Bu yazı dizisinde, halk arasında dinî gerçek gibi kabul edilen ancak İslam’ın temel kaynaklarında aslı olmayan uygulamaları ele alıyoruz. Amacımız, ibadetleri hurafelerden arındırmak, inancı sahih bilgiyle buluşturmak ve sağduyulu bir din anlayışına katkıda bulunmaktır. Ben bir din otoritesi değilim; ancak bir araştırmacı yazar olarak Kur’an, sahih hadisler ve muteber İslam alimlerinin görüşlerinden hareketle bu tür konuları dikkatle inceliyor ve paylaşmayı sorumluluk olarak görüyorum.
Salavatla Cennet Kazanmak mı, Zincir Kurmak mı?
“Bu salavatı 3 kişiye gönder, 3 gün içinde müjdeli haber alırsın.”
“Bu duayı paylaşmazsan başına kötü şeyler gelebilir.”
“Şu zikri 70 kere yaz, paylaş, bereketin artar.”
Bu tür zincir mesajları hemen herkes görmüştür. Özellikle sosyal medyada sıkça dolaşan bu tür içerikler, iyi niyetli görünse de dinî açıdan ciddi sorunlar barındırır. Salavat getirmek elbette kıymetlidir; fakat bu gibi zincirlerle şartlanmış bir ibadet anlayışı, İslam’ın özünden sapmadır.
Salavatın Yeri ve Değeri
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.”
(Ahzâb Suresi, 56. Ayet)
Bu ayet salavatın önemini ortaya koyar. Ancak salavat, gönülden, ihlasla ve sevgiyle yapılması gereken bir ibadettir. Belirli sayılara, kişilere veya zincirlere bağlamak, ibadeti şekle indirgemektir. İslam’da ibadetlerin şarta bağlanması, hele ki “şu kadar kişiye göndermezsen zarar görürsün” gibi tehdide dönüşmesi, dini bir kural değil, bidattir.
Zincir Mesajlar: Ne Kur’an’da Ne Sünnette Var
Ne Kur’an’da ne de sahih hadislerde, bir duayı veya salavatı başkalarına göndermekle sevap veya dünya nimeti kazanılacağına dair bir ifade bulunmamaktadır. Bu tür mesajların çoğu anonimdir, kaynağı belirsizdir ve genellikle hurafe içerir. İbadet, tehdit veya umut tacirliğiyle değil; samimiyetle yapılmalıdır.
İyi Niyetle Yapılsa da Sonuç Tehlikeli
Bu tür zincirler genellikle “iyi niyetle” yayılır: Bir arkadaşını sevindirmek, manevî atmosfer oluşturmak veya dua ettirmek gibi… Fakat burada iyi niyetle yapılan bir davranış zamanla şu sorunlara yol açar:
• İnançta bozulma: “Paylaşmazsam başıma bir şey gelir” korkusu, batıl inançtır.
• İbadetin değersizleşmesi: Salavat, cennetin anahtarı gibi pazarlanamaz.
• Dini istismar: İnsanların korkuları ya da umutları kullanılarak mesaj zincirleri oluşturmak, modern bir hurafedir.
Doğru Olan Ne Yapmaktır?
• Salavat getirin, ama Allah rızası için.
• Dua edin, ama başkalarını korkutmadan, zorlamadan.
• Dini bilgi paylaşın, ama “paylaşmazsan günaha girersin” gibi ifadelerle değil.
• Dinî mesajlarda kaynak sorumluluğu taşıyın: “Bu söz hangi ayete, hadise, alime dayanıyor?” diye sorun, araştırın.
Sonsöz
Salavat, Peygamber Efendimize (s.a.v.) olan sevginin ifadesidir. Onu cennet vaadiyle ya da korkuyla zincirleyenler, ibadeti ticarete, korkuyu inanca dönüştürmektedir. Bu zincirleri kırmak, ibadeti hak ettiği saygıya kavuşturmak hepimizin sorumluluğudur.
“İbadet, zincire değil; sevgiye bağlanır.”
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar