“O kadar okur, yazar, düşünürsün... Ne bilirsin?”
“Haddimi bilirim,” demiş Mevlânâ...
Günümüz insanı bilgiye erişim çağında yaşıyor. Herkes her şeyi biliyor, herkes her konuda konuşuyor, herkesin her şeye bir yorumu var. Ama neredeyse kimse… haddini bilmiyor.
Oysa haddini bilmek, sadece bir edep meselesi değildir. Haddini bilmek, insanın hem kendini hem de başkasını koruma sanatıdır. Sınırlarını bilen bir insan ne kibire düşer, ne de başkasına haksızlık eder. Ne gurura kapılır, ne de küçüklük kompleksine. O yüzden Mevlânâ’nın verdiği o kısa ama sarsıcı cevap çağları aşar, yürekleri titretir: “Haddimi bilirim.”
Bugün toplumda kargaşa varsa, sebebi çoğu zaman bilgi eksikliği değil; edep eksikliğidir. Haddini bilmeyen insanlar, fikir zannederek hüküm veriyor; özgürlük diyerek başkalarının sınırlarına saldırıyor. Oysa bir düşünce, haddini aşınca fesada dönüşür. Bir söz, sınırını bilmeyince yara açar.
Biz ne zaman tevazuyu terk ettik?
Ne zaman "ben bilirim" demeyi fazilet sandık?
Ne zaman haddini bilmek, zayıflık sayıldı?
Haddini bilen insanın yüreği büyüktür. Çünkü o insan bilir ki, bilgi başını eğmeli; dil, adaletin terazisinde tartılmalı; kalem ise önce vicdanın mürekkebine batırılmalıdır.
İşte bu yüzden biz, çocuklarımıza diplomalardan önce haddini bilmeyi öğretmeliyiz. Ailede, okulda, sokakta, mecliste... Herkes haddini bilmeyi öğrenseydi, bu kadar kırık kalp, bu kadar haksızlık, bu kadar çürümüşlük olur muydu?
İnsan olmak bir meziyet değil, bir emanet bilincidir. Ve bu emanetin ilk şartı şudur: Haddini bil. Her fikri dile getirmek mecburiyet değildir. Her doğru, her yerde söylenmez. Her bileni dinlemek, her duyanı alkışlamak gerekmez. Asıl bilgelik, ne zaman susulacağını bilmektir.
Ey kalem tutanlar!
Ey söz söyleyenler!
Ey yönetenler ve yönlendirilenler!
Ey ekranlarda, kürsülerde, kürsüsüz yerlerde fikir beyan edenler!
Unutmayın:
Bilginiz ne kadar büyükse, haddinizi o kadar iyi bilmek zorundasınız.
Çünkü haddini bilen, hem Allah katında hem insan katında yücelir.
Mevlânâ'nın asırlar önce verdiği o sade cevap bugün hâlâ bir uyarıdır, bir tokattır, bir derstir:
“Haddimi bilirim.”
Ve bu sözü söyleyebilen, en çok şeyi bilen insandır.