14155,46%0,76
42,69% 0,23
50,15% 0,06
5897,70% 0,71
9533,17% 2,62
Ağustos ayı geldi. Sıcak bastırdı, zamlar bastırdı, geçim derdi iyice bastırdı. Ama bir şey hâlâ gelmedi: İşçinin hakkı!
Toplu iş sözleşmesi hâlâ neticelenmedi. Aylar geçti, konuşmalar yapıldı, kameralar karşısında pozlar verildi, sendikacılar “mücadele ediyoruz” dedi, hükümet “çalışıyoruz” dedi… Ama emekçinin sofrasındaki tabak hâlâ boş.
Toplu iş sözleşmesi süreci mi? Onlar için sadece bir “takvim”. Ama işçi için, çocuğunun okul masrafı. Kirası. Faturası. Umudu. Nefesi.
Peki ya şimdi? Ağustos’un sıcağında asfalt döken, çimento karıştıran, üretim yapan emekçinin hâli ne? Birilerinin klimalı odalarda harcadığı vakit, işçinin canından gidiyor.
Hükümet memnun. Sendikaların keyfi yerinde. Masaya oturan herkesin maaşı yüksek, geleceği garanti.
Ama o masaya hiç mi işçinin gözü bakmaz? Hiç mi vicdanlar sızlamaz?
Bu işçi size hakkını helal etmiyor.
Kırk yıldır aynı masal: “Görüşmeler sürüyor...”
Ne zaman bitecek?
Hakkını istese "provokatör", sussa zaten eziliyor.
Hani nerde sosyal devlet? Hani nerede sendika dediğin emekçinin sesi?
Yok. Herkes rolünü oynamış, işçi de figüran olmuş sahnede.
Halkın diliyle söyleyelim: Bu milletin sırtından geçinenler, sırtına dönüyor.
Geçin diyorsunuz ama geçinemiyoruz!
Sabır taşı çatladı, ekmek küçüldü, umut eridi.
Hükümete sesleniyoruz:
Geçim derdini “istişareye” boğmadan, acil karar alın!
Sendikalara sesleniyoruz:
Poz vermeyi bırakın, masaya yumruğu emekçi adına koyun!
Ve işçilere diyoruz ki:
Hak verilmez, alınır. Uyanın, çünkü bu sessizlikle sadece hakkınız değil, geleceğiniz de gidiyor.
Emekçi bu Ağustos sıcağında bir kez daha yalnız.
Birileri serin ofislerinde tatil planı yaparken, o hâlâ “toplu sözleşme” bekliyor.
Ama biz biliyoruz:
Alın teriyle yoğrulmayan hiçbir karar meşru değildir.