10358,50%0,26
40,17% 0,23
47,04% 0,04
4328,02% 1,05
6897,23% 0,94
Türkiye’nin savunma alanında attığı kararlı ve yerli adımlar, dünya genelinde dikkatle izleniyor. Özellikle son yıllarda geliştirilen füze sistemleri, İHA/SİHA teknolojileri ve milli hava savunma projeleri, sadece bölge ülkelerinde değil, küresel güç merkezlerinde de alarm zillerini çaldırmış durumda.
Özellikle Yunanistan medyası, yaşanan gelişmeleri Türkiye’nin jeopolitik anlamda güç kazanması perspektifinden değerlendiriyor.
Atina kaynaklarında yer alan analizlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabine Toplantısı sonrası yaptığı orta ve uzun menzilli füze açıklamalarının komşu ülkede yankı bulduğu belirtiliyor.
Geostrategika sitesinde yayımlanan “Erdoğan füze üretiyor – İsrail seyirci mi kalacak?” başlıklı yazıda, Türkiye’nin geliştirdiği 800 kilometre menzilli Tayfun füzesi ile menzilin 1000 kilometreye kadar uzatılmasının planlanmasının, İsrail’i doğrudan tehdit edeceği vurgulandı.
Aynı haberde Türkiye'nin, İsrail'in "Demir Kubbe" sistemine denk bir hava savunma teknolojisi olan “Çelik Kubbe”yi hizmete sokmayı hedeflediği, böylece savunmada tam bağımsızlık ve öz yeterlilik hedeflediği kaydedildi.
Yunan basını ayrıca, bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden İsrail’e karşı da bir mesaj verdi. Türkiye’nin Orta Doğu’da dengeleri değiştirecek bir güç haline geleceği öngörülürken, İsrail’in bu süreci endişeyle izlediği ifade edildi.
Atina’nın önde gelen gazetelerinden Kathimerini, İngilizce yayınlanan “Athens Views the Iran-Israel Conflict Through an Ankara Lens” başlıklı makalesinde, yaşananları sadece bir bölgesel kriz olarak görmek yerine, Türkiye’nin bu krizden güç kazanma ihtimalini ön planda tuttuğunu belirtti.
Türkiye’nin savunma sanayiindeki yerli ve milli atılımları, sadece sınır ötesinde değil, uluslararası dengelerde de etkisini göstermeye başladı. Geliştirdiği füze sistemleri, İHA/SİHA teknolojileri ve hava savunma projeleriyle Türkiye, artık izleyen değil, bölgesel denklem kuran bir aktör olarak sahneye çıkıyor.
Bu stratejik yükseliş, sadece Orta Doğu’daki güç boşluklarını doldurmakla kalmıyor, aynı zamanda NATO ve Batı’nın dengelerini de yeniden şekillendiriyor. Özellikle Tayfun füzesi ve Çelik Kubbe gibi projeler, Türkiye’nin savunmada dışa bağımlılığı sona erdirmeye yönelik kararlılığını ortaya koyarken, bölge ülkelerinde tedirginlik yaratıyor.
Ankara’nın artan askeri kapasitesi ve siyasi etkinliği, artık sadece kriz anlarında değil, barış süreçlerinde de belirleyici bir rol üstlenmesini sağlıyor. Türkiye, krizlerin merkezinde değil; çözümün merkezinde yer alma hedefiyle, kendi bölgesel oyun planını yazıyor. Bu yeni tablo, sadece Yunanistan gibi komşu ülkeler için değil, küresel güçler için de dikkatle izlenmesi gereken bir dönüşümü işaret ediyor.