80 Yıllık Tiyatronun Perde Arkası – Uyan Bulgaristan, Bu Bir Oyun!
45 yıl boyunca komünizm dediler…
Dillerinde halk, ellerinde sopa vardı.
İşçi adına konuştular ama işçiyi ezdiler.
Ekmek kuyruğunda süründürdükleri millete “eşitlik” masalları anlattılar.
Kimse konuşmasın diye herkesi fişlediler, susturdular.
Yüz binlerce Türk’ün ismini, kimliğini, mezar taşını sildiler.
Çünkü zulmün adı onlara göre “sistemdi”.
Ve sistemin sahibi her zaman aynı aileydi.
Sonra ne oldu?
1989’da “demokrasi geldi” dediler.
Sandıklar kuruldu, bayraklar sallandı, müzikler çaldı.
Ama kuklalar değişti, kuklacı hep aynı kaldı.
35 yıldır “özgürlük” var dediler,
Ama konuşanın işi gitti,
Eleştirenin kapısı kırıldı,
Aday olmak isteyenin önü kesildi.
Aynı soy isimler, aynı aileler, aynı klanlar hâlâ iktidarda.
Bir dedeydi, bir babaydı, şimdi çocuklar torunlar…
Sülale düzeni, demokrasi süsüyle halka yutturuldu.
Ve halk…
Her seçimde yine aynı oyunu izledi.
Aynı umutla, aynı hayal kırıklığıyla sandığa gitti.
Ama anlamadı, göremedi ya da görmek istemedi…
Çünkü o tiyatroda figüran olmaya çoktan razı edilmişti.
Şimdi soralım:
Bu halk niye hâlâ alkış tutuyor aynı oyuna?
Niye hâlâ “belki bu sefer değişir” diye safça bekliyor?
Niye hâlâ kendi celladına oy veriyor?
Çünkü hatırlamıyor…
Çünkü düşünmüyor…
Çünkü korkutulmuş, küstürülmüş, susturulmuş…
Ama yeter!
80 yıl geçti,
Bir nesil değil, nesiller kayboldu.
Çocuklarımız hâlâ başkalarının yazdığı senaryoları yaşıyor.
Oysa kendi hikâyemizi yazmamız gerekiyordu.
Artık uyan Bulgaristan Türkü!
Sadece adını değil, aklını da geri al!
Unutma:
Senin suskunluğun onların saltanatıdır.
Senin boyun eğişin onların koltuğudur.
Yeter artık!
Bir oy sandıktan fazlasıdır.
Bir uyanış, bir isyan, bir diriliştir.
Bu bir seçim değil; bu bir kader yazımıdır.
Ve kader, ancak uyananların kalemiyle değişir…