“Her savaşta kurşun sıkan vardır, bir de yön veren… Elinde silah yok ama herkes onun planıyla ateş ediyor biraz da...”
Ortadoğu bir kez daha yangın yeri.
İran ile İsrail arasında yaşanan gerilim artık sadece askeri değil, küresel bir hesaplaşmanın parçası.
Görünen yüz füzeler, hava saldırıları, misillemeler…
Ama görünmeyen yüz çok daha derin, çok daha sinsi.
Ve o görünmeyen yüzün üstünde, eski ama körelmeye yüz tutmuş bir parmak izi var: İngiltere.
İngiltere bu gerilimde ilk kurşunu sıkmadı, ama ilk psikolojik mayını o döşedi.
Hatırlayalım:
“Kurşunu kim sıktı diye sorarlar, ama ‘fikri kim verdi?’ diye sormazlar. İşte İngiltere burada kazanır.”
İsrail’in İran’a yönelik “Yükselen Aslan” saldırısında dikkat çeken detaylar:
“Savaşanlar kadar, savaş öncesi sahneye çıkanlar da hesaba dahil edilmelidir.”
İngiliz aklı her zaman uzun vadeli oynar.
Ama bu kez satranç tahtası sallanıyor. Çünkü:
İngiltere artık “görünmez akıl” değil, çelişkili reflekslerin temsilcisi oldu.
“Aklını her satranca süren bir gün kendi şahını da kaptırır.”
Türkiye bu savaşta öne atlamadı.
Ama diplomasiyi terk etmedi.
Ne İran’ın dümenine girdi, ne İsrail’e göz yumdu.
Ne Batı’ya biat etti, ne Doğu’ya eğildi.
Türkiye, dengeyi kuran sessizlikle hareket etti.
Çünkü Türkiye bilir ki:
“Bazen bağıran değil, duvar gibi duran kazanır.”
Barışı teklif eden Türkiye olursa, bu teklif hem halklara hitap eder hem devletlere güven verir ki öyle de olmaya başladı...
Çünkü bu coğrafyada hâlâ adaletin sesi arandığında, dönüp bakılan yer Anadolu’dur.
Büyük planlar yaptı… ama:
Yani bu kez:
“Plan vardı ama piyade yoktu, piyon vardı ama şah gitti.”
Bir gün bir İngiliz, bir Amerikalı ve bir Türk, bir ormanda yürürken bir aslanla karşılaşır ve “İngiliz ve Amerikalı bunu biz eğittik ama şimdi bize sinirli sinirli bakıyor der” ve;
İngiliz cebinden çıkardığı kağıda bir plan çizer:
“Aslanın sağından kuşatır, sonra diplomatik baskı uygularız.”
Amerikalı silahını çıkarır:
“Ben direkt vururum!”
Türk derin derin bakar ve der ki:
“Aslan zaten tok, yürüyün geçelim...
Ama çok darlarsanız, döner saldırır.”
İngiliz sorar:
“Sen korkak mısın?”
Türk cevap verir:
“Yok, sadece sizin kadar saf değilim.
Aslanla yürüyebilmek, onu darlamaktan ya da vurmaktan daha büyük ve kalıcı bir stratejidir. Hasılı Aslan’ı vurup ormana yeni kral bulmaya çalışmak aptalca olur...”
İngiltere bu kez belki de ilk defa, kendi oyununda kendi gölgesine yenilecek.
Çünkü bu coğrafyada artık:
Ve unutma sevgili okuyucu:
“Barışı fısıldayan çoktur, ama gerçeği haykıran azdır. Türkiye işte o azlardan biri ve bu defa perde arkasındaki akıl bile sahneye çıkmaya mecbur kalacak… çünkü Türk aklı artık sessiz değil, stratejik.”
(Not:Mossad sahada CIA ile dost, akılda ise MI6 ile kardeştir)
Gürkan KARAÇAM