10358,46%0,26
40,15% 0,22
47,03% 0,08
4336,36% 1,24
6897,23% 0,94
Rafet ULUTÜRK
Bugüne dek dünya siyaseti; devletlerin, uluslararası kuruluşların ve çok uluslu sermayenin oyun alanıydı. Sivil toplum ise çoğu zaman yalnızca destekçi, izleyici ya da tepki verici bir rolde bırakıldı.
Ancak artık bu ezber bozuluyor.
Ve bu değişimin kalbinden bir şehir konuşuyor: İstanbul Dünya Türklerinin Merkezinden ses geldi.
2025 yazı henüz başlamadan, İstanbul merkezli bir yapılanma tarihî bir çıkış yaptı:
Dünya Türk Gönüllüler Birliği (DTGB) çatısı altında kurulan Dünya Stratejik Araştırmalar Merkezi (DSAM) ile Türk sivil toplumu, ilk defa yalnızca sahada değil, dünya masasında da yer aldığını ilan etti.
Bu, sadece bir kuruluş değil; bir paradigma değişimidir.
Rafet ULUTÜRK’ün konuşma metni: https://bulturk.net/dunya-turk-gonulluler-birligi-dtgb/
Teşkilattan Merkeze: Türk STK’ları Yeni Rolünü Tanımlıyor
DTGB’nin bugüne kadarki gücü gönüllerden geliyordu.
Ancak artık yalnızca kalp değil, akıl da konuşuyor.
Sadece gönül hizmeti değil, jeopolitik analiz, medeniyet vizyonu ve stratejik refleks üreten bir kurum doğdu: DSAM.
Ve bu merkezin başına getirilen isim bir mesaj içeriyor:
Metin Özkan.
Devlet tecrübesi, saha bilgisi ve Türk dünyası hafızasıyla örülmüş bir lider.
Bu atama, “STK’lar sadece sosyal etkinlik yapar” diyen anlayışa net bir cevaptır:
“Hayır. Artık strateji de kurar, gelecek de inşa ederiz.”
Başkan Metin Özkan’dan Mesaj:
“Tarihi sadece yaşayan değil, yazan bir millet olmak istiyoruz.
Bu nedenle sadece tepkisel değil; ön alıcı, düşünen ve yön tayin eden bir akılla hareket etmeliyiz.
Dünya Stratejik Araştırmalar Merkezi, işte bu ihtiyaçtan doğdu.
DTGB çatısı altında, Türk Dünyası’nın akıl merkezi olmayı, ortak hedeflerimize yön çizmeyi ve bu çağın diliyle konuşan ama özünü unutmayan gençler yetiştirmeyi hedefliyoruz.
Unutmayalım:
Tecrübe geçmişin yükü değil, geleceğin pusulasıdır.
Ve biz bu pusulayla, yalnızca yol yürümeye değil, yol açmaya geldik.”
Metin Özkan
Dünya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı – DSAM
Dünya İçin Yeni Bir Ödül: Nizam-ı Âlem Barış Ödülü
Batı dünyası yıllardır kendi tanımına göre barışı ödüllendiriyor.
Nobel’i var, ama o barış; çoğu zaman güçlü olanı haklı gösteren bir makyajdan ibaret kaldı.
Şimdi ise Türk-İslam medeniyetinin adalet ve hakikat merkezli barış anlayışı kendi ödülüyle sahneye çıkıyor.
“Nizam-ı Âlem – Turan Dünya Barış Ödülü”, sadece bir unvan değil; bir medeniyetin yeniden doğuşudur.
İstanbul’dan başlayan bu fikir, Türk dünyasını olduğu kadar insanlığı da kapsayacak bir değer önerisi sunuyor.
Temsil Krizine Sahadan Gelen Gerçek Bir Cevap: Ahmet Ağca
Suriye’de yaklaşan seçim süreci, yalnızca bir sandık meselesi değil; temsiliyetin ahlâkı ve meşruiyeti üzerine derin bir sınavdır.
İşte tam bu noktada, DTGB tarafından alınan cesur bir karar, sivil toplumun sadece izleyici değil, yön verici bir aktör olduğunu açıkça ortaya koydu.
İlk kez bir Türk sivil toplum yapısı, uluslararası düzeydeki bir seçim sürecine resmî bir aday gösterdi.
Ve bu aday, ne bir siyasi figür, ne bir akademik isim, ne de bir protokol insanı…
Aday; sahadan gelen, halkın nabzını tutan, inşa eden, dert gören, çözüm üreten bir emektar: Ahmet Ağca.
O, sadece bir dernek kurucusu değil, bir değer inşa eden, sahada ter döken bir hafızadır.
O, vitrinlerin parıltısıyla değil, toprağın tozuyla büyümüş bir millettir.
DTGB, Ahmet Ağca’yı Suriye’de Halep Türkmenlerini temsilen aday gösterirken aslında şunu ilan etti:
“Artık temsiliyet, yukarıdan atananların değil; aşağıdan yükselenlerin hakkıdır.”
“Artık halkı tanımayanlar değil, halkla yürüyenler konuşacak.”
“Artık makyajlı liderlik değil, gönül ehli öncülük zamanı.”
Bu gelişme yalnızca bir aday açıklaması değildir;
Bu, bir sistemin sorgulanması, bir temsiliyet anlayışının yeniden tanımıdır.
Bu bir seçim değil, bir tercihtir.
Bu bir pozisyon değil, bir duruştur.
Bu bir kampanya değil, bir çağrıdır:
Teatral temsilden, gerçek liderliğe geçişin çağrısı.
Ve bu çağrının yankısı, sadece Suriye’de değil, tüm Türk-İslam coğrafyasında duyulacaktır.
Çünkü temsil artık tabela değil; irade, emek ve sadakat işidir.
Dünya Türk Gönüllüler Birliği (DTGB) onunla birlikte şunu söyledi:
“Artık halktan kopuk temsilciler değil, halkın içinden gelen iradeler konuşacak.”
Bu, bir seçimden çok, bir tercihtir:
Teatral temsilden, gerçek liderliğe geçiş.
Sonuç: İstanbul’dan Yükselen Sivil Strateji
Bu yaz belki de şunu kayda geçirecek:
Türk sivil toplumu artık yalnızca izleyen değil, yön veren bir aktördür.
DSAM, bir merkez.
Ahmet Ağca, bir temsil.
“Nizam-ı Âlem Turan” Ödülü, bir iddia.
Ve İstanbul artık yalnızca bir şehir değil; sivil aklın, stratejik vizyonun ve medeniyet dirilişinin merkezi hâline geliyor.
Artık dünya yönetimi sadece saraylardan, diplomatik masalardan, ekonomik lobilerden ibaret değil.
Artık orada gönül hareketleri, vicdan merkezleri ve strateji üreten STK’lar da var.
Ve onların en gür sesi, şu anda İstanbul’dan geliyor.