Dünya, kimi zaman bir düş, kimi zaman da bir gölge oyunu gibidir. Her şey gözümüz açıkken var gibi görünür ama gözler kapandığında geriye ne kalır? Hiç düşündünüz mü?
Hayat, göz kapaklarımızın inip kalkması kadar kısa, bir nefes alıp vermesi kadar geçicidir. Ne kadar zengin olursan ol, o servet sen gözlerini kapattığında seninle gitmeyecek. Uğruna ömrünü tükettiğin makam, ertesi gün başkasına tahsis edilecek. Bugün seni alkışlayanlar, yarın senden iz bile kalmadan başka bir ismin peşine düşecek.
Ama bir gerçek değişmeyecek…
İnsanlık için yaptıkların silinmeyecek.
Bir gönüle dokunduysan, Bir yetimin başını okşadıysan, Bir mazluma omuz verdiysen, Bir kalbe umut, bir hayata ışık olduysan…
İşte onlar senin ardından da konuşacak. Sadece bu dünyada değil, ebedi hayatta da seninle yürüyecek.
Çünkü bu dünya “ne kazandığınla” değil, “ne bıraktığınla” seni anımsar.
Ve unutma:
Toprak malı yutar,
Ama iyilikleri geri kusar…
Zamanla değil, vicdanla yazılanlar kalıcı olur.
Hayat biriktirmek değil, bereket bırakmaktır.
Güzel bir söz, doğru bir duruş, samimi bir dua…
İşte gerçek zenginlik budur.
O yüzden, yaşarken ölümün yok saydığı her şeyi değil, ölümden sonrasına kalacak şeyleri inşa et.
Çünkü gözlerin kapandığında sadece bir bitiş değil, aynı zamanda bir başlangıç olacak…
Ve orada herkes sadece bu dünyada ne ektiğine göre biçecek.