Hayat, devasa bir dekorun önünde oynanan sonsuz bir temsilden ibaret. Sahne ışıkları parlak, replikler kusursuz… Ama perde arkasında bambaşka bir dünya var: yorgun yüzler, suskun kalpler, yutkunarak söylenmeyen sözler. Herkes rolünü biliyor, kimse gerçek değil.
Bir gülümseme mi gördün? Belki de en acı gecenin sabahında ezberlenmiş bir yüz ifadesi.
Bir mutluluk hikâyesi mi duydun? Belki de yalnızlığını bastırmak için yazılmış bir masal.
Bir yakınlık mı hissettin? Belki de içi boş, temasız bir yakınlıktı o.
Ne ararsan var bu görünmez senaryoda:
Hayal kırıklıklarından örülmüş sevgiler,
Gereksizce yüceltilmiş insanlar,
Anlamı kalmamış kelimeler,
Ve hiçbir yere varmayan ilişkiler.
Her şey o kadar incelikle sahneleniyor ki, kimse kimseyi sorgulamıyor. Çünkü herkes kendi rolünün peşinde. Herkesin omzunda görünmez bir kostüm, yüzünde ustaca takılmış bir maske. Bu yüzden kimse gerçekten tanımıyor kimseyi. Ve en kötüsü, kendini de tanımıyor artık.
Çünkü insan, yeterince yalanı yaşarsa gerçeği unutur.
Ve yeterince rol yaparsa, kim olduğunu hatırlayamaz.
⸻
Unutma, herkesin içinde bir boşluk vardır.
Kimisi bunu gösterişle, kimisi sessizlikle örter.
Ama en derin çığlık, en sakin bakışta saklıdır.
Necat KACAN
Eğitimci Araştırmacı Yazar