10358,46%0,26
40,15% 0,22
47,03% 0,08
4336,36% 1,24
6897,23% 0,94
Birileri hâlâ anlamadıysa söyleyelim: Türkiye yeni yüzyılda diplomasiyle savaşan bir devlettir. Ne Batı’nın taşeronu, ne Doğu’nun uydusu. Kendi eksenini kuran, herkesle konuşabilen, kimseye eyvallahı olmayan bir oyun kurucu. Ve şimdi bu yeni jeopolitik satrançta, sahne Akdeniz.
İtalya’nın Sürpriz Hamlesi: Zeytin Dalı mı, Akıl Oyunu mu?
Son haftalarda gözlerden kaçmayan bir diplomatik temas var: İtalya’nın Türkiye’ye yanaşması. Enerji başlığı altında, Akdeniz’in derinliklerinden Orta Asya’nın kalbine uzanan bu yaklaşım, aslında bir kırılmayı işaret ediyor. Çünkü İtalya biliyor ki:
“Bu coğrafyada kim Türkiye’yi yok sayarsa, geleceğini sayılarla değil sancılarla yaşar.”
Avrupa Birliği içinde Fransa’nın Akdeniz’deki “şahinliğiyle”, Almanya’nın diplomatik “sessizliği” arasında sıkışan İtalya, şimdi aklını kullanıyor. Türkiye’siz bir enerji denkleminin fişini çektiğini fark ettiği için fişi prize takmanın peşinde…Ve daha da ilginci: Türk Devletleri Teşkilatı’na göz kırpmaya başladı.
Fransa: Burnu Havada Başlayanlar, En Alttan Selam Durur
Bugünlerde Paris’in koridorlarında da ilginç cümleler dolaşıyor. Diplomatlar, “Türkiye ile çatışmak bize kaybettiriyor, konuşalım” diyor. Çünkü Macron’un neo-kolonyal rüyası Afrika’da kâbusa döndü. Türkiye’nin soft power (yumuşak güç) diplomasisi, Fransa’nın “ağır demir yumruğundan” daha etkili çıktı.
“Tarih, tankla gireni değil; kalplere gireni yazar.”
Fransa’nın bu “sessiz” dönüşü, Türkiye’nin diplomasiyle kurduğu etkili etraf kuşatmasının bir sonucudur. Ama unutmayalım:
“Bazı yakınlaşmalar müttefiklik değil, mecburiyettir.Türkiye; dostluk elini uzatır ama bileğini kimseye kaptırmaz.”
Satranç Tahtasında Yeni Diziliş: Türkiye Oyunu Baştan Yazıyor
İtalya Türkiye’ye yaklaşırken, Fransa yumuşama sinyali verirken; Almanya hâlâ temkinli, İngiltere-ABD ise rotasını bulmaya çalışıyor. Bu tabloyu gören bir göz, şu gerçeği haykırır:
“Türkiye, artık kıta diplomasisinin pasif alıcısı değil;haritayı çizen, pusulayı eline alan akıl gücüdür.”
Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan, Libya’da deniz yetki alanı anlaşması, Azerbaycan’da Karabağ zaferi, Orta Koridor’da Türk dünyası entegrasyonu derken Türkiye’nin tüm hamleleri, aynı büyük stratejinin parçalarıdır: Enerjiyle barışan, diplomasiyle büyüyen bir Türkiye.
Türkiye Ne Yaptı da Bu Kadar Fark Yarattı?
• Konuştu ama boyun eğmedi.
• Anlaştı ama teslim olmadı.
• İttifak kurdu ama bağımlı olmadı.
“Gerçek diplomasi, hem davet alıp hem daveti veren olmaktır.Türkiye şimdi masa kuruyor, davet çıkarıyor, kuralları yazıyor.”
Yunanistan’ın ve GKRY’nin Fransa desteğiyle çevreleme planı çöktü. Türkiye, oyun dışı bırakılmak istenirken, oyunun merkezine yerleşti. Bir zamanlar “yalnızlaştırılmış ülke” diye suçlanan Türkiye, şimdi başkent başkent gezilerek başkentine koşularak ziyaret ediliyor.
Sonuç: Yeni Çağda Akıl, Silah Kadar Etkilidir
Bugün yaşananlar bize şunu gösteriyor: “Coğrafya kaderdir, ama kaderi değiştirenler sadece savaşçılar değil, stratejistlerdir.”
Ve Türkiye artık sadece sınırlarını değil; etki alanlarını da koruyan bir akla sahip. Fransa yaklaşmak zorunda kalıyor, İtalya destek arıyor, ABD bile “Türkiye’nin rızası olmadan adım atamayız” diyor. Bu tabloyu gören herkes artık şu cümleyi kurmak zorunda:
“Türkiye susarak değil, stratejiyle konuşuyor.”
Dipnot niyetine;
Bir devletin büyüklüğü, yalnızca ordusunun gücünde değil; karar masasında kaç ülkenin onu beklediğinde gizlidir. Bugün Akdeniz’de, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Afrika’da ve Avrupa’da masalar kuruluyor.Ve her masada Türkiye’yi “ikna etmeden ilerleyemeyiz” cümlesi yankılanıyor.