9102,02%-1,02
39,66% 0,14
45,71% 0,12
4279,23% -0,27
6910,88% 0,00
Yaklaşık yarım asrı kapsayan ve büyük bedeller ödenerek yürütülen Türkiye’nin terörle mücadelesi nihayet olumlu sonuçlarını vermeye başladı. 1978’de kurulan, 1984’ten itibaren terör eylemleri gerçekleştiren ve 40 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan PKK terör örgütü, varlığına son verme kararı aldığını ilan etmek zorunda kaldı.
Kararlı duruşu ve ileri görüşlü politikalarıyla dikkat çeken, çağdaş dünyanın saygın devlet başkanlarından biri olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kardeş Türkiye Cumhuriyeti bugün “Terörsüz Türkiye” hedefine azim ve inançla ilerlemektedir. “Ya silahları gömecekler, ya da silahlarla gömülecekler” sözü, Türkiye’yi terörle mücadelede tarihi bir dönüm noktasına taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü siyasi iradesinin parlak bir ifadesidir.
Uzun yıllardır büyük güçlerin elinde bir araç haline gelen PKK terör örgütünün esas amacı, Türk ve Kürt halkları arasındaki kardeşlik bağlarını zayıflatmak, ülkede istikrar ve dayanışmayı bozarak ayrılıkçı fikirlerle devletin temel ilkelerine zarar vermek olmuştur.
Bu tür hain politikalar ve alçak saldırılar karşısında her zaman net ve ilkesel bir duruş sergileyen Türkiye Cumhuriyeti, özellikle son on yılda terörle mücadelede daha etkili ve yeni askeri-taktik operasyonlar gerçekleştirmeye başlamıştır. Öyle ki, Türk ordusu yalnızca ülke içinde değil, komşu Irak ve Suriye topraklarında da terör yuvalarının imha edilmesi yönünde büyük bir kararlılıkla operasyonlar gerçekleştirmiştir. Özellikle Suriye’de elde edilen benzersiz siyasi başarılar, örgütün etkisiz hale getirilmesi için sağlam bir zemin oluşturmuştur.
Türkiye yalnızca askeri alanda değil, siyasi arenada da terör örgütüne karşı kararlı bir mücadele yürütmüştür. Sonuçta ABD, Avrupa Birliği, Avustralya gibi ülkeler PKK’yı terör örgütü olarak tanımıştır. Özellikle ABD, PKK’yı 10 Ağustos 1997’den itibaren terör örgütleri listesine dahil etmiş, 2003 yılında ise Dışişleri Bakanlığı, örgütün hangi isimle faaliyet gösterdiğine bakılmaksızın onu terör örgütü olarak kabul ettiğini beyan etmiştir.
Ancak tüm bunlara rağmen, daima çifte standart uygulayan bazı büyük devletler bu yılan yuvasını dolaylı olarak, bazen de açık şekilde desteklemiş, hatta doğrudan silah ve mühimmat yardımı yapmışlardır. Bu anlamda Türkiye’nin terör örgütü üzerinde elde ettiği kesin zafer, aynı zamanda bu örgütü koruyan, besleyen küresel güçlere karşı verilmiş en büyük askeri-siyasi cevaptır.
Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi: “Terörsüz Türkiye” yeni bir döneme adım atıyor. Kazanan milletimiz, ülkemiz ve bölgedeki kardeşlerimiz olacaktır…
...Bu süreçten kaybeden taraf ise kanla beslenen emperyalistler olacaktır.”
Her zaman “Bir millet, iki devlet” milli konseptini rehber edinen kardeş Azerbaycan, Türkiye’nin bu tarihi zaferine destek vererek sevincini paylaştı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in X sosyal medya hesabında yayımladığı paylaşımda şu ifadelere yer verildi:
“Başta aziz kardeşim, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm kardeş Türkiye halkını, PKK terör örgütünün kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması nedeniyle gönülden tebrik ederim. Aziz kardeşimin ifade ettiği ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine ulaşmada önemli bir aşama olan bu olay, ülkede yürütülen kararlı politikanın, güçlü liderliğin ve sarsılmaz iradenin, milli birlik ve beraberliğin bir zaferidir. Alınan kararın tam uygulanması yönünde Türkiye devletine ve halkına başarılar dilerim.”
Evet, kararlı lider – güçlü devlet ve parlak gelecek demektir. Bu bağlamda bu fikri, halkının güvenini kazanmış iki bilge lider olan Cumhurbaşkanları İlham Aliyev ve Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında açık şekilde görebiliriz. Bugün her iki kardeş ülke, bölgede ve dünyada haklı tutumlarını birlikte kararlılıkla savunan, sağlam temeller üzerine kurulu siyasi ve ekonomik açıdan istikrarlı bir kalkınma yolunda ilerleyen nadir devletler arasındadır.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “YURTTA SULH, CİHANDA SULH” şiarını devlet yönetiminin temel ilkesi olarak kabul eden Türkiye Cumhuriyeti, bugün “Terörsüz Türkiye” idealini gerçeğe dönüştürmekle hem ülke içinde hem de uluslararası alanda barışa ve istikrara bağlılığını bir kez daha ispatlamış oldu.
Aynı zamanda Türkiye yönetimi, sarsılmaz kararlılığı sayesinde elde ettiği başarılarla hem kutsal mirasa sadakatini hem de gelecek nesillere terörden uzak, huzurlu, refah içinde ve güvenli bir vatan bırakma azmini de ortaya koymuştur.
İnanıyoruz ki, terörizmin kökünün kazınması, ülkede kalıcı barış ve istikrarın, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması açısından önemli bir adım olacaktır. Aynı zamanda Türkiye’nin tarihe geçecek bu parlak zaferi, ülkenin gelecekteki gelişimine, bölgedeki ve dünyadaki gücünün, nüfuzunun daha da artmasına geniş imkânlar sağlayacaktır. Bu anlamda, terör örgütünün tasfiyesi, Türkiye ve ona dost-kardeş ülkeler için yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirilebilir.
Coşqun MƏMMƏDOV
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi (AMEA)
Reyaset Heyeti Bilim Sekreteri