruşturma tamamlandı. Cumhuriyet savcısı tarafından ağır iddianamede, tutuklu sanıklar; İ.T, SB, ME, SS, TE ve YB için saldırıda 12 kişinin ölümü nedeniyle 12'şer kez, 'devletin birliğini ve ihlal etmek' suçundan ise bir kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası ile her bir kişi için 10 bin 760'şar cezalara kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, bombalı saldırıda kullanılan 63 RB 274 plakalı beyaz renkli araç 17 Kasım 2017'de Hazro'da çıkan çatışmada ölen Ramazan Budak tarafından satın alındığı, bu eylemin patlaması anında ölen 'Kemal Hakkâri' kod adlı Emrah Dayan tarafından gerçekleştirildiği, eylemin PKK tarafından yapıldığını ifade yapıldı. Bomba yüklü minibüsün patladığı yol üstünde 7-8 metre yükseklikte, 3-4 metre derinliğinde bir çukur açıldığı, kaldırımda bulunan ağaçların patlamasının köylülerinden söküldüğü, patlamanın olduğu yerden 150-200 metre yükseklikteki bir yerlerde ve buralarda büyük ölçüde zarar gördüğü belirtildi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —