Tarih: 18.12.2025 14:09

Avrupa Birliği ile Türkiye'de sürdürebilirlik raporlama uzmanlığı

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA-BHA

Avrupa Birliği'nde CSRD ve ESRS ile, Türkiye'de ise TSRS ile bu alan hukuki bir zemine oturdu. Ancak asıl dikkat çekici fark, bu raporları hazırlayacak uzmanların nasıl tanımlandığı noktasında ortaya çıkıyor. iSG Haber köşe yazarlarından İSAF Genel Başkan Vekili & Finansman ve Risk Değerlendirme Eğitmeni Şah Şeyhmus Ektirici durumu şu şekilde ele alıyor;

Giriş

Kurumsal sürdürülebilirlik raporlaması, işletmelerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performanslarını paydaşlarına şeffaf bir biçimde açıklamasını sağlayan kritik bir süreçtir.

Bu alandaki küresel eğilimler, standartlaştırılmış çerçevelerin benimsenmesini zorunlu kılmaktadır. Avrupa Birliği (AB), Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi (CSRD) ve Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) ile kapsamlı bir düzenleyici model oluştururken; Türkiye, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yayımlanan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) çerçevesini benimsemiştir. Bu standartların etkin uygulanması, özel bir uzmanlık bilgisi gerektirmekte olup, AB ve Türkiye'de bu uzmanlığın kazanılma ve tanınma süreçleri kurumsal yapılar bakımından önemli farklılıklar göstermektedir.

Avrupa Birliği'nde Sürdürülebilirlik Raporlama Uzmanlığı AB'de sürdürülebilirlik raporlama uzmanlığını belirleyen merkezi ve devlet kaynaklı tek bir uzmanlık sınavı bulunmamaktadır. Bunun yerine, uzmanlık genellikle uluslararası profesyonel sertifikasyon kuruluşları veya eğitim enstitüleri tarafından sunulan programlar aracılığıyla elde edilir. Bu programlar, katılımcılara CSRD ve ESRS'nin teknik gereklilikleri ile uygulama metodolojileri konusunda yetkinlik kazandırmayı amaçlar. Öne çıkan sertifika ve eğitim programları arasında şunlar sayılabilir: Küresel Raporlama Girişimi (GRI) Akademi tarafından sunulan "Sertifikalı ESRS Sürdürülebilirlik Profesyoneli" programı, ESRS standartlarına derinlemesine hakimiyet sağlar ve başarılı bir sınavın ardından sertifika verir. Çeşitli üniversite ve profesyonel eğitim kurumlarınca düzenlenen "ESG Raporlama Uzmanı" gibi programlar, sürdürülebilirlik raporlamasının stratejik ve operasyonel süreçlerini ele alır. "Sertifikalı AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Yöneticisi (CSRM) gibi özel sertifikalar da piyasada tanınırlık kazanmıştır. Bu modelde, uzmanlığın resmiyetini ve geçerliliğini öncelikle piyasa ve profesyonel çevrelerin kabulü belirler. Uzmanlık, kamu otoritesinden ziyade özel sektör aktörleri tarafından şekillendirilen, esnek ve çoğulcu bir yapıya sahiptir.

Türkiye'de sürdürülebilirlik raporlama uzmanlı

Türkiye'de sürdürülebilirlik raporlama uzmanlığı, merkezi ve kamusal bir lisanslama modeli ile tanımlanmaktadır. KGK tarafından yayımlanan "Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Uzmanlığına İlişkin Usul ve Esaslar" uyarınca, uzmanlık belgesi almak isteyen adayların KGK'nın düzenleyeceği merkezi bir sınava girmesi ve diğer şartları sağlaması gerekmektedir. Türkiye'deki uzmanlık sürecinin temel aşamaları şöyledir:

Bu yapı, Türkiye'yi sürdürülebilirlik raporlama uzmanlığını doğrudan kamu otoritesi aracılığıyla lisanslayan öncü ülkelerden biri konumuna getirmektedir.

Karşılaştırmalı değerlendirme

AB ve Türkiye modelleri, uzmanlığın tesis edilme biçimi, standart odaklılığı ve resmi tanınırlık bakımından karşılaştırılabilir:

  1. Uzmanlık Tesisi Mekanizması: AB'de uzmanlık, çeşitli özel sertifika programları yoluyla kazanılır ve piyasa dinamikleri ile şekillenir. Türkiye'de ise KGK tarafından yönetilen merkezi bir sınav ve lisanslama sistemi mevcuttur.
  2. Standart Odaklılık: AB'deki sertifika programları ağırlıklı olarak AB'nin kendi düzenlemeleri olan CSRD/ESRS'ye odaklanır ve küresel uyumu hedefler. Türkiye'deki sınav ise öncelikle ulusal standartlar olan TSRS'lerin uygulama becerisini ölçer. TSRS'lerin ESRS ile büyük ölçüde uyumlu olması, iki sistem arasında önemli bir köprü oluşturmaktadır.
  3. Resmiyet ve Tanınırlık: AB modelinde tanınırlık, sertifikayı veren kuruluşun itibarına ve uluslararası kabul görmüşlüğüne dayanır. Türkiye modelinde ise uzmanlık, devlet tarafından verilen bir lisans ile tescillenir, bu da ulusal sınırlar içinde yüksek düzeyde resmi ve yasal bir geçerlilik sağlar.

Sonuç

Avrupa Birliği ve Türkiye, sürdürülebilirlik raporlama uzmanlığını tesis etmek için farklı kurumsal yaklaşımlar benimsemiştir. AB, çoğulcu ve piyasa odaklı bir modeli tercih ederken, Türkiye merkezi ve kamusal denetimli bir lisanslama sistemini hayata geçirmiştir. Her iki modelin de nihai hedefi, artan düzenleyici ve paydaş baskıları karşısında, sürdürülebilirlik bilgilerinin güvenilir, karşılaştırılabilir ve yüksek kalitede raporlanmasını sağlayacak nitelikli insan kaynağını yetiştirmektir. Türkiye'nin kamu gözetimindeki modeli, özellikle ulusal düzenlemelere sıkı uyum gerektiren bir bağlamda net bir yetki çerçevesi sunarken; AB'nin esnek yapısı, küresel iş ortamlarında faaliyet gösteren profesyonellere yönelik çeşitliliği teşvik etmektedir. İki sistem arasındaki bu farklılıklar, her bir hukuki ve ekonomik coğrafyanın kendi ihtiyaçlarından ve idari geleneklerinden kaynaklanmaktadır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —