Bugün Ümit Özdağ’ın duruşması var. Zafer Partisi, adeta bir gövde gösterisine hazırlanıyor. Duyduğumuza göre 800’e yakın otobüsle teşkilatlarını Silivri’ye taşıyacaklarmış. Kalabalık mı? Evet. Etkileyici mi? Belki. Ama stratejik mi? Asla.
Yine aynı hikâye. Yine kibir, yine tepeden bakış, yine sadece kendi çevresine hitap eden hamasi bir refleks. Zafer Partisi, her kritik anda olduğu gibi bu davada da büyük bir fırsatı kaçırıyor. Çünkü mesele yalnızca Ümit Özdağ’ın şahsi mücadelesi değil, adalet meselesi. Ve adalet mücadelesi, bir partinin taşıyabileceği kadar dar bir çerçevede yürütülemez.
Şunu hayal edin: Zafer Partisi, bu günü yalnızca kendi vitrini olarak değerlendirmek yerine, tüm siyasi partilere – evet, kavgalı olduklarına bile – bir davet gönderseydi…
“Gelin, adalete birlikte sahip çıkalım. Gelin, demokrasiyi birlikte savunalım.” deseydi.
Mesela uzun süredir laf dalaşında oldukları MTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ahmet Yılmaz’a bir davet yollasalardı.
"Bu kavga dursun, önce adaletin kavgası verilsin," deselerdi.
Sadece çağrı yapmakla kalmayıp, kamuoyuna da hangi partilere ve STK’lara davet gönderdiklerini tek tek açıklasalardı…
Ne olurdu biliyor musunuz?
Alternatif muhalefet doğardı.
Kutuplaşma değil birleşme konuşulurdu.
İktidara tehdit, halka umut, dış güçlere de ciddi bir mesaj verilmiş olurdu.
İnfial olurdu, uyanış olurdu.
Ama yapmadılar. Yapmayacaklar da. Çünkü bu partinin temel işlevi, korku duvarını yüksek tutmak, algıyı felç etmek ve toplumsal birlik ihtimalini sabote etmek. Geçmişte de böyle davrandılar, bugün de değişen bir şey yok.
Ne zaman yapıcı bir eleştiri getirse birileri, hemen “hain”, “troll”, “satılmış” damgası hazır.
Kardeşim, ben yanlışsam, haksızsam, ortaya koy da tartışalım.
Ama eğer sen de sadece "bizden olan iyidir, geri kalan kötüdür" mantığıyla hareket ediyorsan, koyun dediğin kitleyle ne farkın kalır?
Bu ülkenin muhalefeti ya da sözüm ona “alternatif”leri, eğer gerçekten bir şey değiştirmek istiyorlarsa önce şu siyasi kibri gömmek zorundalar.
Çünkü halk artık gösteri değil, çözüm istiyor.
Gerçek zafer, başkalarını ötekileştirerek değil; birleşmeyi başararak kazanılır.