Kim ki çocuklarına tarih öğretmiyorsa, bilinsin ki o bu ülkenin geleceğini kendi elleriyle yıkıyordur.
Çünkü tarih sadece geçmişin hikâyesi değildir; yarının pusulasıdır, milletin hafızasıdır, kimliğin özüdür.
Bir milletin çocuğu, dedesinin hangi topraklarda yürüdüğünü, hangi davalar uğruna can verdiğini, hangi bayrak altında yaşadığını bilmezse; o çocuk gelecekte hangi yöne gideceğini de bilemez.
O zaman her rüzgârda savrulur, her propagandaya kanar, her parlak yalana inanır.
Tarihini bilmeyen genç, dostunu da düşmanını da tanımaz.
Dostun gülüşüne de, düşmanın tokadına da aynı cevabı verir.
Ve en acısı, kendi topraklarında kendi geçmişine yabancı olur.
Bugün dünyanın her yerinde görüyoruz; tarihi unutturulan milletler, başka milletlerin gölgesinde yaşamaya mahkûm oluyor.
Kimliğini kaybeden toplum, önce dilini kaybeder, sonra kültürünü, en sonunda da varlığını…
Tıpkı toprağı elinden alınan ama hâlâ "Burası benim vatanım" diyen ama o toprağın altında yatan ecdadını bilmeyen insanlar gibi…
Anne-babalar!
Çocuğunuza tablet alabilirsiniz, lüks kıyafet giydirebilirsiniz, özel okullara gönderebilirsiniz…
Ama ona tarihini öğretmiyorsanız, ona en büyük kötülüğü yapıyorsunuz.
Çünkü gelecek; tarih bilinci olanların elinde inşa edilir.
Tarihini bilmeyen, başkasının geleceğine hizmet eder.
Ve unutmayın; “Bir milletin hafızasını silmek, o milleti yok etmenin en hızlı yoludur.”
Bizim görevimiz, bu hafızayı diri tutmak, geçmişin ışığını yarına taşımaktır.
Çocuklarımızın zihninde tarih olmalı ki, yarın o tarih onların elinde yeniden yazılsın.
Çünkü…
Tarihini unutan, kendini unutur.
Kendini unutan, kaybolur.
Kaybolan bir milletin ise geleceği olmaz.