Ortadoğu coğrafyasında, ABD emperyalizminin bazı İslam ülkeleri üzerinde din merkezli oyunlar oynayarak yönetim zafiyetlerini açığa çıkardığı tartışılmaz bir gerçektir. Geçmiş tarihlerine yabancılaşan bu devletler, ne yazık ki çok daha kolay çözülmektedir. 
ABD'nin Ortadoğu'da yıllardır yarattığı din merkezli terör eylemleriyle yürüttüğü emperyalist oyunlar, ülkemiz başta olmak üzere bölgedeki tüm devletler için adeta bir alev topudur. Kilometrelerce uzaktan gelip sınırlarımız içinde ve komşu ülkelerde oynanan bu oyunlar, yüzlerce kitap yazılsa bile tam anlamıyla anlatılamaz.
Tarih Tekerrür Eder: Hitler Dönemi ve Günümüz Ortadoğu'su
ABD ve İsrail için en çarpıcı örnek, Avrupa'yı kasıp kavuran, sebepsiz yere sırf kafatasçı ırkçılığın esiri olmuş çürümüş bir beynin ürünü olan Hitler'dir. Kendi halkı dışındaki milyonlarca masum insanın ölümüne neden olan Hitler zihniyeti, belleğimizde yerini korurken; aynı zihniyetin ürünleri 21. yüzyılın bilim ve bilgi çağında Ortadoğu halkları üzerinde ölüm oyunları oynamaktadır.
ABD ve İsrail, Ortadoğu coğrafyası ve komşu ülkelerimizde adeta bir ateş topuyla oynamaktadır. Oysa bu alev topu, başta kendileri olmak üzere, Ortadoğu coğrafyasındaki siyasi yöneticilerin yetersizliği nedeniyle milyonlarca masum ve savunmasız halkı, masum çocukları bu kirli emperyalist oyuna kurban edecektir. 
Coğrafyamızda yaşanan bu kirli olayları gerçeğinden koparmadan, "emperyalizm ekseni" içinde değerlendirmek tarihi bir sorumluluktur. "Dünü anlatarak" bugüne ışık tutmak, gelecek için önemli bir mesajdır.
Hitler Dönemi Gerçekleri ve Günümüzle Paralellikler
Dünyada emperyalizmin ayak izlerini araştırırken karşıma çıkan Adolf Hitler-Henry Ford ilişkisi, Hitler'in Amerikan ajanı olması, ABD'li sanayicilerin Hitler'e parasal desteği, Katoliklerin ve Protestanların "Yahudi" düşmanlığı, Katolik Devleti Vatikan'ın Hitler'le destek antlaşması imzalaması, Protestan kiliselerinin Hitler'in yanında olması ve Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-Hüseyni'nin "Müslüman Nazi Birlikleri" kurarak Hitler'le birlikte Komünizme ve Yahudiliğe savaş açması gibi gerçekler göz ardı edilemez. 
ABD emperyalizminin, ırkçılığı ve dinciliği ön plana çıkararak bütün Avrupa'yı nasıl yakıp yıktığı ve kontrolü altına aldığı, tarihin bize sunduğu ibretlik derslerdendir.
1930'lu yıllarda, neredeyse yüz yıl önce Almanya'da yaşanan bu olayları araştırırken kendimi 2024 Türkiye'sinde ve Ortadoğu ülkelerinde buldum ve "Vay canına! Emperyalizm, aynı oyunu şimdi bizim coğrafyamızda oynuyor" dedim. Kullandığı taktik aynı: tıpatıp aynı şablonu uyguluyor. Yine "ırkçılık", yine "dincilik"! Sadece "tetikçileri", "taşeronları", "uşakları", "yandaşları", "kuklaları" farklı. İsimler değiştirilerek kullanılıyor; yöneticilerin zayıf karakterlileri seçilerek kullanılıyor. Hitler gitmiş, Netanyahu gelmiş... "O ırkçı" gitmiş, "bu ırkçı" gelmiş. "O dinci" gitmiş, "bu dinci" gelmiş. "Silahlar" aynı, "silahı kullananlar" farklı... 
ABD emperyalizmi, aynı silahı, yani "dinciliği" ve "ırkçılığı" kullanarak Ortadoğu'yu "kendine göre yoğurmak" istiyor ve masum, savunmasız, yöneticilerinin kurbanı olmuş halkları cayır cayır yakıyor.
Atatürk Sonrası Dönem ve ABD Emperyalizminin Yediği Yemek
ABD'nin bu coğrafyamızdaki çabası yeni değildir; Atatürk'ün ölümüyle birlikte 2. Dünya Savaşı'ndan itibaren ülkemize musallat olmuştur. Emperyalizmin korkulu rüyası eşsiz önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk dünyada olmadığı için, Ortadoğu'yu yeniden dizayn ederek başta enerji olmak üzere yeraltı kaynaklarını kendine bağlamak istemiş ve bu hamlesi 70 yıldır sürmektedir.
ABD ve emperyalizmi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de içine alan bu parçalanmışlığı 1945'ten bu yana hedeflemektedir. 
Coğrafyamızdaki tüm ülkeleri eğip büktü, diklenenlerin tepesine bindi, kurt oldu içlerini kemirdi, borç verdi kendisine mahkûm etti, "sen bu ırktansın, sen başka ırktansın", "sen dindarsın, sen dinsizsin" diyerek toplumu ayrıştırdı. Özetle, "Ortadoğu sömürü yemeğini pişirdi, şimdi sofrasına koydu ve yemeye devam ediyor."
Bu coğrafyadaki bütün ülkeleri alt alta yazın; bakın bakalım, ABD emperyalizminin "Ortadoğu sömürü yemeği “ne malzeme olmayan bir tek ülke var mı? O yemekte; kimi ülke domates, kimi ülke değim yerindeyse salatalık! Kimisi patates, kimisi soğan! Patlıcan olan da var, kabak olan da... Tüm İslam ve Arap ülkeleri, bu yetersiz siyasi yöneticiler yüzünden ABD emperyalizminin sömürü sisteminde birer yemek malzemesidir! Yemek kazanının altındaki ateş sürekli harlanıyor, bir iki kem küm etmenin dışında sesini çıkarabilen var mı? Yok! Herkes kucakta! "Irkçılık" ve "dincilik" kullanılarak ülkeler satıldı, ülkelerini satanlar "kaplan" numarası yapıyorlar. Ama herkes biliyor ki bunların hepsi "kâğıttan kaplan"!
Tarihten Ders Çıkarma Vakti
Hitler döneminden ders çıkarmakta geç kaldık. Devrimle kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, "çakma milliyetçiler, çakma Müslümanlar, çakma Atatürkçü aydın cumhuriyetçiler eliyle yeniden yüz yıl önceki çürümüş sistemden çok daha karanlık bir yönetim sistemine evrildik." Tam da 70 yıldır ABD'nin istediği "tek adam" sistemi: "tek adamı satın al, sonra o ülkeyi teslim al." Bugün ülkemiz ve Türk milleti gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya bırakılmıştır.
Tek adam yönetimindeki bölge ülkelerine dikkatle bakın: emperyalizm ve ABD taşeronları, ırkçı faşist dinci terörist unsurlar o ülkelerde at koşturuyor, ABD ve emperyalistler bu coğrafyada hedeflerine ulaşmak için gün sayıyor.
2. Dünya Savaşı ve Gizli Ajanda
Tarih kitapları, 2. Dünya Savaşı'nın 1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle başladığını yazar. Ancak Almanya'nın Polonya'yı neden işgal ettiğini pek yazmaz. Oysa Hitler, 30 Ocak 1939'da, yani savaşın çıkmasından 7 ay önce Reichstag'da (parlamentoda) yaptığı konuşmada, "Yeni bir dünya savaşı çıkması halinde Avrupa'da Yahudiliğin ve Komünizmin yok olacağını" söyleyerek 2. Dünya Savaşı'nın sinyallerini vermişti. Hitler, Polonya'ya saldırarak 2. Dünya Savaşı'nı başlattı, çünkü o dönemde en çok Yahudi Polonya'da yaşıyordu. Adolf Hitler, hemen iki yıl sonra, 22 Haziran 1941'de de Rusya'ya saldırdı, amacı Komünizmi bitirmekti. Böylece "ABD emperyalizminin yönlendirmesi" doğrultusunda hedefine ulaşacak, Avrupa'da Yahudiliğin ve Komünizmin kökünü kazıyacaktı.
Sonunda ne oldu? Kızıl Ordu, Hitler komutasındaki Alman birliklerini püskürttü, karşı taarruza geçti ve 16 Nisan 1945'te Berlin'e girdi. Almanya bütün cephelerde yenildi ve ABD tarafından "Avrupa'da Yahudiliği ve Komünizmi bitirmekle" görevlendirilen Hitler, 30 Nisan 1945'te Berlin'de saklandığı yeraltı sığınağında intihar etti.
ABD; Hitler'i bilerek kışkırtmış ve 2. Dünya Savaşı'nı başlatmıştı, sonra da kendisini "diktatör" ilan edip ortada bıraktı, intihar etmesine neden oldu. Böylece savaş sonrası bütün Avrupa'yı yine "Komünizm korkusuyla" kontrolü altına aldı. Almanya'yı yarı sömürge haline getirdi, diğer ülkeleri de ekonomik ve askeri yönden (NATO'yu kullanarak) kendine bağladı.
Emperyalizmin Taktikleri: Kullan ve At
ABD'nin Avrupa'daki hâkimiyeti, her geçen yıl artarak hâlâ devam ediyor. Bunu nasıl yaptı? Hitler'i kullanarak... Hitler'i kullandı, alacağını aldı, sonra da Hitler'in defterini dürdü. Emperyalizmin taktiği budur: kullandıklarını fazla yaşatmaz, "geride şahit bırakmayı" sevmez, vefalı değildir. 
Sadece Hitler değil, yakın tarihte de örnekleri var. Hatırlayın, ABD, Humeyni devriminden sonra İran'dan kovulmuştu. Ne yaptı? Hemen Saddam Hüseyin'in sırtını sıvazladı, Irak'ı İran'a saldırttı, savaş tam 8 yıl sürdü, sonra da işi bitti ve Saddam'ı defterden sildi. "Diktatör" dedi, Irak'ı 20 Mart 2003'te işgal etti, bir zamanlar ABD'nin has adamı olan Saddam 13 Aralık 2003'te saklandığı mağarada yakalandı, 30 Aralık 2006'da da idam edildi.
Başka? Usame Bin Ladin... Rusya'ya karşı kullandı kullandı, sonunda işini bitirdi. Çok yeniler de var. Kanları henüz kurumayanlar... Onlar da ABD'nin kullanıp öbür dünyaya gönderdiklerinden. Özetlersek... Emperyalizmin kayığına binip de ihya olan yok! Adolf Hitler, Saddam Hüseyin, Usame Bin Ladin ve öbür dünyaya gönderilen diğerlerinin başına gelenlerden, bugünkü emperyalist uşakları gerekli dersi almalıdır.
ABD emperyalizminin Ortadoğu'da yaktığı ateşte kimlerin yanacağını, kendileri yanarken ülkelerini de nasıl yakacaklarını hep birlikte izleyip göreceğiz. "Hitler dönemi gerçekleri", dünyada emperyalizmin ayak izlerini araştırırken karşıma çıktı. Adolf Hitler-Henry Ford ilişkisi... Hitler'in Amerikan ajanı olması ve ABD'li sanayicilerin Hitler'e parasal desteği olduğu unutulmamalıdır.
Ali Berham ŞAHBUDAK Cumhuriyetçi Aydınlanma Partisi Kurucu Genel Başkanı